Güçlü başkan, güçlü lider

Rudi DİRİMAN Köşe Yazısı
30 Kasım 2016 Çarşamba

Futbol üzerinden dünyayı okumak, anlamaya çalışmak her zaman geçerli olmasa bile çoğu zaman keyifli noktalar ortaya çıkarıyor. Son yirmi yılda dünyada yaşanan olaylara ve futbola geniş çerçevede bakacak olursak oldukça farklı benzerlikler görebiliriz.

Modern dünyada futbol kulüpleri aslında seçim ile başa gelen başkanlar tarafından yönetilir. En azında Türkiye’deki başkanlar bu şekilde göreve gelir. Seçimler demokratik ve adildir. Fakat başkanlar seçimle ile başa gelmelerine rağmen, mümkün olduğunca kulübü tek adam olarak yönetir. Kulüp başkanlarının fiili olarak denetlenmesi kâğıt üzerine mümkündür. Fakat hiçbir yaptırım ve denetleme gerçek anlamda olmaz. Denetlenmeyen kulüp, ‘Her şeyden ben anlarım’ düşünce yapısı, tek adam yönetimi, Türkiye’deki birçok kulübü maalesef neredeyse, finansal olarak çökme noktasına getirmiştir.

Bu durumla ilgili olarak artık neyse ki UEFA kriterleri ve yaptırımları bulunuyor. İki insan problem yaşadığında polis veya yargıç size yardımcı olur. İki kulüp arasında olası bir problemi çözecek organizasyon da UEFA’dır. Son yıllarda UEFA kriterleri sayesinde birçok kulüp gelir - gider dengesini düzenlemiş, futbolculara yapılan haksızlıklara çözüm bulunmaya başlamıştır. Böylece artık kulüpler attıkları adımlara daha çok dikkat eder duruma gelmiş, organizasyonlarını düzenler hale gelmiştir. Bunun ana nedeni UEFA’nın kulüpler üzerindeki yaptırım gücü ve kurallarıdır.

Bu pencereden dünyaya baktığımızda aslında portreler çok farklılık göstermiyor. Şöyle ki toplumlar demokratik seçim ile siyasetçileri başa getiriyor. Fakat son zamanlarda, toplumlar tek elden her şeyin çözümünü barındıran, gücü tek elde bulunduran ‘güçlü lider’ portresine oy veriyor. Amerika Birleşik Devleti’nde, Rusya’da, Türkiye’de, Yunanistan’da devlet yönetimlerinde birbirine benzer portreler görüyoruz. Çok yakında Fransa’da ve Avrupa’nın başka ülkelerinde de böyle liderler görmemiz olası bir durum.

İki ülke kendi arasında problem yaşadığı zaman NATO genelde devreye girer. Fakat NATO, artık yaptırım gücü oldukça tartışılan bir organizasyon olarak karşımıza çıkıyor. O zaman insanlar arasındaki problemi çözen polis ve yargıç varken, kulüpler arasındaki problemi çözen UEFA varken, ülkeler arasında problem yaşandığı zaman bunları kim çözecek. ‘Güçlü lider’ hata yaptığı zaman kimin tarafından denetlenecek, kontrol edilecek?

Yoksa futbol kulüpleri gibi dünya olarak bugün olduğundan daha kötü durumları görmemiz, sistem olarak çöküş yaşamamız ve bundan ders almamız mı gerekiyor? Önümüzdeki günler bize bunu mu getiriyor olacak? Ne dersiniz?