Bak şu konuşana

Bugünlerde tüm dünyada kafalar karışık. Ne olacak bu Doların hali. FED faiz arttırır mı, Yellen gider mi? Altın ve petrol sürünüyor, Trump geldi Dow rekor üstüne rekor kırıyor. Ticaret anlaşmaları gözden geçirilince bunun etkisi ne olur? Bizde BİST endeksi çıkar mı, ülkeden para kaçar mı, faizler daha artar mı?

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
30 Kasım 2016 Çarşamba

Hemen cevabını verelim. Bu soruların hepsini bilen parası varsa zaten zengin olacak ama bunların hepsini bilen bir yatırımcı veya trader var mı tartışılır. Bu nedenle herkesin kendi fikrini edinmesi veya pekiştirmesi için grafiklerle destek verelim istedik. Dolayısı ile biz susalım, grafikler konuşsun.

Haliyle bu aralar kafalar gibi piyasalar da karışık. Trump seçilince borsalarda geri çekilme bekleniyordu. Tersine ABD’de endeksler Trump’ı olumlu karşıladı. Bunda ticaret anlaşmalarını gözden geçirerek içeride ekonomiyi canlandıracak yerli sermayeyi destekleme politika söylemleri ve rakibi Clinton’un Dodd Frank gibi tüketiciyi korumaya yönelik (yatırım) bankacılarına getirmeyi vaat ettiği ek yaptırımlar da söz konusuydu. Nitekim seçimin hemen sonrasında NYSE’den canlı yayında pit’teki brokerlerin “Lock her up” ile Trump’ın seçim konuşması ile kendisine hatırlatma yapmaları da bu yüzdendi. Trump sessiz ve derinden ekibini kurma çalışmalarını sürdürüyor. Business man biliyor ki, TV Showlarındaki gibi ekibini iyi kurarsa başarılı olacak. Fakat kampanya döneminde tüm dünyadaki magazinsel celebrity’nin bu sessizliğini neye yorumlamak lazım bilemiyoruz. Bildiğimiz ise borsa endekslerinin grafikleri. Buna göre teknik analizciler kendi kararlarını verebilirler. Grafik 1’de görüldüğü üzere 1999 ve 2007’deki ikili tepe formasyonu sonrasında çöküş gelen Dow şimdi yeni zirveleri zorluyor. Bunda faiz arttırımı beklentisi ile ABD’ye dönen ve dönecek Dolarların da etkisinin olduğunu iddia etmek zor değil. Ek olarak, dünya ticaretinde Brexit ve Trump ile resmiyet kazanan korumacılık anlayışı ile sermaye hareketlerinin limitlenmesi olasılığı da ABD borsaları açısından bir fırsat, Dolar bağımlı diğer ülkelerin endeksleri için bir risk teşkil ediyor. Fakat burada bir konuyu daha grafikte görmek mümkün 1919 ve 1923’deki ikili tepe formasyonu sonrasında 1929’da zirveyi gören Dow sonrasında Büyük Buhranı yaşamıştı. Grafik 2’de S&P 500 endeksinde ise tam olmasa da 1997, 2007 ve 2016 yılları arasında 2007 nedeni ile tam olmasa da bir üçlü tepe formasyonu görülebileceği iddia edilebilir.

 Grafik 3’te altının onsuna bakıldığında 1980 ve 2011 yıllarında bir ikili tepe olduğu düşünülürse trendin aşağı yönlü olmasına muhtemel olarak bakmak mümkün olabilecektir. Şayet bu gerçekleşirse önceki destek seviyelerinden olan 1.100 Dolar seviyelerini dikkatli takip etmek gerekir. 

Grafik 4’de petrolün varil fiyatına bakılırsa tarihi düşük seviyelerinde. Çıkış yakalaması için 50 Dolar seviyesini kırmasını gerektirecek gelişmeler lazım. Dünya ekonomisinin büyümesinin hızlanması, OPEC’in arz kesim kararı gibi. 

 Grafik 5 ABD tahvil faiz oranlarında en düşük seviyelere gelindiğine işaret ediyor. Her ne kadar teknik analiz trendi aşağı yönlü olsa da bir sonraki Grafik 6’daki LIBOR faiz oranları ile kıyaslandığında gecelik faiz oranları yönünü yukarıya doğru kaldırmış gibi. Özetle, 2008’den bu yana Keynes’in Likidite Tuzağını yaşayan dünya ekonomileri artık faizli (ve dolayısı ile bir süre sonra enflasyonlu) yıllara kendini hazırlayabilir. Bu durumda faizlerde yükselme ile yüksek borsa endeksini bir arada göreceğimiz bir (kısa) dönem oluşabilir. Öte yandan, bu durum şu anda borçlanmak için küresel piyasalarda düşük maliyetli fonlar için son fırsatlar olabilir. Bu durum haliyle tüm Merkez Bankalarının düşük para değeri ile sürdürdüğü kur savaşlarını etkileyecektir. Özetle, korumacılığın artmasının beklendiği bir küresel ticarette, ihracat rakamlarında zorlanan ülkelerin sermayeyi çekebilmek adına yüksek faiz vereceği bir döneme işaret ediyor olabilir. Çünkü düşük kur politikasının üretimi ve tüketimi, ihracatı fazlaca etkilemediğini dünya ekonomileri 2008’den bu yana fazlası ile deneyimledi. Burada en kritik konu Çin, Japonya gibi ülkelerin ne yapacağı. Faiz artışında çekimser kalacak bu ekonomilerin elindeki güçlü Dolar rezervlerinin ne yönde hareket edeceği Dolar kurunu etkileyecektir.

Not: Bu yazıda yer alan bilgi ve yorumlar herhangi bir şekilde yatırım danışmanlığı ve önerisi kapsamına girmemektedir. Yer alan bilgiler ve bunların kapsamında alınan karar ve uygulamalardan, doğabilecek sonuçlarından, Şalom ve yazarın herhangi bir yükümlülüğü ve sorumluluğu bulunmamaktadır.