Yarın olmayabilir

Avram VENTURA Köşe Yazısı
9 Ağustos 2017 Çarşamba

 

Bir işe başlama, bir alışkanlıktan vazgeçme, birileriyle buluşma, kimi konuları ileri bir tarihe erteleme tasarılarımız için, günlük söyleşilerimiz içinde şu sözcükleri sıkça kullanırız: Yarın, aybaşından sonra, bayramdan sonra, yılbaşında…

Zaman zaman kendimize bir hedef koyar, bir amaçtan söz eder, bunu da çevremizle paylaşırız. “Yarın fazla kilolarımdan kurtulmak için sıkı bir diyete başlıyorum” deriz, “aybaşından sonra sigarayı bırakıyorum, yarından sonra annemi görmeye gideceğim, yeni yılda bütçemi düzene sokacağım…” Geleceğe taşınan, ileri bir zamanda gerçekleşeceği umulan ya da hiç gerçekleşemeyen bu ve benzer söylemlerin sonu hiç gelmez!

Konfiçyüs, yarın yaparım düşüncesini, iradesizliğin bir başka anlatımı olarak görür. Epiktetos ise yarın bambaşka bir insan olacağımızı söylüyorsak, neden bu değişime bugünden başlamadığımızı sorar.

Neden yarın veya daha sonra? Neden hemen, şimdi bir kararı uygulayabilme olanağımız varken sürekli ileri bir zamana taşıyoruz? Yapabileceğimiz bir işi niçin savsaklamak için çaba harcıyoruz?

Tembelliğimizden, kendimize olan güvensizliğimizden, erteleme alışkanlığımızdan yoksa maddesel olanaksızlığımızdan mı?

Bilmiyorum, ama bu olumsuz yaklaşımın birçoğumuz için geçerli olduğunu söyleyebilirim. İster adını koyamadığımız bir kaygıdan, ister bir alışkanlıktan kopamamaktan, isterse öz yapımızdan kaynaklansın, hiç bitmeyen gelecek beklentileri her zaman dilimizdedir. “Bugünü de atlattık”, “Yarına Allah kerim”, “Yarın ola hayır ola” dilimize yerleşmiş, sıradan sözler olmuyor mu? Çoğu kez bunlar sözde kalmıyor, davranışlarımızla da bu söylediklerimizi kanıtlamış oluyoruz.

Oysaki düşündüğümüzde, gerçek olan içinde bulunduğumuz, soluk aldığımız şu an vardır, bu gün vardır…

Yarın ise bir düşlemdir, beklentidir, belirsizliktir, bilinmezliktir.

Kim bilir bu yaşımıza değin umutlarımızı, tasarılarımızı yarına taşırken kaç kez düş kırıklığına uğramış, hayıflanmalarla yaşantımızı karartmış, pişmanlıklarımızı dile getirmişizdir. Bu davranışlarımızdan kaçınabileceğimizi hiç sanmıyorum, ama elimizden geldiğinde azaltabileceğimize inanıyorum.

Sözü daha çok uzatmadan Behçet Necatigil’in beğendiğim Sevgilerde şiirini paylaşmak istiyorum: 

“Sevgileri yarınlara bıraktınız /çekingen, tutuk, saygılı. / bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı.

bitmeyen işler yüzünden / (siz böyle olsun istemezdiniz) / bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi / kalbinizi dolduran duygular /  kalbinizde kaldı.”

Dileyelim ki duygularımız yüreğimizde, düşüncelerimiz aklımızda kalmasın, yapabileceklerimiz geleceğe ertelenmesin.

Yarın olmayabilir!..