Ufak bir eksiği olan Holokost anıtı

Riva HAYİM Köşe Yazısı
18 Ekim 2017 Çarşamba

Kanada’nın Holokost’u simgeleyen soykırım anıtının planlanması ve inşası, 10 yıldan fazla sürmüştü. Şimdi ise, yıllarca beklenilen açılış günü gelmişti.

Heyecan doruktaydı. Anıt, altı üçgenin birleşmesinden oluşan dev bir yıldızı andırıyordu. Açılış öncesi davetiyeler yollanmış, LCV’ler alınmıştı, her şey tamamdı.

Açılış gününde, yerli ve yabancı basın, politikacı ve davetliler bu ana tanık olmak için anıta gitmek üzere yola koyuldu. Muhtemelen uzaydan bile görünen bu dev anıtın açılışı, Kanada gibi güzel bir ülkenin imajını pozitif etkileyecek şekilde, Başbakan’ın resimleriyle birlike basına servis edilecekti.

Maalesef şöyle bir durum vardı: Kanada, II. Dünya Savaşı zamanı, Naziler ve Soykırım’dan kaçmak isteyen Yahudilere pek de kucak açmamıştı. Kanada’ya kaçabilen Yahudi sayısı, maalesef koskoca Kanada için binleri geçmiyordu. Oysa şimdi her şey farklıydı. Kanada, bu hatalar bir daha tekrarlanmasın ve hatırlansın diye dev bir Holokost anıtı inşa ettirmişti. 

 

Bazen tatsız durumlar oluyordu. Kanada’nın sevilen Başbakanı Justin Trudeau, önceki Holokost anmalarında Soykırım’ın öncelikli hedefi olan Yahudileri kurbanlar arasında saymak yerine, geniş bir tanım kullanıldığı için eleştirilmişti.

Ne vardı yani, soykırımda bir sürü kadın-erkek ölmüştü. Kurbanları “insanlar, kadınlar, erkekler” anıp geçse ne olacaktı? 

Amaaandı offftu yani. Holokost anmalarında Yahudileri ve antisemitizmi ayrıca anmaya ne kadar gerek vardı?

Soykırım’ın Yahudiler için planlanması, ilk hedefin Yahudiler olması tarih için çok da önemli değildi. Ya da öyle miydi?

 

Justin Trudeau, açılış için mavi-yeşil gözlerini çıkaran koyu bir takım elbise giydi. Kolalı, jilet gibi mavi gömleği ve o güzel gülüşüyle basına poz verecek yine ve yine, özellikle kadınların kalbini çalacaktı.

 

 

Açılış günü , soykırım anıtının güzelliği nefes kesiyordu, bu eseri  ilk kez gören davetliler büyülenmişti.

Konuklar arasından geçip Başbakan Trudeau güzel gülümsemesiyle kürsüye çıktı ve konuşmasını yaptı.

Ve dev akışlar…

Her şey iyi gidiyordu. Birden salonda homurdanmalar, sesli söylenmelerin başladı.

Irkçılık karşıtlığını sembolize eden bu anıtın nesi beğenilmemişti?

 

 

 

Hakikaten ne oluyordu?

Yardımcısı fırtına gibi yanına uçup, Trudeau’nun kulağına bir şeyler fısıldadı.

Bu olamazdı! Ya da oluyor muydu?

Hata fark edildi.

Koskoca anıtın duvarlarında, ölen kurbanlar olarak Yahudiler yoktu. Yetmediği gibi  antisemitizme göndermede yoktu.

Tepkiler gelmeye başlamıştı.

Bravoydu, harikaydı!

Politikacılar soykırımı anmalarındaki o kadar genelleyici konuşmalar yapmaya başlamışlardı ki, kurbanlar olarak, Yahudilerden bahsetmeyi ve antisemitizmi anmayı unutmaya başlamışlardı.

Böylelikle Kanadalılar, dünya tarihinde Yahudileri ve antisemitizmi anmayı unutan tek Holokost anıtının sahibi olmuşlardı.