Hoş geldin 2048

İki milyon yıl önce taştan silahlar yapmayı, bir milyon yıl önce ateşi kullanmayı, beş bin yıl önce tarımı ve yazıyı icat ettik. Ancak sadece son 30 senede neler icat ettik diye bakacak olursak baş döndürücü bir hızla karşılaşırız; PC’ler, İnternet, cep telefonu, DNA testleri, fiber optik, LED, GPS, GDO, 3D yazıcı, yapay zeka, robot teknolojileri, bitcoin...vs. Katlanarak artan bir hızla ilerleyen teknoloji ile 30 yıl sonra nerede oluruz? Bilgi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi öğretim görevlisi, Dijital Dönüşüm Uzmanı Kozan Demircan ile bu soruyu yanıtlıyoruz, 2018’e girerken 2048’i konuşuyoruz.

Selin SEVİNDİREN Dünya
27 Aralık 2017 Çarşamba



İnsanlığı şimdi yaşadığımız kıtlık döneminden sonra bolluk döneminin beklediğini söylüyorsun. Bu nasıl olacak?

Teknoloji ile olacak. Teknolojiyi geliştirmek zorunda kalıyoruz çünkü, nüfus artıyor, kaynaklar azalıyor, enerji fiyatları artıyor bu yüzden şirketler kârlılıklarını sürdürebilmek için teknoloji sayesinde üretimi optimize etmek zorundalar. Teknolojinin bolluk dönemini getirmesi için üç şeyin gerçekleşmesi lazım.

1) 3D yazıcılarla yerel ve özel üretim, merkezi ve seri üretimden ucuza gelmeli.

2) Telepatik internet gibi dağıtık iletişim sistemleri gelişmeli, bulut bilişim yaygınlaşmalı.

3) Yerel, kripto para gelmeli; bitcoin veya türevleri fiyat paranın yerini almalı.

Bu üçü bir araya geldiğinde merkezi devletler ortadan kalkıp şehir devletlerine dönüşecek. Böylece insanların forum aracılığıyla internet üzerinden kararlara katıldığı sıvı demokrasi yaygınlaşabilir. Bu dönüşüm yumuşak olur. Bugünkü kapitalist sistemde şirketler ürün ve hizmetleri insanlara damlalıkla ve yüksek ücret talep ederek veriyor. Bolluk devrinin yaşandığı post kapitalizm döneminde insanlar bunlara neredeyse ücretsiz  sahip olabilecekler. Enerji, iletişim ve ulaşımın tekelleşmesinin sonu gelmek zorunda.

Öyleyse seninle gelecek hakkında konuşurken ütopik bir tablo çizeceğiz diyebilir miyiz?

Geleceğin ütopik olması kaçınılmaz. Çevre kirliliği, küresel ısınma, toplu soy tükeniş, açlık savaş gibi sorunlarla insanlığın yok olmasını önlemenin tek yolu ileri teknolojiyi kullanarak bir ütopya düzeninin kurulması. Bertrand Russell 1950’de bunu çok güzel ifade eder: “Birlikte ölmek istemiyorsak, birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerek.”

 

Yapay zeka ve robot teknolojisinin gidişatına bakarak 30 yıl içinde ne öngörüyorsun?

Şirketler üretim maliyetlerini düşürerek rekabet güçlerini korumak istiyorlar bunun için de inovasyon istiyorlar. En iyi yöntem robotları kullanmak, çünkü robotlar acıkmaz, izin kullanmaz, maaş ve sosyal güvenlik istemez. Robotlaşma kusursuz bir kölelik ekonomisidir. İnsan asla bir robot kadar köle olamayacağından; insan gibi düşünen robot için yapay zeka şarttır. Robotlaşmada yapay zeka istiyoruz çünkü daha iyi otomasyon istiyoruz.

İnsanların işsiz kalması sorununa nasıl bakıyorsun?

Bu bugünkü sermaye sisteminin çıkmazı. Bugünkü düzen insanların yüzde 70’i kas gücüyle; yüzde 30’u akıl gücüyle para kazanması üzerine kurulu. Beyaz yakalılar da kendilerini güvende hissetmesinler. Yapay zeka yazılımı yapan yapay zeka bile yolda olduğu gibi robot yapan robot geliştiriyorlar. İşsiz insan tehlikelidir. Ya sevişir, nüfusu patlatır ya da savaşır. Tabi ürün ve hizmet de satın alamaz ve istenilen partiye de oy atmayabilir. Devletler bunu işsizlik maaşı ile çözmeyi düşünüyorlar. Çin’in sosyal karne uygulaması var. 2020’de kredi notu düşük vatandaşın sosyal hakları elinden alınacak. Hatta onlarla sosyal medyada arkadaş olanların bile notu düşürülecek. Bu sistem dünyanın geri kalanına yayılabilir. Ama benim bahsettiğim post kapitalizmde robotlar ve yapay zeka üretimi o kadar arttıracak ki çok büyük bir katma değer yaratılacak. Vatandaş kendiliğinden zengin olacak. Tehlikenin önüne böyle geçilecek.

Endüstri 4.0 yerine 5.0; 3D Printer yerine 4D Printer konuşan bir insansın. Bize bu yepyeni olguları biraz açabilir misin?

Endüstri 4.0 şu anda kaçırmamız gereken bir tren. Endüstri 4.0 yazılım otomasyonu ve robotlaşma ile sanayide bütün ticaretin dijitalleşmesi ile maliyetlerin düşürülmesi, verimliliğin arttırılması demek. Endüstri 4.0, 4G internetle geldi. İnternet 5G hızına eriştiği zaman ve bu nesnelerin interneti ile birleşir ve kripto para bazında olursa ‘Her Şeyin İnterneti’ ve ‘Her Şeyin Ekonomisi’ hayata geçmiş olacak; Endüstri 5.0 budur. Ayrıca bu devrimlerde 3D printerlar değil, zamana ve şartlara göre şekil değiştiren programlanabilir maddeyle çalışan 4D printerlar kullanılacak. Bioprinter buna iyi bir örnektir. Canlı doku veya organı basarsınız, o kendi içinde değişime uğrar. Tümüyle yapay zeka kontrolündeki Endüstri 5.0 bugünkü kapitalist düzende değil, post kapitalist dönemde gerçekleşecektir.

30 yıl içinde herkesin Bitcoin veya alternatif coinleri kullanmasını bekliyor musun?

Evet, kesinlikle. Kripto para bugünkü paranın yerini alacak. Nedir kripto para? Blok zincirinde blokların şifrelenmesi, şifresinin çözülmesi, sizin anonim olmanız, anonim kimliğinizin de şifreli olmasıdır. Bugünkü paranın enflasyondan kara paraya kadar birçok problemi var. İnsanlar küreselleşme kılıfında paranın belli bir zümrenin elinde olmasından bıktılar. Blok zincir sistemine dayanan kripto paralar dağıtık bir sistemi baz alır, merkezi değil. Normalde paranızın garantörü devlettir. Bitcoin’de öyle bir şey yok. Merkez bankası yerine Bitcoin madencileri var.

Bitcoin nasıl bolluk ekonomisi getirmeye yardımcı olur?

Bitcoin bunu yapamaz. Asıl devrim bitcoin değil, kripto para ekosisteminin kendisi. Bu noktada bitcoin yerine başka bir kripto para olan IOTA’dan bahsetmek gerek. Çünkü bolluk ekonomisini getirecek devrimin bu olduğunu düşünüyorum. IOTA kök olarak IOT’den, (İnternet of Things) yani ‘Nesnelerin İnterneti’ teriminden geliyor. Bolluk ekonomisi için ‘Her Şeyin Ekonomisi’ dönemi demek yerinde olur. ‘Her Şeyin İnterneti’nin 20 yılda dünya çapında yaygınlaşması ve yara bandından bardaklara kadar hatta insan hücrelerine kadar her şeyin akıllı cihazlara dönüşmesi öngörülüyor. Bir buzdolabının biten sütü markete kendi sipariş etmesi gibi. Peki ödeme ne ile yapılacak? IOTA ile.  IOTA, nesnelerin interneti cihazları arasında veri alışverişini ve ürünle hizmet değiş-tokuşunu kuruşlandıracak bir merkezsiz pazar yeri olarak tanımlanıyor. Kısacası Bitcoin merkez bankası ve bankalar gibi aracıları ortadan kaldırırken; IOTA, para dediğimiz nihai aracıyı ortadan kaldırıyor. Evet, o da kripto para ama kullanım açısından salt takas metası olacak.

Ulaşım alışkanlıklarımız nasıl değişecek?

Dron taksiler geliyor. Uber elevate kuruldu. Çin’in Ehang’i var. Gooogle ve Amazon da çalışıyor bu konuda. Sürücüsüz araba geliştirilmesi epey yaygınlaştı. Uber Volvo araçlara sürücüsüz teknolojiyi ekledi böylece sürücülere para ödemekten kurtulacak. Yapay zekanın gelişmesiyle bu yaygınlaşacak elbette. Etrafta kişisel uçan arabalarda ziyade dron taksiler göreceğiz. Gökdelenlerin tepelerinde bunların pistleri olacak. Toplu taşımada devrimdir çünkü hususi araçlar ortadan kalkacak. Otobüsler, metrobüsler, tramvaylar büyük ölçüde ortadan kalkacak zaten işletmesi çok pahalı. Yeni sistem kuş sürüsü mantığıyla çalışacak. Yüzlerce dron taksinin her biri 3-4 kişi taşıyacak. Araçlar sürücüsüz olduğu zaman paylaşım ekonomisi de geliyor; sen aracını kullanmadığın zaman bir başkası senin arabanı kiralayabilecek. Karşılığında da coin kazanabileceksin.

Biraz da akıllı şehirlerden bahsedebilir misin?

Akıllı evlerden oluşan şehirler için 5G internet şart, yapay zeka şart, nesnelerin interneti şart ve tüm bunlar ‘Her Şeyin Ekonomisi’nin bir parçası. Otomasyon her düzeyde olacak. Tüm cihazlarda sensörler olacak, koltuklar bile yıprandığında ‘Beni değiştirme zamanın geldi’ diyecek.

Bir de sera kentler var öngörülen…

Bu koca bir kasabanın bir fanus içine alındığı iklim kontrolünün yapıldığı gökdelenler şeklinde oluyor. Küresel ısınma nedeniyle şimdi arada sırada gördüğümüz sıcak dalgaları her gün görülmeye başlanacak. İnsanlar sokağa çıkamayacaklar. Çoğu insan sanal gerçeklik ile vakit geçirecek. Sistem pahalı değil, 4D printerlarla olacak bir şey.  Eşyaların organik hale getirilmesi söz konusu olacak, yani su vereceksin büyüyecek. Sera kentleri akıllı evlerle desteklemek zorundasın. Sera kentlerin enerji ihtiyacı güneş panelleri ve nükleer füzyon santraliyle sağlanacak.

Gelecekte adını sıkça duyacağımız ve senin favori ürünlerin hangileri?

Grafen kurşun kalemin ucundaki grafiti 90 kez soğan kabuğu gibi soyup tek atom kalınlığına getirdiğinde oluyor. Verdiğin voltaja göre kısmen yalıtkan veya iletken ya da tamamen yalıtkan ya da iletken olabiliyor; ayrıca elektriği bakırdan daha iyi iletiyor. Az elektrikle çok ısınmadan çok iş yapmanı sağlıyor. Bir de grafen boya var, güneş ışığından ve ısısından elektrik üretiyor, grafen boya güneş panellerinin çok arazi kaplamasından dolayı daha ölçeklenebilir. Deodorant gibi püskürttüğünde elektrik üretebiliyor. Binalara, giysilere, telefonuna, arabana püskürtebilirsin.

Fotonik kristaller ise kuantum bilgisayarlar için kullanılacak. Fotonik kristaller ışığı prizmanın kırdığı gibi değil; tek tek, foton foton kırıyor. Tek tek fotonlara veri kaydedebilirsin. Kuantum bilgisayarlar için elektronla çalıştıkları için mutlak sıfıra, -272 dereceye- ihtiyaç var. Bu da müthiş bir enerji gerektiriyor o yüzden bugünkü kuantum bilgisayarlar hantal, pahalı ve çok büyük. Ancak elektrikle (elektron) değil de ışıkla (foton) çalışan optik kuantum bilgisayar yaparsak, tüm mevcut şifreleri kırar ve kesinlikle kırılamayacak yeni şifreler getirilir. Biz de onları kripto paraya entegre edersek Endüstri 5.0 gelir.

Gelelim insana; yaşlanmanın sonunun gelmesi, isteğe göre vücut eklentileri… Biz nasıl değişeceğiz 30 yılda?

Bir kişinin fiziksel özelliklerini iyileştirmek için sibernetik birimler eklemeye cyborg teknolojisi diyoruz. Terminatör gibi. Bir de trans hümanizm var. Burada aşkın insana geçiş var, yalnızca fiziksel özelliklerini arttırmak değil, ömrünü uzatmak, onu kamil bir insan haline getirmek. Sentetik biyoloji ile insanların genetiğini değiştirip, insanlara yeni genetik özellikler kazandırabilmek mümkün olacak; koştuğu zaman yorulmayan, beyni daha hızlı çalışan, kök hücre tedavisi ile yaşlanmayan insan gibi. Telepatik internetle insan beynini başka beyinlere bağlayabiliriz ki bu üç yıldır yapılmaya başlandı. Bunların hepsini 30 yıl içinde başarmak biraz güç. Kulağa çok uçuk geliyor ancak trans hümanizmin gelmesi için çalışan insanlar bayağı önemli: Oxford Üniversitesi Felsefe Profesörü Nick Bostrom gibi.

Son olarak insanların robotlar tarafından yok edileceği endişesi için neler söyleyeceksin?

Elon Musk diyor ki, bugüne kadar şirketler yapay zekayı tüketicilere daha iyi reklam göstermek ve devletler de daha iyi askeri teknolojiler geliştirmek için kullandı; ama bu yapay zeka, zeki de olsa sınırlı zeka; çünkü sahibinin sözünün dışına çıkmıyor. Yarın robota “ataş yap” komutu verebilirsin; robot da insanı sıvılaştırıp ondan ataş yapmaya kadar işi götürebilir. Bizim sınırlamaları olmayan, insan gibi düşünen, zincirinden özgür bir süper zekaya ihtiyacımız var. İnsanın kendinden daha zeki bir yapay zeka geliştirmesi mümkün değil; ama kendisi kadar zeki bir robot yaparsa, o robot kendini insansan daha hızlı yenileyebileceği için, hem de yazılım kendini saniyede milyonlarca kez güncelleyebileceği için bir anda tekillik gelecek, yani bir saniye içinde yapay zeka milyarlarca insandan daha zeki olacak. Bu bir risk. O zaman yapay zeka bizi yok edebilir. Elon Musk yapay zekayı insandan daha zeki yapmanın yolunun önce insanı süper zeka yapmak olduğunu söylüyor. Bunu açık kod kaynakla yapalım diyor. Facebook’u işbirliğine ikna etti. Bu da bizi trans hümanizme getiriyor çünkü yapay zeka ile anlaşabilmen için bayağı bir zeki olman lazım, bunu da telepatik internetle yapabilirsin. Bugün felçli hastalar düşünce komutuyla kendilerine bir bardak su doldurup içebiliyor. Elon Musk bunu sinir danteli ile yapmak istiyor. Mikro fiberlerden oluşan Neurolink şirketini bunun için kurdu. O sinir dantelini beyin kabuğuna yerleştirecek ve insan beynini kablosuz olarak internete doğrudan bağlayacak. Elon Musk’ın insanlığa süper zeka yapma planı bu, yani telepatik internet.