Basketbolun değişen kuralları ve etkileri

“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Herakleitos’un da söylediği gibi, dünyamızda değişim süreklidir ve değişmeyen hiçbir şey yoktur. Spor ve basketbol da bu değişime ayak uydurarak sürekli değişiyor.

Spor
26 Eylül 2018 Çarşamba

Derya Cerasi

Basketbol temel olarak bir topla oynanan, karşılıklı iki çemberin olduğu ve karşı çemberden topu geçirerek daha fazla sayı atan takımın kazandığı bir oyun. Buraya kadar değişen bir şey olmamış; basketbol hâlâ buna göre oynanıyor. Ancak basketbolun ilk kurallarının kabul edildiği 1934 yılından beri birçok kural değişti ya da düzenlendi. Değişen bu kuralların en temel olanlarına ve oyunun oynanışına etkisine bakacağız.

Belki de basketbolun tarihindeki en önemli değişiklik 1984 yılında oldu. Bu tarihte 3 sayılık atışların kurallar arasına girmesi basketbola büyük etki yaptı. İlk kurallara göre; serbest atışlar 2, normal basketler ise 3 sayı sayılırdı. 1984 yılındaki düzenlemeyle ise günümüzdeki gibi; serbest atışların 1, çizginin içindeki atışların 2 ve çizginin dışındaki atışların 3 sayı olarak sayıldığı kurallar uygulanmaya başladı. Bu düzenlemeyle birlikte bazı takımların oyun stratejilerini 3 sayılık atışlar üzerine kurduğunu görmeye başladık. Kısa sürede iyi şutörlerini kullanarak, 3 sayılık atışlar kullanıp, rakibinden fazla sayı atarak kazanma düşüncesi oluştu. Avrupa Şampiyonlarında izlediğimiz iyi şutörleri olan Finlandiya, bu sezon Euroleague’de ve sonra Eurocup’da izlediğimiz Dinamo Sassari bu ekolden gelen takımlar. Bu düzenleme iyi şutör oyuncuların da öneminin artmasını sağladı. Bir oyuncu arka arkaya beş tane 3 sayılık basket bulup, hem takımını öne taşıyabiliyor hem de bireysel olarak bir anda 15 sayıya ulaşabiliyor. Ancak en verimli basketbol stratejisinin, iç-dış dengesinin sağlanarak oluşturulduğunu söylemem gerekiyor. Sadece dış atışlarla bir maç kazanmanız mümkün ancak sezon içerisinde birçok maçı bu şekilde kazanmak zor.

2000’li yılların değişimleri

Günümüz basketbolunun temelini oluşturan en önemli iki kural 2000 yılında uygulanmaya başlandı. Daha önce 30 saniye olan hücum süresi 24 saniyeye, 10 saniye olan yarı saha çizgisini geçme süresi ise 8 saniyeye düşürüldü. Böylece oyunun temposunun arttırılması, takımların daha çok top kullanması ve hızlı hareket etmesi hedeflendi. Oyuncuların eski zamana göre; daha büyük, hızlı, güçlü ve atletik olmaları da bu kararların alınmasında etkili oldu. Basketbol böylece daha fazla şut atılabilen, sayı potansiyelinin arttığı bir oyun haline geldi. Geçtiğimiz sezon uygulanmaya başlanan, hücum ribaundu sonrasında saniyenin 24 yerine 14 saniyeye tamamlanması da bu doğrultuda, oyunun daha hızlı oynanması ve topun daha fazla gidip gelmesi için alınmış bir karardı.

2000 yılında uygulamaya konan diğer bir kural değişikliği ise, bir maçın 20’şer dakikalık iki devre yerine 10’ar dakikalık dört periyottan oynanması oldu. Buna bağlı olarak, takım faul hakkı bir devrede yedi faul yerine bir periyotta beş faule düşürüldü. 2000 yılından önce, bir takım yedinci faulunu yapınca o faul ve sonraki her faulde karşı takım iki serbest atış hakkı kazanıyordu. Yeni uygulamaya göre bir takımın dördüncü faulunden sonraki her faul için rakip takım iki serbest atış hakkı kazanıyor. Faul sayısının düşmesi periyodun dakikasının düşmesi nedeniyle mantıklı gibi görünse de; ben beş faulun az olduğunu düşünüyorum. Serbest atışlar oyunu yavaşlatıyor ve tempoyu düşürüyor. Özellikle hakemlerin ufak temaslara bile faul çaldığı, savunma sertliğine hiç izin vermediği maçlar serbest atışlarla çok bölünüyor. Ribaund mücadelesi sırasında çalınan faullerin bile serbest atışla cezalandırılması basketbolun hareketliliğini sekteye uğratıyor. Belki FIBA’nın yeni kural düzenlemelerinden biri de bu olur.

 Artan tempo, artan hakemler

Bu değişiklikler ile oyunun hızının artması hakemlerin işi de zorlaştırdı. Tempo, hücum sayısı, hareketlilik yükselince, oyuncuların da atletik ve hızlı olması, bir hakem ihtiyacı daha doğurdu. 2004 yılında alınan kararla saha içi hakem sayısı üçe çıkartıldı. Sonrasında da teknolojinin gelişimi ile hakemlerin ekran görüntülerinden destek alınması sağlandı. Top elden çıktığı anda sürenin dolup dolmaması, topun kimden çıktığı, atış esnasında ayağın çizgiye değip değmediği gibi durumlar için hakemler yardım alabiliyor. Böylece oyunun daha adil olması sağlanmaya çalışılmış oluyor.

2008 yılındaki düzenleme sportmenlik dışı faul ile ilgili oldu. Yugoslav faulu olarak bildiğimiz, hatta Ersun Yanal’ın futbola bile uyguladığı modelle topu kaptıran takım fast-break yememek için faul yapıyordu. Böylece kolay sayı yeme ihtimallerini ortadan kaldırıyorlardı. Bu faulu yapan takım, faul hakkı dolmuş ise iki serbest atış, dolmamış ise sadece rakip takımın kenardan başlaması ile cezalandırılıyordu. Artık faulu yapınca oyuncu kendi potasına en yakın oyuncu ise, sportmenlik dışı faul çalınıyor. Ayrıca bir faul yapıldığı zaman, faulu yapan oyuncu topa değil de rakip oyuncunun topla ilgisi olmayan bir yerine temas ediyorsa, örneğin kafasına vuruyor ya da sırtından çekiyorsa bu da sportmenlik dışı faul sayılıyor.

NBA’den esinlenerek uygulanan bir kural da; boyalı alanın çemberin altındaki kısmında yer alan yarım daire kuralı. Hücum oyuncusunun penetresi sırasında, savunma oyuncusu bu yarım dairenin içerisindeyse, çarpışmaları durumunda bile hücum faul kararı çıkmıyor. Böylece hücum oyuncularının potaya gitmeleri teşvik edilmiş oluyor.

Bunun dışında son yıllarda, üç sayı çizgisinin 6.25 metreden 6.75 metreye çekilmesi, teknik faulu bir oyuncu alıyorsa farklı, koç alıyorsa farklı adette serbest atışla cezalandırılması, bir oyuncu topu kapmak için yere atlıyor ve topla birlikte kayıyorsa hatalı yürüme çalınmaması, panyaya değen topa savunma oyuncusunun dokunmasının basket olarak sayılması ama çemberden sektikten sonra oyuncuların dokunmasının serbest olması gibi birçok değişiklik yapıldı. Sonuç olarak, dünya değişmeye devam ettikçe basketbolun kuralları da önümüzdeki yıllarda tekrar değişebilir. Oyunun hem seyredenler, hem oynayanlar hem de yönetenler açısından daha zevkli ve daha adil olması için düzenlemeler yapılabilir.