Amerikalılar mutlu değil ki Trump’ı seçti

Alber NASİ Köşe Yazısı
30 Kasım 2016 Çarşamba

 

Küba’da Fidel Castro öldü, İsrail’de teröristler ormanları yakıyor, Fransa’da merkez sağın cumhurbaşkanı adayı Fillon, Trump Pasifik Ticaret Anlaşmasını tanımayacağını bildirdi, Erdoğan dünyadaki ticarette parasal sistemin sadece Amerikan Dolarına dayandırılmamasını gerektiğini söyledi. Bu haftanın göze çarpan başlıkları bunlar. Teker teker inceleyelim...

Geçen yüzyılın Atatürk’ten sonraki en önemli anti-emperyalist lideri olan Fidel Castro 90 yaşında vefat etti. Küba’da yas ilan edilirken Miami’de bayram ilan edildi. Amerikalıların Castro’yu sevmemelerinin sebebini anlamak zor değil. Birkaç yüz mil açıklarındaki bir ada devlete diş geçiremedikleri, Küba’yı CIA’in oyun alanı olan diğer Orta Amerika ülkelerine benzetemedikleri ve yeterince nemalanamadıkları için ABD’nin Castro’yu sevmesi mümkün değildi. Ancak globalleşmeden uzak durduğu için teknolojik olarak geri kalan Küba’nın dünyanın en iyi tıbbına sahip olduğunu da unutmamak gerek. Acaba bir mutluluk endeksi varsa Kübalılar mı Amerikalılar mı daha mutlu?

Bunun cevabını ben vereyim. ABD mutlu değil ki Trump’ı seçti. Trump da ısrarla Pasifik Ticaret Anlaşmasından çekileceğini belirtiyor. Ancak Trump’ın ticaret anlaşmalarına yaklaşımıyla mülteci politikaları eninde sonunda çatışacak. Bir insana “Bir ayağını kaldır. İstediğin ayağı kaldırmakta serbestin” derseniz istediği ayağı kaldırabilir ve bu seçiminde de özgürdür. Ancak “Diğer ayağını da kaldır” derseniz artık kaldıramaz ve düşer. Trump’ınki de bu hesap. Ticaret anlaşmalarını askıya alabilir ama bu sefer göçmen politikalarında istediği kısıtlamalara gidemez.

Her ne olursa olsun tüm dünyada Brexit ile başlayan ve Trump’la devam eden ve çok yakında tüm Avrupa’ya sıçrayacak ulusalcılık kavramı yaygınlaşıyor. Fransa’da mevcut solcu iktidarın son derece yanlış politikaları yüzünden sosyalistlerin halk desteği yerlerde sürünüyor. İki turlu seçim yapılan Fransa’da en büyük korku aşırı sağcı lider Marine Le Pen’in seçilmesi. Ayrıca eski Başbakan Fillon ise merkez sağın başına geçti. Seçilmesi son derece muhtemel. Ancak Fransa’nın endişe etmesi gereken Fillon sonrasıdır. Merkez sağın da başarısız olması ister istemez insanları aşırı sağa kaydıracaktır.

İsrail’de orman yangınlarına sevinen Arapları anlamak kendi adıma son derece güç. Ormanların  özellikle İsrail gibi küçük ülkelerde bulundukları ülkelere katkıları marjinaldir. İsrail, her ne kadar kendi ülkesinde bu ağaçları dikse de esas yararlanan ironik olarak İsrail’in düşmanı olan ülkelerdir. Ağaçları yakanlar da, bu ağaçların yanmasına sevinenler de aslında kendi kendilerine ihanet edenler. Çocuğunu kalkan yapan bir zihniyetten farklı bir yaklaşım beklenmese de yeşilin her geçen gün azaldığı dünyada ağaçların yanmasına üzülmemek elde değil. Orman yangınlarıyla mücadelede Türkiye, Rusya ve Avrupa’nın İsrail’e yardımcı olması hiç şüphesiz teşekkürü gerektirir ve İsrail Devlet Başkanı Rivlin bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayarak bunu gerçekleştirdi. İsrail dışişleri de birçok tweet ile Ankara’ya teşekkürlerini iletti ve Türkiye dahil bir çok ülkeyi gerçek dost olarak niteledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerikan Doları üzerinden başlattığı tartışma ise çok ses getirmese de haklıdır. Aslında hiçbir desteği veya karşılığı olmayan güncel para birimlerinin tartışmaya açılması eninde sonunda kaçınılmaz. Kaldı ki Trump dediğini yapmaya kalkarsa ve ABD’nin dış borcunu para basarak ödemeye kalkarsa sonuçları ne olur? Peki, Doların alternatifi altın mıdır? Göreceğiz... Aslında sessiz sedasız yeni bir para sistemi ortaya çıktı ancak henüz bankalar tarafından kabul edilmeseler de bitcoin benzeri elektronik para sistemleri eninde sonunda ticarette yerini alacak.