Unutmak mı, hatırlamamak mı?

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
22 Mart 2017 Çarşamba

Hafıza denen olgu çok nankör. Bende sık sık gidip geliyor, bazen de hiç gelmiyor. Sıkıntı veriyor mu; evet. Üzülüyor muyum, henüz hayır. Tabii dağınık düzenim günlük yaşantımı kolaylaştırmıyor. Eve elimde bir evrakla gelip, ortada kalmasın diye güvenli bir yere koyuyorum. Sonra da gerektiğinde, ara ki bulasın. İşte buradaki unutkanlık veya hatırlamama, tıbben adı her neyse insanı kısa süreli de olsa bunaltıyor.

Yıllar önce yurt dışında katıldığım bir kongrede katılımcılar arasında kartvizit değiş tokuşu yapılıyordu. Bir tanesinin üstünde şahsın küçültülmüş renkli vesikalık resmi basılıydı. Gördüğümde şok geçirmiştim. İlk tepkim, ‘Bir insanın egosu bu denli yüksek mi olur?’ şeklindeydi. Oysa çok sonraları bunun ne kadar doğru bir yaklaşım olduğunu kavrayacaktım. Zaman içinde elinizde kartvizitlerin yüzlercesi birikiyor. Çoğu kez de kimin kim olduğunu anımsamıyorsunuz.

‘Olgunlaşma’ sürecimiz içinde önceliklerimiz de değişiyor. Kimi zaman isim, kimi zaman soyadı ile cep telefonuma kaydettiğim numaraları bulmak zorlaşıyor. Dolayısıyla yeni bir sistem geliştirdim. Gerçi Amerika’yı keşfetmedim. Belki bazılarına da yardımcı olabilir düşüncesiyle ipucu veriyorum. Zira lüzumsuz vakit kaybı kişiyi strese sokabiliyor. Özetle yaptığım şu: arkadaş ve akrabalarda sorun yok. Restoranları, ‘resto’ ayrıca parantez içinde kimin önerdiğini, doktorları, ‘dr’, tamircileri, ‘tmrc’, Hahambaşılık ve ona bağlı kurumları, ‘HB’, vs başlıkları altında topluyorum. Böylece daha düzenli olabiliyor ve istediğime daha hızlı erişebiliyorum. Tabi isteyen bu başlıkları kendi düzenine göre değiştirebilir ya da çoğaltabilir.

Mizahi gözle baktığımda, son beş yıldır hayatımda yer alan insanların çoğu tamirci, doktor, balıkçı vs. Sağ olsunlar, hep var olsunlar.

***

‘Unutuyorum’ diyorum ama Yukarı’dan bir mani olmazsa cumartesi gecesi gittiğim Bar-Mitsva gecesini yaşamım boyunca her ayrıntısıyla hatırlayacağım. Üç hatta dört neslin bir araya geldiği gecede, 13-15 yaşındayken tanıdığımız şimdi ise büyükanne-büyükbaba olan yaşıtlarım, doğdukları günü bildiğimiz, Bar/Bat-Mitsva yaşında çocuklara sahip genç nesil ve günün kahramanı olan genç delikanlı ve arkadaşları.

Farklı nesillerin bir araya gelmesi neden güzeldir bilir misiniz?

Ortam daha sıcaktır, sevgi daha güçlü hissedilir.

Teknolojinin her deminin kullanıldığı, animasyonla oluşturulan müthiş bir futbol ziyafeti, harika bir menora ve öyküsü.

Sorumluluğun bilincinde, mikrofonla geceyi götüren Mert’in karizması gerçekten müthişti. Ama daha güzeli, kız kardeşi Yasmin’in mum yaktıktan sonra birbirlerine sımsıkı sarılmalarıydı. Kanımca en etkileyici kısım buydu.

On Emir’de ‘Büyüklerini sayacak, küçüklerini seveceksin’ diye belirtilir. Gabay ailesini çocuklarına bu güzellikleri verdikleri için takdir ediyor, Mert’in de yakın zamanda spor sayfamızda yer almasını diliyorum.