Çar’ın büyük ödülü

Luiza UÇKİ Kavram
26 Nisan 2017 Çarşamba

Bir Rav köy köy, kasaba kasaba dolaşır ve insanların sorunlarını dinler. Bir gün bir yeri ziyaret eder. Onlara derdi olup olmayanları sorar. Biri, “Var, Bayan Raşel dört çocuklu bir kadındır. Geçen sene dul kaldı. Terzilikle geçiniyor ama şimdi kış. Yakacak masrafları artınca çok zor duruma düştü. Bizler de kıt kanaat geçinen insanlarız. Onlar bu soğukta evlerinde çok üşüyorlar. Hepimiz çok üzülüyoruz bu duruma” diye anlatır.

Rav hemen soluğu oldukça varlıklı bir ailenin malikânesinde alır. Kapıyı açan hizmetçiye: “Ben Mösyö Avi ile görüşmek istiyordum” der. Avi onu görünce çok çok sevinir; “Sayın Rav şeref verdiniz. Buyurun girin. Çok mutlu oldum sizi gördüğüme” diye karşılar. Rav, “Sizinle görüşmek istiyorum ama lütfen siz dışarı çıkın olmaz mı?” der. Avi çok ısrar eder: “Evime kadar geldiniz. Sizi misafir etmek benim için ne kadar büyük bir şans” der. Israrlar sürer ve sonunda Rav'ın dediği olur. Avi merakla dışarı çıkar. Rav, “Dul bir kadın dört çocuğu ile bu soğukta yakacak alamadıkları için perişan olmuş durumda. Ona yardım etmenizi isteyecektim” deyince Avi, “Tabii ederim de ne olur merakımı bağışlayın bunu neden evime girip söylemediniz de bu soğukta dışarda söylemeyi tercih ettiniz?” diye sorar. Rav, “Bir insan bir şeyi yaşamazsa onun nasıl olduğunu anlayamaz. Bakın ben bana aktarılan, zamanında olmuş gerçek bir olayı size anlatayım” diyerek anlatır.

Bir Rus Çarı, sürekli giyimini değiştirerek halkın arasına katılıp onların sorunlarını öğrenmeye çalışır. Bir gün ona karşı olan birisi onu tanımasın mı: “Bu Çar'ın kendisi. Öldürelim onu!” diye bağırmaya başlar. Çar koşar, bir adamın evine sığınır: “Ben Rus Çar’ıyım. İnanmazsan paranın üstündeki resme bak. Peşimde benim canımı almak isteyen isyancılar var. Hayatımı kurtarırsan dile benden ne dilersen” der. Adam hemen onu bir yere yatırır ve üstüne de tam 20 tane battaniye serer. Adamlar gelir. Her yeri aramaya başlarlar. Sıra battaniyelerdedir. Onları tek tek çıkarırlarken heyecan doruktadır. Onu bulmaları an meselesidir. Adamlardan biri, “Vakit kaybı bu. O kadar battaniyenin altında nefessizlikten ölür. Belli ki burada yok, kaçmış. Uzaklaşamaz. Etrafa bakalım” diye emir verir. Onlar gittikten sonra Çar saklandığı yerden çıkar ve adama “Yarın sarayıma gel. Seni çok mutlu edeceğim” der.

Adam gece sevinçten uyuyamaz. Sabah soluğu orda alır. Çar; önce onu kapıda karşılar ve ona sarılır. Ardından beraber yürürlerken adam, “Merakımı bağışlayın da o adamlar battaniyeleri kaldırmaya başladığında ne hissettiniz?” diye sorar. Çar'ın yüzünde aniden bir öfke belirir, “Bana nasıl böyle bir soru sorarsın? Nöbetçiler alın bu kişiyi zindana atın. Sabah erkenden onu asacağız” deyince adam şaşkınlıktan küçük dilini yutacak gibi olur, “Ben sizin hayatınızı kurtardım. Ödülü bu mu?” diye sorar ama nafile. Sabah erkenden kaldırılıp asılacağı yere götürülerek boynuna ilmik bağlanır. Tam her şey bitecek iken Çar, “Tamam, der ve onun yanına gelir. Elleriyle boynundaki ipi çıkarır. Zor günleri ancak onu bizzat yaşayanlar bilir. Şimdi anladın mı neler yaşadığımı o an? Ben sana bunu kelimelerle anlatamazdım. Sözcükler buna yetersiz kalırdı. Bunu ancak yaşayanlar bilebilir. Şu an hissettiklerini ben de o an bizzat yaşadım. Sorunun cevabını aldın mı dostum?” der. Adam gözleri yuvalarından çıkmış bir şekilde, “Evet aldım ve çok çok iyi anladım” diye cevap verir.

“İşte Avi; ben de seni dışarı çağırdım. Amacım bu soğuğu sana hissettirtmekti. O insanlar bizim şu anda olduğumuz gibi çok üşüyorlar. Onu yaşamanı ve çok iyi anlamanı istedim. İnsanlar maalesef başkalarının başına gelen olaylara seyirci kalmayı tercih ederler. Empati kuramazlar çünkü o olayı bizzat tecrübe etmemişlerdir. Şimdi kavradın mı seni niye buraya çağırdığımı?” diye sorunca Avi, “Çok çok iyi anladım Rabi ama artık içeri girmezsek gerçek birer kardan adama dönüşeceğiz. Çok soğukmuş çok” diyerek girer sıcak yuvasına o insanlara yardım edecek olmanın büyük huzuru, bu güçte olmasını sağlayan Tanrı'ya olan büyük şükranlığı ve de çok değerli Rav'ını da evinde ağırlamanın tüm güzelliğiyle…

Dışardan hepimize başkalarının yaşadığı olaylar çok kolay gelir ama aynı şeyler gerçek hayatta başımıza gelince durum çok farklı olur.

İnsanları anlamaya çalışmalı, empatimizi sürekli arttırmamız gerekmektedir. Herkese özgürce, doğru seçimler yaparak, gönül ve vicdan zenginliği içinde çok keyifli günler dilerim.