Önce kendi eksikliklerimiz

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
8 Ağustos 2018 Çarşamba

Zaman öyle hızla akıyor ki, burnuma neredeyse haşlanmış pırasa kokuları geliyor. Hani şu Roş Aşana öncesi kimi evlerde kilolarca haşlanıp derin dondurucuda bekletilen pırasalar.

Bayrama henüz bir ay var. Kurban Bayramı’nın da araya girmesiyle, toplumumuzun kurum ve kuruluşları tanıtım broşürlerini evlere göndermeye başladılar.

↔↔↔

Uzun süre önce, her bayramda tebrik kartı gönderme alışkanlığım vardı. Zaman içerisinde çevrem genişleyip, sosyal etkinliklerde görev aldıkça bayram listesi uzamaya başladı. Ta ki, bir gün içinden çıkamaz hale geldim. Her ne kadar gönlüm razı gelmediyse de listeyi ‘sıfır’ladım. Öte yandan yıl içerisinde küçük bağışlar yaparak kendimi huzurlu hissettim.

Vermenin ne büyük bir erdem olduğunu kavramak için belli bir olgunluğa ulaşmak gerekmiyor. Yeter ki aile bu kavramı çocuklarına küçük yaştan versin.

↔↔↔

Tüm kurumlarımızın desteğe ihtiyacı var. İmkân dâhilinde hepsine ulaşmaya çalışırım. Ama gönlüm en çok eğitimden yanadır. Matan Baseter’e yıllarını vermiş olan rahmetli Klara Perahya’nın okul öncesi eğitimde ne denli ısrarcı olduğunu bugün bile anımsarım.

↔↔↔

Bayramlar, kuruluşlarımızın en büyük getirilerinden biri. Ancak her gün bayram değil. İhtiyaçlar ise giderek artıyor. Bir ev ziyareti, bir doğum veya bir geçmiş olsun için kurumlarımızdan bir hediye yapma alışkanlığını edinsek ne iyi olur…

↔↔↔

Roş Aşana’yı hepimiz biliriz de ne kadarını biliriz? Çocuklarımızı yeterince donanımlı yetiştirmek istiyorsak önce kendi eksiklerimizi gidermeliyiz. Naçizane tavsiyem, yıllarca Sara Yanarocak’ın, son zamanlarda da Nazlı Doenyas’ın Kavram sayfasında kaleme aldığı Roş Aşana’yı gözden geçirmeniz.