Tiyatro dünyasında yeni bir soluk: Lesli Karavil

‘Balat Monologlar Müzesi’, Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi kapsamında, Balat’taki metruk Yuvakimyon Rum Kız Lisesinde sahnelenen, yedi müstakil kısa oyundan oluşan sıra dışı bir seyirlik. Kartvizitinde yazılı birçok unvanı olan Lesli Karavil, bu alandaki ilk deneyimi olmasına rağmen Serdar Kurt’un kaleme aldığı ÇUVAL’ı başarıyla yönetmiş, gelecek vadeden bir isim. Oyun günü tanıma fırsatı bulduğum Karavil ile yeni kariyerini konuştuk.

TUNA SAYLAĞ Sanat
15 Şubat 2017 Çarşamba

Soğuk bir pazar günü, Fener Rum Erkek Lisesinin, tepesinde kırmızı bir kartal gibi durduğu dik yokuşu tırmanarak yakınlarında bulunan oyun mekânına ulaştım. Yedi oyunun aynı anda, farklı sınıflarda sahnelendiği, repliklerin, şarkıların, kavga seslerinin, bağırtıların birbirine karıştığı, genelde ayakta seyredilen ve adeta bir müze gezer gibi bir odadan diğerine, bir oyundan öbürüne geçilebilen bu performanslar bütünü, oldukça ilginç bir tiyatro deneyimi yaşattı bana. Her biri 15 dakika süren oyunlar, toplam dört kez tekrarlandığı için, bir seferde en fazla dört oyun tam zamanlı izlenebiliyor.  Genç oyun yazarlarının Balat ve Fener’de anlatılan gerçek hikâyelerden esinlenerek kaleme aldıkları beş monolog ve iki kısa oyundan - Oğul, Başkara, Çuval, Balat’ın Sırrı, Monolog Kutusu, Kırmızı Taç, Small ve Modern Zamanlarda Maria Paleologina - oluşan ‘Balat Monologlar Müzesi’nin yöneticiliğini Ahmet Sami Özbudak üstlenmiş.

Lesli Karavil’in yönettiği Çuval çok etkileyici, insanı duygulandıran bir oyun. Barış Gönenen ve Haydar Köyel oynuyorlar. Geçmişiyle yaşamaya çalışan yaşlı ve ümitsiz bir adam ile daha iyi bir hayat umuduyla yurdundan göçmek zorunda kalmış bir gencin diyalogunu izliyoruz. 15 dakika boyunca beni yüreğimden yakalayan Çuval, insanların bir çift sözle tüketildiği bu dünyada, başkasının derdine ortak olmanın güzelliğini anlatıyor. Hele derde derman olmaya çalışanın güzel bir yürekten başka bir şeyi yoksa…

Lesli Karavil, çok yönlü ve yoğun bir iş hayatı olan bir genç kadın. Bir ayağı sürekli yurt dışında. Kendisi, İspanya menşeli bir kültür- sanat sitesi olan Le Cool’un Türkiye’deki versiyonun yani Le Cool İstanbul’un kurucusu ve koordinatörü. Tiyatro ise onun yeni sevdası ve çok başarılı bir şekilde ilerliyor. Son olarak da, geçtiğimiz günlerde İstanbul’a gelen İspanya’nın ünlü yazar, yönetmen ve oyuncusu Angels Aymar’ın yazdığı; Yiğit Özşener, Deniz Türkali, Gizem Erdem ve Emin Maltepe’in rol aldığı (seslendirdiği), SAHNE KHAS’da (Kadir Has Üniversitesi) gerçekleştirilen Solavaya adlı oyunun okumasını yönetti.

Şimdi Lesli Karavil’i dinleyelim.

 Balat Monologlar Müzesi Projesine nasıl dâhil oldun? Daha önce bu alanda deneyimin var mıydı?

Bu ilk yönetmenlik deneyimim. Geçen sene Galata Perform’da bir senelik yönetmenlik atölyesine katıldım ve bu sayede birçok farklı yönetmen ile çalışma imkânı buldum.

 Öğrendiğim kadarıyla birçok farklı işle uğraşıyorsun; tiyatro yönetmenliği hayatında nasıl bir yerde? Bu alanda devam etmeyi düşünüyor musun?

Kesinlikle devam etmeyi düşünüyorum. Oyunculuk zor bir meslek ama yönetmenlik bence çok daha fazla şeyi içinde barındırıyor.

 Hayatının bir bölümünü yurt dışında geçiriyorsun; biraz oradaki uğraşlarından söz eder misin?

İspanya’ya çok sık gidiyorum. Uzun yıllar orada yaşadım. Son on senedir iş olarak Türk fabrikaların İspanya ile çalışmasına aracılık yapıyorum.  Bir de on sene evvel kurduğum Le Cool İstanbul ve Beyogluin.com adında iki kültür sanat sitesini ile uğraşmaktayım. Kültürel etkinliklerin insanlara mutluluk verdiğini düşünüyorum.

 Balat Monologlar Müzesi’nin metin yazarları, ilham kaynakları olan öykülere nasıl ulaştılar?

Ahmet Sami Özbudak bu projeni ortaya koyma fikri ile gelen harika bir insan. Galata Perform’da yazarlık atölyesi dersleri veriyor. Geçen sene yazarlık ikinci sınıf öğrencilerini Balat’ta bir geziye götürerek, bu bölgede yaşayan farklı karakterleri gözlemlemelerini ve bu kişiler ile ilgili birer monolog veya diyalog yaratmalarını istedi.  Böylece birbirinden güzel farklı hikâyeler ortaya çıktı.

 Çuval, metni ve oyuncularıyla çok etkileyici bir oyun! İçinde hem umudu hem umutsuzluğu barındırıyor. Yönetmen olarak oyunu sahneye koyarken seyirciye nasıl bir ruh hali yaşatmak istedin?

İnsanların kafasında soruların kalmasını istedim. Metni yazan Serdar Kurt çok yetenekli bir yazar, yazdığı bu kısa oyunda çok şeyi birden anlatmakta. Her gören farklı şeyler hissedebilir.

Ait olma konusu öne çıkarmak istediğim bir konuydu... Ait olmak ne demek? İnsan nasıl bir yere ait hisseder?

 Çuval’ı seyrederken beni en çok duygulandıran, tüm olanaksızlığına rağmen, çöplerin içinden eşya toplayan gencin, ümitsiz ve çaresiz görünen adama yardım etme çabası oldu. Bu konuda ne söylemek istersin?

Gitgide duygusal olarak yoksullaştığımız bir dünyada, bir an insanlara gerçeklik duygusunu yaşata bilmek amacım...

 Mekâna giden dik yokuşa, oyunların ayakta ve soğuk bir ortamda sahnelenmesine rağmen oldukça ilgi görmesini neye bağlıyorsun?

Farklı odalar, farklı hikâyeler ve farklı bir proje... Seyircilerin hareket halinde olabilmesi ve bir müze hissi de yaşattırıyor olması gayet ilginç. Her oda farklı bir duyguyu barındırıyor. Ama totalinde bir bütünlüğü de var. İşini seven bir kadrosu var. Çok kişinin de emeği... Samimiyet. Bunların hepsi bence çok değerli. 

 İlk kez böyle bir tiyatro projesi izledim. Türkiye’de bir ilk mi? Yurt dışında benzerleri yapılmış mı?

Bildiğim kadarı ile belirli bir muhitte, yeni yetişen yazarların, yönetmenlerle buluştuğu ve müze konseptini barından ilk proje. Yurt dışında benzer projeler elbet var. İnsan odağının gitgide kısaldığı bu zamanda, daha kısa, daha hareketli ve interaktif projeler bulunmakta.

 Hayat motton nedir diye sorsam…  İş dışında neler yaparsın?

Yaratıcılık en büyük güçtür. Beni hayata bağlayan ve yaşam enerjisi versen şey, üretim. Üretmek, öğrenmek ve tabii bir de ya gülmek ve güldürmek.

 

 

AÇIK KÜRSÜ

Çok yakında yapmak istediğim bir kadın Stand-up projem var. Tek başıma hazırladığım bir iş. Yazmış olduğum şey, hayatın basit ama komik anları ve bana sık sık sorulan, “Yurt dışından neden döndün?” sorusuna cevap verme amacı güden, kahkaha dolu hikâyeler...

Şubat ayı içinde ilkini gerçekleştirmeyi planlıyorum. Dediğim gibi insanları güldürmek büyük bir mutluluk.

 

Lesli Karavil

 

1994-1998 yılları arasında San Francisco’da Tasarım, Mutlimedia & Animasyon bölümünde eğitim aldı. 18 yıl boyunca San Francisco, New York ve Barselona şehirlerinde yaşadı ve bu sektörde çalıştı. Reklam ajansında çalıştığı sırada, Barselona’da Mercedes Boronat ile oyunculuk ve dans eğitimi almaya başladı, böylece yıllardır geçmek istediği sektöre adım attı. Sahika Tekand, İpek Bilgin, Çağ Çalışkur ile oyunculuk ve Galata Perform’da yönetmenlik eğitimleri aldı. 2011 yılından beri İspanya ve Türkiye arasında yaşamayı sürdürüp, farklı projelerde oyunculuk ve yönetmenlik yapıyor.