Adam olma hali

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
14 Haziran 2017 Çarşamba

Sadece futbol konuşunca ihya olan bir toplumda, futbol skandallarının üretilmesi, çoğaltılması ve gündeme oturması kaçınılmaz oluyor. Bu durumda kuyuya atılan bir taşı çıkartma görevi, bütün medyaya veriliyor. Arda’nın milli takımı bırakış demeci, 60’lı yaşlarında bir gazeteciye ‘sevgi gösterileri’ sonrasına rastlayınca ister istemez olayın ‘zaten bırakacaktım’ tarafı unutuluyor. Bilal Meşe’nin Arda’yı kızdıran yazılarına baktım, belli ki prim alamayan oyuncuyu yan yollara sapmakla suçlamış.  Aslında profesyonel olarak başarılı olan pek çok sporcu, milli takımı bir yük olarak gördüğü için prim de alamayınca milliyetçi duyguları bir kenara bırakıp harcadığı mesaiye lanet etmeye başlıyor. O yüzden ‘zaten bırakacaktım’ lafı tam da Nasreddin Hoca’nın ‘düşmeseydim inecektim’ lafını çağrıştırıyor. Yani sonuç aynı olacaktı, ama süreç istem dışı ve nahoş gelişti!

Spor yazarı olmadığıma göre beni ilgilendiren bölüme hızlıca geçeyim… Toplumumuzda haklılık arayışında mutlaka güç kullanmak, ses yükseltmek ve onur kırıcı laflar etmek var. Kadın erkek ayırmıyorum, herkeste var. Bu tür davranışları sergileyenlerin aklından o anda hiç bu davranışın sonuçlarına katlanmaları gerekeceği geçmiyor. Akıllarında davranışın sonuçlarını tartacak bir tartı belirmiyor. Çünkü düzensizliğin asıl düzene dönüştüğü toplumlarda bireyler kendi adalet arayışına başlıyor. Aklı başında pek çok insan bile dik durmuş olmak için sözde cesaret gerektiren saldırılar yapıyor. Altında yatan neden ise ait olduğu grubun saygınlığını yitirip zayıf, ezik gibi kategorilere itilme korkusu… Zayıflığa yer olmayan gruplarda kabul görmek kalıplı davranmayı gerektirdiği için cinsiyetten bağımsız bir dişil görünme korkusu mevcut. Ancak bunun yine de toplumda ‘delikanlı olmak’ gibi algılandığına bakılırsa erkeklerde daha fazla hissedilen bir endişe diyebilirim.

Erkek, erkekliğinin yeteri kadar onaylanmadığını, tehdit altında olduğunu hissettiği her an, kadınsılaşmamak adına sertleşiyor. Örneğin Arda, kokpite girmek isteyip de alınmamanın verdiği hüzünle yerine döner iken arkadaşlarının alaylarına maruz kalacağını hissederek daha da agresifleşmiş olabilir. Ancak o davranışının bedelinin ne olacağını o anda durup düşünemiyor.

Erkeklik, sıfat olarak kullanıldığında, ağlamak sızlanmak hatta üzülmek gibi eylemleri yapmamak olarak kodlanmış beynimize…  Böyle kodlamaların olduğu bir toplumda davranış geliştirmek de epey zor. Ancak toplumun, agresif davranışlara verdiği tepkileri değiştirmesi ile kodlama değişebilir. Sonuçlarının epey ağır olduğu durumlarda toplumsal dışlanma baş gösterdiğinde evrim geçirebiliriz. ‘Sen erkek değil misin niye ağlıyorsun, sen ne biçim erkeksin bir kadına bile laf geçiremiyorsun’ telkinlerinin yerine o tür davranışların kınandığı ve soğuk karşılandığı günler gelince ‘dik durma’ kuralları da tekrar belirlenmiş olacak.

Adam gibi görünme mecburiyetken, zarif bir şekilde durumu savuşturmak asıl cesaret isteyen şey bence…