Küreselleşme bitti, bahaneydi sonbahar

Şairin sözleri ile başladık bu yazımıza. “Aslında yaprak sıkılmıştı ağaçtan, bahaneydi sonbahar” demişti üstat. Piyasalar da yaprak misali aynen o durumda. FED’in faiz artışı, borsaların çıkışı, altının düşüşü. Hepsi bir bahane arıyordu. Mr. President bahane oldu bu yaprak dökümlerine. Küreselleşme ise zaten bitmişti, sonbahara denk geldi. Herkeste soru şu: “Game of Thrones’ta kış mı geliyor?”

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
16 Kasım 2016 Çarşamba

Bugünlerde yerli ve yabancı her gazetede, TV’lerde, köşe yazılarında, analiz ve yorumlarda aynı şeyler konuşuluyor. Trump sonrası dünya ekonomileri ne olacak? Aslında bu sayfamızda işaret ettiğimiz bilinen, görünen, beklenenler oluyor, yeni başkanı bahane etmeye gerek yok. Küreselleşme bitti, post-globalizm sürecine girdik, işin özeti bu. 26 Ekim 2016 tarihli ‘Globalleşme Bitti Galaktisizm Başlıyor’ yazımız ile bu konuya aynen şu cümlemiz ile işaret etmiştik: “Başkan (adayı) Trump’ın ekonomi politikalarında Çin ve ABD dışındaki üretimleri kendi ülkesine kaydırmayı teşvik edeceğini açıklaması, Meksika’ya, sınıra duvar çekme niyeti küreselleşmenin bittiğini ve herkesin kendi önlemini almaya başladığının bir başka teyidi.”  Dolayısı ile yeni başkanı da bildiğimiz bu yazımızın benzerlerini seçim sonrasında başkaları da kaleme almaya başladı. Foreign Affairs dergisinde Barbieri, 13 Kasım tarihli ‘The Losers of Deglobalization’ yazısında1 son yüzyıldan bu yana küreselleşmenin evrelerini ve bittiğini yazıyor. Biz de İstanbul Ekolü olarak takipçilerimize buradan selamlarımızı iletiyoruz, hoş geldiniz diyoruz.

Trump’ın Amerika’sı

Nitekim, Obama’nın başkanlığı devretmeden önceki Yunanistan ve Almanya ziyareti ve Berlin’de İngiltere, İtalya, Fransa ve Almanya liderleri ile toplanacak olması, Trump başkanlığı sonrası gündeme gelecek NAFTA, Trans-Pasifik anlaşmaları gibi küreselleşme ve ticari bloklaşma çalışmalarına gelecek sekteye yönelik son hamleler. Trump’ın Çin Devlet Başkanı ile telefon görüşmesinin ve bu anlaşmaları gözden geçirmek istemesinin arkasındaki temel neden ise ABD (Hazinesi) verilerinde. 2017’de ABD Hazinesi borç stoğu 20 trilyon Doları geçecek. ABD dış ticaret ve cari açığı her geçen büyüyor. 750 milyar Dolarlık mal ithalatının 1/3’den fazlası Çin’e ve 2003’den bu yana roket gibi artmış. Tabii, Trump başarılı olur ve taahhüt ettiği gibi üretimi ABD’ye kaydırırsa Çin’in sorgulanan ekonomik büyümesi ne olur? Ekonomisi büyümeyen AB’yi önümüzdeki günlerde Çin ile daha yakın görebiliriz. ABD’nin Çin’le Pasifik’te yaşanan sorunlara AB ile yakınlaşması eklenirse, Baltık Denizi’nde Rusya ile AB arasındaki yaşanan benzer stresle bu dengeler nasıl sağlanacak ayrı bir tartışma konusu olacaktır. Nitekim İskandinav ülkelerindeki savunma sanayi yatırımları ile Trump’ın ‘bazı NATO üyeleri yeterince savunma harcaması yapmıyor’ söylemi ile NATO’yu esnetebileceği ve Rusya ile (özellikle Ortadoğu’da) yakınlaşabileceği düşüncesi ile AB’nin bu konuda kendi savunma sistemlerini görüşmeye başlaması da bir tesadüf değil3. Özetle 2017 kışı çoktan başladı ve yeni (kurulacak) düzende şu an için Rıfkı, Trump’la iyice morali bozulan4, AB’nin elinde kalmış gibi duruyor. Bu nedenle net olan bir şey var. Trump 4 yıl sonraki seçimlerde, tüm bu politikalarında başarılı da olsa başarısız da olsa sorgulanacak. Çünkü küresel ticaretteki dengesizlikler ve bundan hareketle döviz ve borsa volatiliteleri başta FED olmak üzere birçok ülkeyi, kendisi de dahil olmak üzere yoracak.

Avrupa’da Kış Başladı

Son 3-4 senedir ‘Makro Ekonomi ve Piyasalar’ konulu derslerimde hep anlatıyordum. AB uzatmaları oynuyor, 2016 için verilen Brexit referandum tarihi tesadüf değil, (finansal) planlama faaliyetinin ve hazırlıkların süre gereksinimi diye bir öngörüde bulunuyordum. 15 Haziran 2016 tarihli ‘Asla Yalnız Yürümeyeceksin’ yazımızla da bunu Brexit referandumunun öncesinde kaleme almıştık. Nitekim, Brexit kararı Avrupa Birliği hayaline önemli bir sekte vuruyordu. Buna sebep ise yine AB’nin kendisiydi. Haylaz çocuk Yunanistan’ın verileri gizleyerek yarattığı borç batağının AB maliyelerine etkisi, mültecilere kapılarını açmamak adına serbest dolaşımın rafa kalkması, 2008 ile beraber batan İzlanda, İrlanda, Güney Kıbrıs, Portekiz ile yüzdürülen İtalya ve İspanya, öncesinde Fransız ve Belçika bankalarındaki Yunanistan tahvillerinin batağı, ki Sarkozy’nin bu finansman kararı hatası tekrar seçilmemesine neden olmuştu, sonrasında İtalyan bankalarındaki batık kredilerin miktarı ve derken Alman Deutsche Bank, Belçika’da ve İspanya’da uzun zamandır kurulamayan hükümetler. Tüm bu izlenen politikalar şimdi Fransa’da Hollande’a fatura edilecek. Korkulan Le Pen’in oylarının yükselmesi. Karşısında ise tekrar Sarkozy. Fransızlar ve AB şimdi Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Trump ve Brexit’le yükselen popülizme cevap vermeyi bekliyorlar köşe yazılarından görülen. Sarkozy seçilince sorunlar bitecek mi? Hayır. 2017 yılında bir tek Fransa’da seçim yok ki. Almanya’da cumhurbaşkanlığı seçimi, bölgesel ve genel seçimler, İngiltere’de yerel seçimler ve hemen öncesinde parlamentoda yapılacak Brexit oylaması, Avusturya ve İtalya’da referandum, Hollanda, Litvanya, Hırvatistan ve Romanya’da parlamento seçimleri, İspanya’da Bask seçimleri. Bulgaristan’da son cumhurbaşkanlığı seçimini muhalif Radev kazandı. Bundan hareketle, tüm bu seçimlere Rusya’nın müdahalesi sıkça tartışılıyor yine köşelerde2.

Biten Küreselleşmenin Ekonomik Yansımaları

Aslında 20. yüzyılda sanayi devrimi ile beraber İngiltere’de başlayan seri üretim hammadde ihtiyacını arttırmış ve zaman içinde sanayileşmeye başlayan ve hammadde arayışında olan ülkelerin ticaret savaşı sonrasında 1. Dünya Savaşı’na dönmüştü. 1929 buhranı sonrasında yavaşlayan küresel ekonomiler çıkışı organik ekonomik aktiviteler ile yaratamayınca ticaret savaşları yerini 2. Dünya Savaşı’na bırakmıştı. Kötümser olmamak lazım ancak 2000’li yıllarda başlayan dijitalleşme ile internet ve mobil ile başlayan süreç bugünlerde 4. Sanayi Devrimi ile robotik, yapay zekâ gibi kritik başlıklarla devam ediyor. Kıt kaynakları arttırmak adına bu gelişmeler ile uzaya bakan insanlık oralara hızlıca gidebilmek adına yarışıyor. Çünkü önce giden koloniyi kuracak ve arsaların, madenlerin tapusunu alacak. Fakat 2008 Lehman Biraderler krizi ile tetiklenen finansal piyasalar, ekonomilerin kur ve ticaret savaşlarını tetikledi. İşte ABD seçimleri öncesi ve sonrasında Japon Yeni. 125’lere kadar çıkıp, 100’e kadar düştü, şimdi ticaret bloklarının sorgulanması ile tekrar 110’a doğru değer kaybederek hareketlenmeye başladı. Pound sürecine zaten Brexit ile başlamıştı. Euro tarafında stres yüksek ki, Yunanistan, ABD seçimleri, Türkiye ile ilişkiler gibi gündem başlıkları ile AB bakanları devamlı toplanıyorlar. Konu başlıkları bunlar olsa da aslında arayış Euro’nun geleceğine yönelik. ABD seçimi muhtemelen AB ülkeleri arasındaki çatlakları bir süre azaltacak. Pink Floyd’un şarkısında dediği gibi “Together we stand, divided we fall” diyerek Berlin Duvarının tekrar düşüşünü görmek istemeyen AB, manevralar ile bir çözüm yolu bulma derdinde. Ancak, bu sefer Sanayi Devrimi ve Büyük Buhranı hızlandırılmış versiyon ile beraber yaşayan dünyada, elindeki kartlar daha öncekiler gibi güçlü değil. Ciddi finansal ve ekonomik sorunlar içinde, işsizlik, yaşlı nüfus, Rusya ile olan ilişkiler gibi sıkıntılar ile başa çıkmaları zor. Bu meyanda 2017 yılında yapılacak seçimlerin sonuçları Avrupa’nın, dolayısı ile AB’nin geleceğini yakından etkileyecek. Tabii, üstüne Scorpions’ın ‘Winds of Change’ şarkısı da 2018’den itibaren tüm dünyayı. Basel 3 ve UFRS’nin etkisi ile 2018’den itibaren sıkışacak bankacılık sermaye yeterliliği AB bankalarını daha da zorlayacak bu gelişmeler ışığında. Dolayısı ile kapital sorunu yaşayan Avrupa’nın köşeye sıkışan boksör gibi ne yapacağı belli değil. Ya nakavt ya rakibinin ve belki de hakemin kulağını ısıracak, bel altına vuracak. Nitekim, Trump finansman imkanlarının öneminin farkında olarak Wall Street yaptırımlarını, Dodd Frank gibi (yatırım) banka(cı)larını sıkan uygulamaları esneteceğini, rafa kaldıracağını boşuna söylemiyor. İş adamı işi biliyor. Rakibi ise tarihi bir hata ile tersi yaptırımları seçim beyannamesine koymuştu. Seçim sonrasında Wall Street ve Dow Endeksinin Trump’ı coşku ile karşılaması da bu yüzden. NYSE’den canlı yayında pit’teki brokerlerin “Lock her up” ile Trump’a kendi seçim vaadi ile şarkı söyleyerek seslenmesi ve Hillary’e tepki göstermeleri de bu yüzden. İçerideki ekonomik canlanma beklentisi borsalara şimdiden yansıyor ve tabii aralıkta FED’in faiz arttırma kararı ile ABD’ye dönen Dolarların da buna katkısı büyük. Yabancı basında niye Wall Street coştu analizleri yapılmaya çalışılıyor. Biz buradan özetini vermiş olduk.

Son söz: Küreselleşme bitti ama büyük resimde satranç oyunu yeni başlıyor.

 

1. https://www.foreignaffairs.com/articles/2016-11-13/losers-deglobalization

2. https://www.csis.org/analysis/president-obamas-final-european-trip-transatlantic-partnership-anticipation-transition

3. http://www.reuters.com/article/us-eu-defence-idUSKBN1391HH

4. http://www.lesechos.fr/monde/etats-unis/0211491671680-ce-qui-sest-passe-aux-etats-unis-est-encore-plus-grave-pour-leurope-dominique-moisi-2042560.php#xtor=CS1-26

 

 

*************************