21. yüzyıl için anahtar: Çok yönlü kişisel donanım

Bugün akıl almaz bir hızla gelişen robot teknolojisi ve yapay zekânın sonucu olarak, 50 yıl sonra bilinen mesleklerin yüzde 80’inin ortadan kaybolacağı, kalan yüzde 20’sinin de günümüzdeki anlamıyla sürdürülemeyeceği söyleniyor. Yani gelecekte hangi meslekler daha popüler olacak, çocuklarımız hangi mesleği seçerlerse daha başarılı olacaklar şimdiden öngöremiyoruz. İdeallerinin peşinde koşan, girişimci, birden fazla farklı iş dallarında çalışan, iş değiştirmekten korkmayan, öğrenmeye devam eden, Baker McKenzie İş Geliştirme Direktörü ve UÖML Mezunu Avukat Yoni Pinto’nun geçmişe ve geleceğe ayna tuttuğu konuşması bu konuya oldukça açıklık getiriyor.

Gençlik - Eğitim
21 Kasım 2018 Çarşamba

Greta Mizrahi

 

Bundan 20-30 yıl önce çocuklara  ‘büyüyünce ne olacaksın?’ diye sorulduğunda çocuklardan doktor, öğretmen, mühendis gibi cevaplar gelirdi. Bu cevaplar anne ve babaları çok mutlu ederdi. Çünkü çocuklarının bu mesleklerden birini seçtiği takdirde geleceklerini garanti altına aldıklarına inanırlardı.

Bugün akıl almaz bir hızla gelişen robot teknolojisi ve yapay zekânın sonucu olarak, 50 yıl sonra bilinen mesleklerin yüzde 80’inin ortadan kaybolacağı, kalan yüzde 20’sinin de günümüzdeki anlamıyla sürdürülemeyeceği söyleniyor.

Yani gelecekte hangi meslekler daha popüler olacak, çocuklarımız hangi mesleği seçerlerse daha başarılı olacaklar şimdiden öngöremiyoruz.

 “Çocuklarımızın bugün aldığı eğitim yeni çıkacak meslekler için yeterli olacak mı?” düşüncesi ise hem ebeveynlerin hem de eğitim dünyasının kafalarını karıştırıyor.

Eğitimciler kalıcı ve sürekli öğrenmeyi destekleyen öğrenme modellerini araştırıyor. Amerika ve Avrupa birçok yeni eğitim modelini araştırıyor ve bu konuda çok büyük yatırımlar yapıyorlar.

Öğrenme ve öğretme modelleri üzerine çalışan, Creativity, Culture &  Education Vakfı Kurucusu Paul Collard “Her üç işverenden biri ihtiyacı olan donanıma sahip çalışanları bulamadığını söylüyor. Bir yandan da iş arayan gençler iş bulamıyor. Arz-talep arasındaki bu dengesizliği ortadan kaldırmak için çocuklara yaratıcı zihin alışkanlıkları kazandırmak, merak etmelerini, ısrarcı olmalarını, hayal etmelerini, disiplinli olmalarını ve ekip çalışmasına yatkınlık kazanmalarını teşvik etmek gerekiyor” diyor.

Yenilikçi, yaratıcı,  çözüme odaklı farklı metotlar üzerinde duran eğitmenler   “‘çok yönlü kişisel donanımın’ 21. yüzyıl meslekleri için anahtar kavram olacağı konusunda hemfikir.

UÖML Mezunu Avukat Yoni Pinto’nun* 
2018 UÖML Mezuniyet Töreni Konuşması

Günümüzde ne şanslıyız ki teknolojik gelişmelerin yanı sıra insanoğlunun ömrü de uzadı ve uzuyor. Şu anda doğan insanların yaşam beklentisi minimum 100 yıl üzerinden hesaplanmakta. Yani 22 yaşında mezun olan birinin 40 yıl içinde emekli olmasını beklemek veya mezun olduktan sonraki 65 yılını dört yıl aldığı eğitimle devam etmesini beklemek komik ve tuhaf olur. Başka bir düzene geçmek zorundayız ve geçiyoruz da.

 Ailelerimizi düşünelim, büyüklerimizi dedelerimizi,  baby boomers jenerasyonunu veya 1965 öncesi doğanları. Birçoğu ilk işe girdikleri şirketten emekli oldular. Yani genel olarak ömürleri boyunca tek bir şirkete bağlı olarak çalıştılar ve bunun dışında başka bir şirkete geçmeyi hiç düşünmediler. Onlar için şirket değiştirmek çok zor ve beklenmedik bir şeydi. 

Sonra X kuşağı geldi; 1965 sonrası doğan ve ve daha sonra Y kuşağı geldi, yani 1980 sonrası doğanlar. Profesyonel hayatın tanımı değişti, devir değişti, kariyerin tanımı değişti, iş mantığı değişti. Bize belirli ve büyük firmalara girmemiz öğütlendi, biz de öyle yaptık. Ancak birçoğumuz tek bir firmaya sadık kalmayı tercih etmedik. 4-5 farklı firmada çalıştık ve hâlâ çalışmaya devam ediyoruz.  Kendimden örnek vermem gerekirse sekiz yıllık profesyonel hayatımda şu anda beşinci firmamdayım.

 Şimdi siz geliyorsunuz Z kuşağı. Sizi gerçekten bambaşka bir iş hayatı bekliyor. sizler aynı anda 5- 6 şirkette çalışacaksınız. Şu anda gerçekleşen ve gerçekleşmekte olan bu olaya  ‘Gig Economy’ denilmekte. Türkçeye birey ekonomisi ve esnek ekonomi olarak çevirebiliriz. Her bireyin kişisel olarak şirketleştiği bir düzen bu. Bizim jenerasyon da şirketleşecek, ama sizler büyük ihtimalle üniversitelerden mezun olduğunuzda şirketleşmiş olacaksınız. Sadece birkaç çalışanı olan milyon dolar ciro yapan şirketleri daha da fazla göreceğiz.

Araştırmalar, hepinizin hayallerini süsleyen Facebook, Google, Amazon gibi şirketlere girmeyi başarabilen gençlerin ortalama en fazla iki yıl çalışabildiğini,  daha açık söylemem gerekirse,  dayanabildiğini gösteriyor.

 Gençlerden gelen cevap ise  ‘Dünya’nın en büyük şirketlerine bile girsem eğer kendi hayalimin peşinde koşamayacaksam ne diye burada çalışıyorum, ya da istediğim şeyi yapamıyorum ki’ oluyor. Çünkü günümüzde hepimiz için artık en önemli şey ideallerimiz, iç huzurumuz, rahatlığımız! İşte burada durup kendinize sormanız gereken bir soru var: Ben ne yapmak istiyorum?

Basit sorular, her zaman en zor sorulardır. Bunu lütfen A şirketi, B şirketi gibi düşünmeyin, ben ne yapmak istiyorum konusunu iyi düşünün ve şimdiden o konuya yatırım yapmaya başlayın. Hayallerinize yönelik bir yatırım olsun, böylece hem kendinize, hem geleceğinize, hem de yapacağınız şeye çok daha fazla katma değer sağlayabileceksiniz.

1900’lü yılların başında Amerikan Patent Dairesi Başkanı’na  “Sizce sırada ne gibi icatlar var daha neler göreceğiz?”  diye sorarlar. Başkan icat edilebilecek her şeyin icat edildiğini söyler. Aradan bir asır geçti ve bu soruyu şimdi sorsak “Acaba yapay zekâlar ne icat edecek?” diye sorabiliriz ancak. Her dönem kendi fırsatlarıyla birlikte gelir. 90’larda borsaya girme konusunda herkes geç kaldığını düşünmüştü, sonra 2000’lerde dot.com şirketleri, geçen sene yapay zekâyı konuşmaya başladık. Şu anda ise ‘blockchain’i konuşuyoruz, siz mezun olduğunuzda ne konuşacağız kim bilir?

Değişim bundan sonra hiç yavaş olmayacak. Tüm bu karmaşa içerisinde siz nasıl var olacaksınız? Nasıl  “hey biz buradayız” diyeceksiniz?

Tabii ki her dönemin kendi fırsatları ile geleceğinin de altını çizmek istiyorum. ‘Geleceği Yeniden Düşünmek’ adlı kitabın yazarı Alvin Toffler 21. yüzyılın cahillerini, okumamış, okuma yazma bilmeyenler değil, eskiden öğrendiklerini unutmayıp tekrar yeniden öğrenemeyenler olarak tanımlıyor. En büyük zaafımızın önceki öğretilenlerin olacağını söylüyor. Bu nedenle öğrenmemiz gereken en önemli şey, öğrenmek, yeniden öğrenmek ve öğrendiklerimizi unutmak.

Hiç kimse fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz. İnsanları yaşlandıran, ideallerinin bitmesidir. Yarın belki benim söylediklerimin tek bir kelimesini hatırlamasanız bile, ideallerinizin hiç bitmemesini diliyorum.

Baker McKenzie İş Geliştirme Direktörü Röne Kaspi: 

“21. yüzyılın ihtiyaçlarının farkındayız. Dünyadaki değişim ve gelişimleri yakından takip ediyoruz. Her yıl eğitim programımıza entegre ettiğimiz yeni eğitim ve öğretim modelleri ile öğrencilerimizi kendini tanıyan, farklı donanımlara sahip bireyler olarak yetiştiriyoruz.”

Kişisel gelişim, rehberlik, mindfulness-farkındalık, kariyer çalışmalarıyla öğrenciler ilgi alanları, yeteneklerini keşfediyor, merak ediyor, yönlendiriliyorlar. Yaratıcılık ihtiyaçtan doğar. Bizlerin hedefi, öğrencinin kendini keşfetmesi ve Maslow’un piramidinin son halkası olan kendini gerçekleştirme ihtiyacını ortaya çıkarmak. Bütçe-finans dersleri, lisede iş adamlarının verdiği Girişimcilik, İşletme, Arabuluculuk, Sinema, Programlama dersleri, Amerika’da eğitim görecek öğrencilere verilen Advance Placement Matematik, Computer, Sanat dersleri, eğitim ve iş dünyasından uzmanlarla düzenlenen seminerler, Genç Başarı Girişimcilik Şirketi, Nir Ben Lavi ile start-up projeleri, dünyanın sayılı üniversitelerinden alınan online dersler, mindlab, küçük girişimciler gibi takım oyunlarıyla iletişim ve strateji becerilerini geliştiren çalışmalar ve daha niceleri öğrencilerin günümüze ve geleceğe sağlam donanımlarla hazırlanmasını sağlıyor. Sanatta, sporda, bilimde, okulda uygulanan geniş yelpazedeki programlarda kendilerini buluyor, yönlendiriliyorlar. Mezunlarımız üniversitelerde, mezun olduklarında,  farklılıklarıyla öne çıkıyor ve iş hayatında yerlerini alıyorlar. Gençlerimizin gelişimini, başarılarını görmek bizleri mutlu, motive ediyor.

*Eğitim Koordinatörü / Ulus Özel Musevi Okulları


Üniversiteli gençler, UÖML’deki eğitimin farkını anlatıyor  Ulus Musevi Okulunun hayatımdaki izleri

Derslerin İngilizce olarak işlendiği, üniversite seviyesinde yetkinlik kazandırıldığı, Türkiye’de üç dille eğitimin yapıldığı sayılı okullardan birisidir bu yuva… Ben okulumun öğretmenlerinden, geniş açılı ve çok boyutlu bakışı, farklı düşünce gruplarından arkadaşlarım ve öğretmenlerimden evrensel düşünmeyi öğrendim. Bu özelliklerin beni farklı bir konuma taşıyacağına inancım tamdı. İngilizce, İspanyolca ve İbranice dillerinden okul haricinde de sınavlara giriyordum. Edebiyat, tarih ve sosyal konulardan geri kalmamak için tiyatro, müze, bale ve konserlere gitmeye özen gösteriyordum. Bu ayrıcalıklı okul, görünüşümüze süs katarak güzellik kazanmayı, kıyafetimize çeki düzen vererek tarzımızı belirlemeyi, belleğimizi bilgiyle donatarak itibarımıza değer katmayı ve hayatı daha anlamlı hale getirebilmeyi öğretti bana. İnsanlık için çalışmak, eser üretmek, çevreci olmak, düşkünlere yardım yapmak… Ulus Musevi Okulu bu değer ve renkleri hayatımıza katmış, insan olmanın onurunu hissettirmiştir bizlere. Her şeyi öğrenebiliriz; ama yaşamın kendisini öğretecek öğretmenleri bu okulda bulduk bizler. Hayat, “başa sar!” diyebileceğimiz bir film şeridi değildir. Okuluma minnet borçluyum.

Murat Kohen /BAU- Bahçesehir Üniversitesi

 Türkiye’de çoğu öğrencinin üniversiteye gelene kadar karşısına çıkmayan, proje, sosyal sorumluluk, seminerler vb. fırsatları bana lisede sunmuş olan bir okuldan mezun olmam beni yeni girdiğim bu üniversite ortamında hem daha bilgili hem de daha tecrübeli hissettirdi.

Ulus Özel Musevi Lisesi Türkiye standartlarından çok daha üst düzey bir eğitimi ve fırsatları öğrencilerine sunuyor, Türkiye’deki genel dogmanın aksine eğitimin sadece akademik eğitimden, derslerden ibaret olmadığının bilincinde olan, bu bilinci öğrencilerine de aktararak onlara bir sürü ders dışı fırsatlar sunan bir okul Musevi Lisesi. Böyle bir okulun mezunu olmak çok gurur verici.

İlker Rodrig / Sabancı Üniversitesi

Ulus Özel Musevi Liseli olmak bir ayrıcalıktır!

UOML mezuniyeti sonrasında başladığımız Boğaziçi Üniversitesi ve Bilgi Üniversitesi yolculuğumuz, bize lisemizin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha fark ettirdi.

Derslerde ana dilimiz gibi konuştuğumuz İngilizcemiz, sorduğumuz sorular, girişkenliğimiz ve çok yönlülüğümüz okulumuzun bize kattığı önemli değerlerdi. Bu katkılar sayesinde üniversitede ön plana çıkabilmemiz daha da kolaylaştı. Şimdi ve sonrasında önümüze çıkacak her fırsatı bir UÖMO mezunu gibi kendinden emin adımlarla değerlendirme azmini bize kazandırdığı için okulumuza çok teşekkür ediyoruz.

Etel Tavaşi / Boğaziçi Üniversitesi

Dafna Tavaşi / Bilgi Üniversitesi

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün