Adım adım Teşuva

Nazlı DOENYAS Kavram
28 Eylül 2016 Çarşamba

Rambam’ın teşuva adımları, teşuvanın geçmişi, bugünü ve geleceği etkilediğini, kişilerarası ve Tanrı ile insan arası ilişkileri iyileştirdiğini gösterir.

Aziva; olumsuz davranıştan tamamen vazgeçmek: ‘Şu an bu olumsuz davranışı hem fiziksel, hem ruhsal olarak tamamen terk ediyorum, düşüncemden çıkarıyorum’- Aziva, bu günü etkiler.

Kabala; gelecekte bu olumsuz davranışları tekrar etmemeye dürüstçe karar almak: ‘Artık bu davranışı bir daha yapmamaya niyet ediyorum’- Kabala, geleceği etkiler.

Harata; olumsuz davranışlar için dürüstçe ve samimiyetle pişmanlık duymak: ‘Ben bu davranışı nasıl yapabildim’-Harata, geçmişi etkiler.

Viduy; sözlü olarak hataları itiraf etmek:  “Ben sana karşı şu hatayı işledim. Üzgünüm. Özür dilerim.”

Yaptığımız olumsuz davranıştan pişmanlık duyduktan, bu davranışı bıraktıktan, bir de bunu bir daha yapmamaya niyet ettikten sonra, bunların üstüne neden bir de itiraf etmemiz gerekir? Nasılsa olumsuz davranışı kendimizden uzaklaştırmış olduk- diyerek en zor olan Viduy kısmını atlamayı düşünürsek, teşuvanın temel amacını gerçekleştiremeyiz. Teşuvanın en can alıcı kısmı olan Viduy, Tora’da belirtilen pozitif mitsvalardandır. Tanrı Moşe’ye konuşarak şöyle dedi: “Bene Yisrael’e konuş: Bir adam ya da kadın, Tanrı’ya karşı uygunsuz davranmış olacak şekilde her türlü insani günahı işler ve o can böylece suçlu duruma düşerse; yaptıkları günahlarını itiraf etmelidir.” (Bamidbar 5: 5-6). Aziva, Kabala ve Harata, kendi kendimizle ilgili süreçlerdir, bunlar bizi daha iyi bir insan haline getirir, geliştirir, ama ilişkileri düzeltmez. Hem Tanrı hem de akranlarımız ile olan ilişkilerimizi düzeltmek, ancak yaptığımız hatayı dürüstlük ve samimiyetle kabullenip, bunun sorumluluğunu mertçe üstlenerek karşı tarafa itiraf etmek ve bunun için kalpten özür dileyerek mümkün olur.

Dikkat!

1-Tanrı’ya karşı işlenen günahlar için Tanrı’dan, başka bir kişiye karşı işlenen suçlar için ise, o kişiden af dilenmelidir.

2-Teşuva’nın dört adımlık aşaması, yapılmış ve sonradan pişman olunmuş davranış için geçerlidir. Yani hatalı bir davranışta bulunmadan önce, “Ben bu günahı işleyeyim, sonra nasılsa teşuva yaparım, Tanrı beni affeder” şeklinde bir mantık söz konusu değildir.

3-Teşuva, sadece Elul ayında veya Roş Aşana ile Kipur’da veya ikisinin arasındaki Aseret Yeme Teşuva (On Teşuva Günü)nde yapılan dönemsel bir uygulama değildir. Teşuva, hem Tanrı ile hem de insanlarla olan ilişkilerimizde günlük hayatımızın olmazsa olmazıdır.

4-Teşuva, sadece bir hata yapıldığında değil, hatalı davranış olmadan da yapılır. Hata yapmadan teşuvayı nasıl yaparız? Mitsvalarımızın kalitesini geliştirerek, dünyaya geliş amacımız, potansiyelimiz üzerine düşünerek, hayatımızı, Tanrı’yı bu dünyada yansıtmada, Tanrı Hizmetinde ‘nerede’ olduğumuzu sorgulayarak ve bunları gerçekleşktirmek için ‘ne yapabilirim’e odaklanıp bu yolda harekete geçerek yaparız. Teşuva, uzak bir dünyayı İlahi Kaynağı’na yaklaştırma, ebedi özümüze, Tanrı’ya dönüş sürecidir.

Tefila ve dua

Tefila, çoğu zaman dua olarak çevrilse de, İbranice ‘dua’, tefila değil, ‘bakaşa’dır. Bakaşa, “dua etmek, rica etmek, dilemek” anlamına gelir. Bakaşa ile kişi, hayatında eksik olan şeylerin Tanrı’dan, yukardan, gelmesi için dua eder. Dolayısıyla, kişi bir şeyin eksikliğini hissetmezse, yukardan gelecek bir hediye talebi yoksa bakaşa’nın gerekli olmadığını düşünebilir. Genelde ‘dua’ olarak çevrilen tefilanın gerçek anlamı ise, Tanrı’ya ‘bağlanmak’tır.

 Bu, aşağıdan, insandan Tanrı’ya doğru bir harekettir ve Tanrı ile bağlantıda olmanın ihtiyacını her bir kişi, hayatının her anında, farkında olsa da olmasa da, için için hisseder. Dua etmek,  Tanrı’ya bağlanma yani tefila yollarından biridir. Tanrı’ya, O’nun İsteği doğrultusunda yaşamayı seçerek, mitsvalar ile bağlanırız. Mitsva kelimesinin kökü tsav-bağlanmak, birleşmek anlamına gelir.

Teşuva kurallarını ele aldığı İlhot Teşuva, (2:6) bölümünde Rambam, Teşuva ve dua ile Tanrı ile bağlantı kurmanın belirli bir zamanı olmadığını, her gün ve her saatin Tanrı’ya dönüş ve dua için uygun olduğunu ifade eder. Fakat Roş Aşana ve Yom Kipur arasındaki on günün, Teşuva ve dua için fazlasıyla elverişli günler olduğunu, çünkü bu dönemdeki duaların anında yerine ulaştığını vurgular. “Bulma fırsatı varken Tanrı’yı arayın, yakındayken O’na yakarın.” (Yeşayau 55:6)

Tsedaka ve bağış

Hayırseverlik, iyilik ve bağışın İbranicesi ‘tsedaka’ değil, ‘hesed’dir.

Hesed’- iyilik, merhamet le verilen bağış, yapanın hiç bir mecburiyeti olmadığı halde kendi isteği ve gönlünden gelerek yapmış olduğu erdemli bir harekettir.

Buna karşın ‘tsedaka’, doğruluk ve adalet anlamına gelir. Yani, tsedaka veren kişi, bunu yapmak aslında zaten onun görevi olduğu için verir. Her şeyden önce, dünyada var olan her şey Tanrı’ya aittir. Sahip olduklarımız, ‘bunu hak ettiğimiz için’ bizim değildir. İhtiyacı olanlara verebilmemiz için, ‘emaneten’ bize verilmiştir. Etrafımızdakilere, Tanrı’nın bize davranmasını istediğimiz şekilde davranmamız gerekir. Tanrı’nın, buna hiçbir mecburiyeti olmadan, biz bunu hak edecek bir şey yapmadan, bize bereketini ve nimetlerini yollamasını isteyebiliyorsak, hatta biz istemeden bile bunları bize temin ediyorsa, bizden istekte bulunanlara hatta istekte bulunmayan ihtiyaçlılara da aynı şekilde adil olarak vermemiz gerekir.

“Tsedaka, ölümden kurtarır.” (Kral Şlomo’nun Özdeyişleri- Mişle 10:2).

Tsedaka vermek, diğer bütün mitsvaların toplamına eşit sayılır.” (Bava Batra 9a)

 “Cömert davranışların etkisi, ölümden daha güçlüdür.” (Bava Batra 10a-Rabbi Judah bar İlai)

 

DUVARIN İÇİNDEKİ YILAN

Rabi Akiva’nın güzel bir kızı vardı. Yıldızlardan geleceği okuyabilen bir kişi, bir gün bir kehanette bulundu, “Kızın bir gün zifaf odasına girecek. Bir yılan onu sokacak ve kızın orada ölecek” dedi. Evlendiği günün akşamında, Akiva’nın kızı zifaf odasına girdi. Göğsünde iğneli duran broşunu çıkartarak, iğnesini duvara sapladı. Sabah olup uyanınca, giyindi duvara sapladığı broşunu çekip alınca şaşkınlıktan gözleri büyüdü, sapladığı broşun iğnesi duvardaki delikte duran zehirli bir yılanın gözüne girmiş ve onu öldürmüştü. Dışarı çıkıp olanları anlattığında babası Akiva,  “Acaba dün özel bir şey yapmış olabilir misin?” diye sordu. Kızı, “Gece düğün ziyafeti sırasında, yoksul bir adam pencereye yaklaşmıştı, herkes eğlencede olduğundan, kimse onu fark etmedi bile. Ben de benim için hazırlanan ziyafet tabağımı yemesi için ona verdim” dedi.

Rabi Akiva evinden dışarı çıkarak, etraftaki kişilere yüksek sesle şöyle dedi:

“Sadaka vermek, ölümü uzaklaştırır, üstelik sadece doğaüstü ölümleri değil, ölümün bizzat kendisini…” ‘ La Sedaka Abalda La Gezera’. Talmud-Şabat 156 b

Sara Yanarocak yazısından alıntı:  https://www.salom.com.tr/haber/100025