‘Dünyanın En İyisini’ seçmenin sorunları

Dünyanın en iyi futbolcusunun kim olduğu spor medyasının önemli başlıklarından biri... Bu bazen futbolcuların, bazen muhabirlerin, bazen de teknik direktörlerin düşünceleri ile belirleniyor. Sonuç kim çıkarsa çıksın bence burada spor sevenlere düşen bu güzel sporun tadını çıkarmak ve sporların ödüllerden ibaret olmadığını unutmamak olmalı.

Spor
13 Aralık 2017 Çarşamba

Eran Kan


Geçtiğimiz hafta, dünyanın en iyi futbolcusu olma yarışında Cristiano Ronaldo, Lionel Messi’ye bir adım daha yaklaştı. Dokuz yıl önce Ronaldo’nun Manchester United’da İngiltere Premier Ligi ve Şampiyonla Ligi kazanmasının ardından ona verilen ‘FIFA Player of the Year’ ödülü ile dünyanın en iyisi olmaya aday olduğunu gösterdi. Ardından Messi’nin 2009-2012 yılları arasında aynı ödülü dört kere üst üste alışı ile Ronaldo, Messi’nin gerisinde kaldı. İlerleyen sezonlarda kendi takımlarını hem İspanyol liginde hem de Şampiyonlar Liginde başarılara taşıyan iki yıldız arasındaki rekabet arttı. Ödülün iki tarafa da sırayla gitmesinin ardından, geçtiğimiz hafta Ronaldo’nun France Football tarafından verilen ‘Ballon d’Or’ ödülünü kazanması ile dünyanın en iyi sıfatını veren ödüle iki taraf da beş kere sahip olmuş oldu. Dünya medyası bu iki yıldızın başarılarını anlatırken yapılan ödüllendirme sisteminin problemleri göz ardı ediliyor.

Öncelikle, Ballon d’Or ve FIFA Player of the Year farklı ödüller olarak verilir, ancak kazananları genellikle aynıdır. 2010-2016 yılları arasında iki ödül bu sebepten dolayı FIFA’nın France Football ile anlaşması ile birleşti ancak finansal sebeplerden ötürü tekrar daha sonra ayrıldı.

Bunun yanı sıra, France Football ve FIFA’nın ödüllendirme sistemleri birbirlerinden farklıdır. 1956’dan beri verilen Ballon d’Or ödülü özünde Fransız gazeteciler ve spor muhabirlerinin kendi aralarında toplanıp, dünyanın en iyisini oyladıkları bir ödül olarak başladı. Günümüzde muhabirlerin hepsi Fransız olmasa da ödülün kazananı hâlâ muhabirler tarafından belirlenir. Diğer taraftan FIFA Player of the Year, milli takım teknik direktörleri tarafından seçilerek başlamıştı. 1991’de verilen ilk ödülün böyle seçilmesinin ardından ödül için bazı milli takım kaptanlarının oyları ve zamanla da bazı büyük kulüp oyuncularının oyları da alınmaya başladı. Bu genişleme oyuncuların kendi takım arkadaşları seçtirdiği bir sisteme dönüştüğü için problemlere yol açmaya başladı. Örneğin Messi, 2013 seçimlerinde yılın en iyi üç oyuncusunu seçerken Ronaldo’yu listesine yazmadı. Ayrıca Liverpool’un efsane kaptanı Steven Gerrard da eski takım arkadaşı Xabi Alonso’yu kendi ilk üç oyuncusu arasında koydu. Alman Milli Takım Teknik Direktörü Joachim Low’e göre de yılın en iyi oyuncusu Mesut Özil’di. Hem iki ödüllendirme sistemi arası uyuşmazlık hem de sistemlerdeki taraflı yorum imkânı, seçimlerin nesnel gerçekler yerine öznel düşünceler tarafından yapılması sorununu ortaya çıkartıyor.

Messi ve Ronaldo rekabeti arttıkça dünya futbolu iki takım ve iki oyuncu etrafında dönmeye başladı. İki yıldız da temsil ettiği iki köklü ve başarılı takımın -Barcelona ve Real Madrid’in- ikonu. İki takım da her sene istikrarla hem kendi ülkelerinin liglerinde hem de Şampiyonlar Liginde büyük başarılar hedefliyor. Takımlarının en çok gol atanları ve ikonları olduklarından, takımlarının başarıları adeta bireysel başarıları haline geliyor. Bu iki yıldızın da arkasında yer alan orta saha oyuncuları, defans oyuncuları ve kaleciler sıklıkla ikinci plana atılıyor. Ayrıca takımların başarısının oyuncuları öne çıkarmaya yetmediği durumlar ile de karşılaşıldı. 2012-2013 sezonunda Bayern Munich, Alman Ligi, Alman Kupası ve Şampiyonlar Ligi üçlüsünü kazanarak tarihlerindeki en büyük başarıya imza attılar. Takımı bu başarıya taşıyan oyuncuların başında Franck Ribery geliyordu. Fransız kanat oyuncusunun hayatının en istikrarlı sezonlarından birini geçirmesine rağmen 2012-2013 sezonunda hiçbir kupa veya şampiyonluk yaşamayan Real Madrid’in ikonu Ronaldo yılın en iyisi ödülünü kazandı. Franck Ribery ise o sene Şampiyonlar Ligi’nde oynadıkları iki maçta toplam 7-0’lık bir fark attıkları Barcelona’nın ikonu Messi’ye ikinciliği kaptırdı. Ödülün bireysel başarılar sonucu verilmesine rağmen birçok futbolcu adını dünya medyasına takımlarının başarısızlıklarından dolayı duyuramıyor. Ödüllendirme sisteminin kendi içinde çeliştiğini savunanlar da var. Takım başarısı ve kişisel başarı arasında ödülün tam olarak nerede durduğu sezonlar arasında istikrarını koruyamıyor.

Dünyanın en iyi futbolcusunun kim olduğu konusunda dünya medyası her sene kendi içinde savaşıyor. Bu bazen futbolcuların, bazen muhabirlerin, bazen de teknik direktörlerin düşünceleri ile belirleniyor. Sonuç kim çıkarsa çıksın unutulanlar futbolcuların sayısı her geçen gün artıyor. Bence burada spor sevenlere düşen bu güzel sporun tadını çıkarmak ve sporların ödüllerden ibaret olmadığını unutmamak olmalı.