Gayrisafi Mutluluk Endeksi

Metin BONFİL Köşe Yazısı
8 Şubat 2017 Çarşamba

İki ay kadar önce Bangkok – Pekin arasındaki bir uçak yolculuğumda yanımda oturan Hintli bir genç kadından duydum ilk defa. Bhutan Krallığı dünya literatürüne geçecek bir adım atarak halkın Gayrisafi Mutluluk Endeksini takip etmeye başlamış (Gross National Happiness Index). Beş yılda bir ölçüyorlar.

Bhutan’a gitmedim ama bu konu gerçekten ilgimi çekti; biraz araştırıp merakımı gidermek ve paylaşmak istedim.

Konu yeni değil. 1970’ler. Tüm dünyada ekonomik kalkınmanın ateşlendiği seneler. Kalkınmanın ölçüsü ne? Tabi ki ‘kişi başı milli gelir’. Bugün dahi, bir ekonomiste “bana tek bir ölçüm verin ki, ona bakarak ülkelerin kalkınma düzeyini anlayabilelim” diye sorar iseniz, sanırım cevabı kişi başı milli gelir olur. Muasır medeniyeler arasında yerimizi almak ve dünyanın en büyük on ekonomisi arasına girmek gibi söylemleri eşdeğer görme durumundayız. Ancak, gerçekten de kişi başı milli gelirin yüksek olması iyi yönetimin göstergesi midir, yoksa belki de, birçok farklı başarısızlığı da örtmekte midir, bunun ayrı değerlendirilmesi gerekir. Bu bağlamda, G-20 ülkelerinin toplam gayrisafi milli hasılası (GSMH) her sene artarken, dünyadaki mutlak fakirliğin azaldığını söylemek mümkün müdür?

Gelişmişlik ölçeğinin sürekli artan üretim ve tüketim istatistiklerinden okunduğu bir dönemde, Bhutan’ın 4. Kralı iyi yönetimin ölçümlenmesinin içerisinde halkın kolektif mutluluğu olmalıdır, demiş.

Kral Wangchuck ülkesinin odaklanması gereken gelecek hedeflerini belirlerken dahi (belki de bizim 2023 hedefleri gibi) bu hedeflerin belirlenme sürecine toplumun katılması gerektiğini de düşünmüş. Nitekim 2001-2008 seneleri arasında, krallık yönetiminin uzun bir sürede oluşmuş deneyimleri ve halkın önemli kesiminin katılımı ile yeni bir anayasa hazırlanmış ve yüzyıllardır krallık olarak yönetilen bu küçük ülke, model bir parlamenter demokrasi haline gelmiş. 2006 senesinde tahta geçen genç kralın da katkıları ile kabul edilen Bhutan anayasasının en büyük ilham kaynağını halkın kolektif mutluluğunu arttırmak felsefesi oluşturuyor. Ayrıca, Güney Afrika Cumhuriyetinin anayasası da olduğu belirtiliyor çünkü bu anayasada insan haklarına çok önem veriliyormuş.

Bhutan anayasasında çok farklı bir ruh olduğu anlaşılıyor. Mesela, anayasa ülkenin topraklarının en az yüzde 60’ının orman olması gerektiğini şart koşuyor. Hâlihazırda bu oran yüzde 72’de. Ağaç kesmek için Kral’ın izni bile yeterli değil.

Himalayalar’ın eteklerinde bulunan Bhutan 700 binlik nüfusu ile dünyanın en büyük nüfuslu iki devi Hindistan ile Çin’in arasında sıkışmış, 2 milyar doların altında bir gayrisafi milli hasılası bulunan küçücük bir ülke. Anayasal olarak her vatandaşının ücretsiz eğitim ve ücretsiz sağlık hizmetine hakkı bulunuyor. Doğal kaynaklarını öyle dikkatli kullanıyorlar ki, ülke olarak karbon ayak izi negatif. Plastik atık yaratmak yasak. Yasal bir zorunluluk olarak insanlar işe ve herhangi bir hükümet binasına girerken geleneksel kıyafetlerini giymek durumundalar; ama bundan da hem çok memnunlar hem de gurur duymaktalar. Dışarıdan gelecek ziyaretçilere pek de meraklı değiller. Her turistten ayakbastı parası olarak günlük 250 ABD Doları vergi alınıyor.

Gayrisafi milli mutluluk kavramını idrak edebilmek için dahi özel eğitim gerekmekte. Devletin kurumları politikalarını halkın kolektif mutluluğunu gözeterek üretmek zorunda. Mutluluk, bireylerin özel alanında tecrübe edilen bir deneyim olmaktan çıkıyor; adalet gibi, sağlık gibi, eğitim gibi, kamunun sorumluluğunda olan bir yere taşınıyor. Mutluluğun maddiyattan çok insanın geçmişi, başkaları ve maneviyatı ile olan derin ve kaliteli ilişkisinden kaynaklandığına inanılıyor. Gayrisafi milli mutluluğun yolu toplumsal barıştan, dayanışmadan, çevreyi korumaktan, insanı ezmeyen mimari tasarımlardan ve kişilerin maddiyat ile maneviyat arasında geçirdikleri zamanı dengeleyebilmelerinden geçiyor. Hükümetlerin tek görevi ise, gayrisafi milli mutluluk endeksini arttırmak. Nokta.

GSMH ile kolektif mutluluğu arttırmak arasında ilginç bir paradoks da bulunuyor. Örneğin, insanlar daha fazla hasta olduğunda daha fazla ilaç satılıyor ve GSMH artıyor. GSMH arttığı için insanlar daha mı mutlu oluyorlar? Veya, sellerden dolayı yollar yıkıldığında ve bu yollar yeniden inşa edildiğinde GSMH artıyor ama bu süre zarfında kolektif mutluluk azalmış olmuyor mu?

Hükümetlerin gayrisafi milli hasıla yerine gayrisafi milli mutluluğu arttırma hedefini benimsemeleri mümkün olur mu bilemiyorum, ancak birinin iktisat diğerinin ise bir felsefe olduğu açıkça gözüküyor. Buradaki konu, Bhutan anayasasının böyle bir felsefe etrafında şekillendirebilmiş olması.

Bhutan yaklaşık 20 yıldır gayrisafi milli mutluluğunu arttırma hedefi ile ahenkli ve demokratik bir şekilde yönetiliyor. 2015 senesinin mutluluk endeksine göre, bireylerinin sadece yüzde 9’u kendini mutsuz addediyor. Mutlu olduğunu belirtenlerin yüzde 47’si ise kendilerinin ‘fevkalade’ veya ‘çok mutlu’ olarak tanımlıyorlar.

Biz geri kalan dünyalılar ise her gün biraz daha fazla tüketmeye, üremeye, çevreyi tahrip etmeye, savaşa ve teröre kurban vermeye, stres ve endişeyle sağlığımızı heba etmeye, devam diyoruz.

 

http://www.grossnationalhappiness.com/home/

https://www.schumachercollege.org.uk/