Genç Kalemler: Benim gözümden mutluluk

Gençlik - Eğitim
3 Mayıs 2017 Çarşamba

Karen Ancel

 

Küçük şeylerden mutlu olabilme özelliğine sahip kişilerin bu özellikleriyle, insanlığa hizmet etmek yolunda atılabilecek en verimli ve uzun vadede en etkili adımlardan birini attıklarını her zaman düşünmüşümdür. Bunu başarabilen insanlar, bireysel mutluluğun yanı sıra mutlu olmayı toplumsal bir boyuta taşıyabilen kişilerdir. Kendi mutluluğunun değerini bilen insan çoğunlukla etrafındakilerin mutluluğundan da zevk alır ve hayatın tadını çıkarmaya daha eğilimli olur. Bahsettiğim kişilik özelliğini ‘pozitif olmak’ olarak nitelendirmek yetersiz kalır ve bu özellik yalnızca hayata bardağın dolu tarafına bakmaktan ibaret değildir. Bunun yanı sıra, o bardağın içindeki su temiz olduğu için sevinen, elinde o bardağı tutabildiği için şükreden insan küçük şeylerden mutlu olabilen bir insandır. Çoğu kişinin günlük yaşamı süresince gözünden kaçırdığı, belki de önemsiz olarak adlandırdığı belirli olaylara mutlu olabilme durumudur kısaca… Herkes mutlu olmak ister ve mutluluğun tanımı çoğu insanın aklına benzer şekilde kazınmıştır ki bunu, kişinin yaşına ve bulunduğu pozisyona göre farklılık gösterse de, şu şekillerde örneklendirebiliriz: Derslerinde iyi notlar almak, işinde üst seviye bir pozisyonda görevlendirilmek, pek ümitli olunmayan bir işten beklenmedik bir şekilde para kazanmak vesaire...

Evet, bunlar kişiye mutluluk vermesi açısından güzel şeyler, ancak unutmamak gerekir ki bahsettiğim kazanımlar emek harcanması sonucu elde edilmiştir, çabalarımızın birikiminin ürünüdür. Bu birikimi yavaş yavaş inşa ettiğimiz süreç boyunca, aralarda mutlu olacak başka durumlar yaratamazsak ve sadece sonuca odaklanarak mutluluğumuzu hep ertelersek, elde ettiğimiz başarının meyvelerini toplayamaz, ufak tefek mutluluk vesilelerini hor görür, açgözlü insanlar olmaya başlarız. Bahsettiğim hayat yaklaşımına verilebilecek en uygun ve en bilinen örneklerden biri Pollyanna eseri ile ünlenen ‘Pollyannacılık’ hayat felsefesidir. Pollyanna, günümüzün mutluluk abidesi örneği olmakla beraber pozitif bakış açısının da simgesi hâline gelmiştir. Eleanor H. Porter, ‘Pollyanna’ eserini kaleme alırken, “Güzel gören, güzel düşünür’” prensibini ilke edinmiş, eseri boyunca bu düşünce çerçevesinde mutluluk kavramını ön planda tutarak okurlarına değerli hayat dersleri vermeyi amaçlamıştır. Pollyannacılığın temel ilkeleri arasında yaşadığı sıkıntılardan ders çıkarabilmek ve bu sıkıntı ile baş edebilmenin kendisine kattığı deneyimden mutlu olabilmek vardır. Pollyannacılık davranışı içerisinde olan insan iyimser bir tavırla hayatındaki engellere “her şer’de bir hayır vardır” inancıyla yaklaşır ve karşısına çıkan zorlukların iyi tarafını gözden kaçırmamanın ötesinde, özellikle bu iyi tarafı bulur ve bunun doğruluğuna inanır. Yanlış anlamayın, iyi tarafına bakmak derken etrafa pembe bir gözlükle bakmak değil, iyimser fakat gerçekçi bir gözle bakmaktan söz ediyorum. Eserde iyimserliğe ve olumsuz durumlarda bile mutlu olabilmeye verilebilecek en bariz örnek, Pollyanna eve geç geldiği için teyzesinin onu evde tutarak cezalandırması ve ona zorla bir bardak süt içirmesidir. Normalde tipik bir 21. yüzyıl ergenin bu şekilde cezalandırılmaya vereceği tepki itiraz etmek ve ailesine karşı isyankar, agresif bir tavır sergilemektir. Oysaki Pollyanna, onu cezalandıran teyzesine sütü çok sevdiğini söyler, hatta sütü içme cezasına çarpıtılınca mutlu olur ve sütü seve seve içer. Verdiğim örnekteki davranış şekline, bahsettiğim gibi her ne kadar günümüz çerçevesinde sıklıkla rastlamasak da, Pollyanna’nın olumsuz durumlar karşısındaki bakış açısına geçerli bir örnek ve mutluluğu bulabilme arayışımızda bizlere yararlı olacak bir yaklaşım şeklidir. Bu bakış açısına sahip olan insan etrafına karamsar bir enerji yaymak yerine yüzündeki tebessümle etrafındakilerin de ruh halini yükseltir ve toplumsal mutluluğa uzun vadede büyük katkıda bulunur. Küçük şeylerden mutlu olmaya verebileceğim başka bir örnek ise yerde bulduğumuz bozuk paralar karşısındaki tepkimizdir. Sokakta bozuk para bulmanın sevinci ve bunun bir şans göstergesi olduğu rivayetini hemen hemen hepimiz duymuşuzdur. Bir daha yerde bozuk para bulduğunuz takdirde bu parayı görmüş olmanın size şans getirmesi için yeterli olduğuna inanarak o parayı orada bırakın; belki bu sayede günü kötü geçmiş bir insanı sevindirebilir veya gerçekten o bozuk paraya dahi ihtiyacı olan bir insanı çok mutlu edebilirsiniz.