Gazeteme sahip çıkıyorum

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
10 Ağustos 2016 Çarşamba

Haber alma kaynaklarınızı düşünün. Elinizin altında sürekli twitter veya daha bayat paylaşımlarla dolu facebook. Oralara konulan haberler, aslında sarıp sarmalanıp artık satın almadığımız gazetelerden o sayfalara taşınıyor. Bu yüzden de bildiğimiz anlamda gazetecilik tehdit altında. Kimsenin gazete satın almaya ihtiyacı kalmadı. Sosyal ağlarda, günün en can alıcı makaleleri, köşe yazıları ve karikatürleri zaten paylaşılıyor. Gazeteler de bu mecralarda görünmenin önünü kesmek istemiyor, zira gazeteciliğin doğasında tesir yaratma ihtiyacı yatar. Ancak para verip gazete alan insan sayısı azaldıkça, gazetelerin reklam bütçeleri de daralıyor. Doğal olarak, kadrolarını küçültmek zorunda kalıyorlar. Bütçe olmayınca gazetecilere geçim sağlamak zorlaşıyor.

Hâlbuki bu bir döngü. Gazetelerin üretkenliği devam etmezse youtube’da izlediğimiz çoğu komedyen bile espri yapamaz hale gelir. Medyayı büyük bir besin zinciri olarak hayal edersek günlük ve yerel gazeteler olmadan sosyal ağlarda beynimizi doyuracak kırıntı bile kalmazdı. Kendi internet yayınları da olan gazeteler, basılı zamanlarla kıyaslanınca hâlâ yeterli reklam gelirine ulaşmadıkları için kemer sıkmak zorundalar. Veya gazeteciliği kişisel çıkarları için devam ettirecek grup ve şahıslara teslim olmak zorundalar.

Günümüzde gazeteci olmak zor, hem günlük görevini dolduracak bir yazı üretecek, hem medyada fikir lideri olmak için canlı yayınlara çıkacak, mümkünse gün boyu tweet atacak ve yükselen trendlerden olmak için sürekli aklı başında laflar edecek. Eh bu durumda gazetecinin yeni bir şeyler okuyup enine boyuna düşünecek veya gizli bir haberin peşinden gidecek mesaiyi yapması imkânsız. Bu durumda gazetecilerin kendini tekrarlayan bir üslupla sunulan kaynakları tam araştırmadan işleyen bir türe dönüşmeleri kaçınılmaz.

Kişisel çıkarların ön plana çıktığı gazetecilik de çok sakıncalı. Zira güdümlediği görüş, başarılı olunca halkı da arkasına alma gücüne sahip. Gazeteyi sahip olan grup için propaganda aracına çeviren bir anlayış, ülkelerin kaderini belirleyici olabilir.

Gazetelerin kendi yağında kavrulmak için bu aşamada en yaygın taktiği popüler içeriği çoğaltmak. Magazin yönü ağır basan, okuyanların sıkılmayacağı, büyük resimli kolay haberler üretmek. Zira o tür haberlerin internet üzerinde paylaşımları çok daha fazla oluyor. Paylaşım arttıkça gazetenin tıklanma sayısı artıyor, bu da gazeteyi reklam verenler açısından cazip hale getiriyor. Reklam verenler için üretilen basit içerikler, sonuçta gazeteyi uyduruk haberler üreten bir ticarethaneye çeviriyor. Maddi kaygılar ve gazetecilik kaygıları tezat oluşturuyor.

Bana kalırsa en büyük sorumsuzluk tüketicide. O kadar alışmışız ki bedava sunulan kaynakların önümüze hazır düşmesine, üretimleri ile ilgili sıkıntıları artık düşünmez olduk. Haberlerin bize ulaşmasındaki çıkarcı grupların manipülasyonunu bile umursamaz olduk. Beleşçilik kolay geldi. Çünkü artık bu kadar seçenek varken kimsenin çıkarıp gazeteye para vermeye isteği yok.

Gazeteye para vermek, bağımsız haberciliğin geleceği için bir önkoşul. Sevdiğiniz yayınları destekleyin, arka çıkın. Bunu saflık olarak görmeyin. Haber kalitesini belirleyen ekonomik çaresizliğin bize daha büyük zararları olacaktır.