Festivalin en büyük olayı: ‘Nederlands Dans Theater’

22.İstanbul Tiyatro Festivali -5

Erdoğan MİTRANİ Sanat
26 Aralık 2018 Çarşamba

Başlıktaki ifadede hiç abartı yok Nederlands Dans Theater 1’in gösterileri kesinlikle 22. İstanbul Tiyatro Festivali’nin en büyük olayıydı.

1959’da kurulan Nederlands Dans Theater (NDT), 60 yıllık geçmişi, kusursuz koreografileri, yenilikçi sahne ve ışık tasarımları ile modern dansın en köklü ve en ünlü topluluklarından biri.

NDT deyince ilk akla gelen isim, 1975 – 1999 arasında, topluluğun 25 yıl sanat yönetmenliğini üstlenen Jiří Kylián’dır. Prag doğumlu efsanevi Çek koreografın kendi vizyonunu eklemesiyle apayrı bir koreografik profil geliştiren topluluk, disiplinler, stiller, teknikler arasında dolaşan, modern dansın geleneklerini avangardın modernitesiyle harmanlayan, her biri güncel dans alanında çığır açan 600’ü aşkın koreografiyle erişilmesi güç bir rekor sahibi oldu.

100 kadar sanatsal yaratısının 77’sini NDT’de sahneleyen Kylián, sanat yönetmenliğini devrettikten sonra da 2009’a kadar NDT için koreografiler yapmaya devam etti. Halen faal olarak daha küçük çapta işlerde ve film projelerinde çalışmaya devam ediyor.

Henüz bölümlere ayrışmadığı, tüm disiplinlerin tek bir İstanbul Festivali çatısı altında toplandığı yıllarda İstanbul’a gelmiş olan NDT, Açıkhava Tiyatrosunda Jiří Kylián’ın koreografilerinden oluşan bir repertuar sunmuştu.

Dünyanın dört bir yanından, 28 olgunlaşmış dansçının üst düzey sanatçı kişiliklerini gerçekleştirdiği, yaşları 24 ilâ 38 arasındaki dansçıdan oluşan NDT 1’in son derece yüksek standartlarını karşılayacak ve sanat yönetiminin zorlu şartlarını karşılamak kaydıyla NDT 1’e katılacak genç yetenekler yetiştirmek üzere Kylián’ın 40 yıl önce kurduğu NDT 2, giderek önemli koreografların yeni eserler yarattığı bir topluluk olarak kendi projelerini de oluşturan, 17 – 23 yaş arası 16 gençten oluşan bir ikinci NDT’ye dönüşmüş.

Hem içeriden hem dışarıdan genç profesyonellerin becerilerini geliştirmesine öncülük eden Kylián, uluslararası itibara sahip çok sayıda dansçı ve koreografın yetişmesine önayak olmuş. Bunun en iyi örneği, NDT 2’de dansçı olarak topluluğa katılmış olan, 2002’den beri NDT’nin yerleşik koreograflığına getirilen Sol Léon ve Paul Lightfoot. 1989’dan beri birlikte çalışan, topluluk için 50’den fazla koreografisi yapmış ikiliden Lightfoot 2011’den bu yana tüm NDT’lerin sanat yönetmeni, Léon da 2002’den beri sanat danışmanı.

Nederlands Dans Theater 1’in festivaldeki olağanüstü gösterisi ikisi Sol León ve Paul Lightfoot’a ait dört bölümden oluşuyor. İnsan varoluşunun çok farklı kesitlerini konu alsa da bu gösterilerin hepsi, NDT’nin güncel dansın imkânlarını genişleten köklü üslubunu yansıtıyor.

‘Shut Eye’

Sol León ve Paul Lightfoot’un koreografisini ve sahne tasarımını üstlendiği ‘Shut Eye’, Ólafur Arnalds ve Bryce Dessner’in etkileyici ve dokunaklı müzikleri eşliğinde, dingin, şiirsel, masalsı, orkestra çukurundan ve arka duvardaki kapıdan girip çıkan dansçıların karanlıklardan var olup yine karanlıklarda yok olmasıyla biraz da gizemli bir performans. Stilize projeksiyonlar, ışık ce gölgelerle bomboş bir sahneyi olağanüstü bir mekâna çeviren Tom Bevoort’un ışık tasarımı, kusursuz uyumları ve benzersiz yumuşaklıklarıyla devinen dansçıları düşsel birer yaratığa dönüştürüyor.

 ‘Woke Up Blind’

Sol León ve Paul Lightfoot’un koreografisini ve sahne tasarımını üstlendiği ‘Shut Eye’, Ólafur Arnalds ve Bryce Dessner’in etkileyici ve dokunaklı müzikleri eşliğinde, dingin, şiirsel, masalsı, orkestra çukurundan ve arka duvardaki kapıdan girip çıkan dansçıların karanlıklardan var olup yine karanlıklarda yok olmasıyla biraz da gizemli bir performans. Stilize projeksiyonlar, ışık ce gölgelerle bomboş bir sahneyi olağanüstü bir mekâna çeviren Tom Bevoort’un ışık tasarımı, kusursuz uyumları ve benzersiz yumuşaklıklarıyla devinen dansçıları düşsel birer yaratığa dönüştürüyor.

 ‘Woke Up Blind’

Koreografisin, dekor ve kostümlerini, kendine özgü hareket diliyle ün yapmış NDT’nin bağlantılı koreografı Marco Goecke’nin tasarladığı ‘Woke up Blind’, yaşamı genç yaşta trajik bir ölümle sonlanan Jeff Buckley’nin güçlü sesi ve baş döndürücü gitarları eşliğinde, aşkın ve arzunun etkisiyle bilinmeze doğru sürüklenen altı dansçısıyla akıllardan kolay kolay çıkmayacak bir gösteri.

Her kolda her bacakta onlarca eklem varmışçasına hareketliliği ve dur durak bilmeyen nefes kesici temposuyla soluksuz izlenen bir performans.

 ‘The Statement’

‘The Statement’, uzak bir ülkede bir çatışmanın fitilini ateşlemekle görevlendirilmiş dört karakterin iktidar savaşını, bir toplantı masası etrafında yüksek nabızlı bir kurguyla resmediyor. Topluluğun bağlantılı koreografı olarak 10. yılını kutlayan, çoğu ödüllü 50 koreografiye imza atmış olan Crystal Pite, üstlerini aklamak için yaptıklarının sorumluluğunu üstlenmeleri istendiğinde, karakterlerin eylemlerinin ahlâka uygunluğunu tartıştıkları bu hâkimiyet savaşını bir görsel işitsel başyapıta dönüştürüyor.

Jonathan Young’un yazdığı ve katıldığı, tartışmaları yansıtan vokal performans, Owen Belton’un müziği, tüm olayların geçtiği mekân ve toplantı masası (dekor Jay Gover Taylor),  tepedeki olağanüstü ışıklandırma (ışık tasarımı Tom Visser) ve tabii ki konuşma metniyle dansın benzersiz uyumu ile ‘The Statement’ ‘Dans Theater’ kavramının özüne inen, dans tiyatrosunu tarif eden bir çalışma.

‘Shoot the Moon’

Koreografisi, sahne tasarımı ve kostümleri León ve Lightfoot’a ait olan ‘Shoot the Moon’, üç odaya ayrılmış göz kamaştırıcı bir set üstünde romantik ilişkilerin Philip Glass’ın sinematik besteleri eşliğinde çözülüşüne dair tutkulu bir şiir.

Siyah beyaz duvar kâğıdıyla kaplanmış dönel panellerin oluşturduğu, diğer odaya bakan kapı ve pencerelerin iletişimi aynı anda hem ulaşılabilir hem ulaşılamaz kıldığı, her biri kendi hikâyesini barındıran üç odada, beş dansçı saklı hislerimizi kusursuz bir devinimle anlatıyor

Nederlands Dans Theater 1… Kusursuzluğun tarifi… Benzersiz, olağanüstü, muhteşem… Aklınıza gelebilecek bütün sıfatlar yetersiz kalacak…

Centre Chorégraphique National de Créteil et du Val-de-Marne Compagnie Käfig Mourad Merzouki ‘Pixel’

Festivalin kapanış gösterisi ‘Pixel’, yönetmenliğini Mourad Merzouki’nin üstlendiği, dansı, akrobasiyi, ışık ve sesi harmanlayarak ışığın ve hareketin sınırlarını zorlayan baş döndürücü bir dans gösterisiydi.

1973’de Lyon’da doğan Cezayir kökenli Fransız dansçı ve koreograf Mourad Merzouki, karate yapmış, sirk okulunda eğitim almış, 1980’lerin sonuna doğru hip-hop ile ilgilenmeye başlamış. Giderek, sokak dansını, sirk, akrobasi ve ışıkla buluşturarak melez bir dans dili yaratmış. 1996’da kişisel sanatsal evrenini oluşturmak için, Arapça kafes anlamına gelen Käfig adını verdiği kendi topluluğunu kurmuş. Dünyanın dört bir yanında hatırı sayılır bir hayran kitlesi yaratan Compagnie Käfig, geçtiğimiz 20 yılda, 60 ülkede 3000 performans sergileyerek 1,5 milyon seyirciye ulaşmış. 2009’dan beri Créteil Ulusal Koreografi Merkezi’ni yöneten Merzouki, Fransa’da bu tür bir ulusal merkezin başına getirilmiş ikinci hip-hop kökenli koreograftır.  

Toplulukları Compagnie Adrien M / Claire B’de Adrien Mondot ve Claire Bardainne’in ışık projeksiyonlarıyla yarattığı elle tutulamaz evreni keşfettiğinde, gerçek dünya ile sanal dünyayı birbirinden ayıramazmış duygusuna kapılmış. Bu teknolojileri kullanarak, artık günlük yaşamımızın bir parçası olan videoları, sayısalları, imgeleri dansla harmanlamak, interaktif video projeksiyonlarla canlı dansçıları bir araya getirmek arzusu Merzouki’yi, 2014’te koreografisini yaparak yönettiği,  kavramsal çerçevesini Adrien M / Claire B ile birlikte oluşturduğu, dijital yapımı Mondot ve Bardainne’in üstlendiği ‘Pixel’e götürmüş.

Işık Tasarımını Yoann Tivoli’nin, Sahne Tasarımını Benjamin Lebreton’un, Kostüm Tasarımını Pascale Robin’in üstlendiği, adını dijital ekran ve göstergelerde görüntüyü oluşturan en küçük birimden alan ‘Pixel’de iki kadın ve dokuz erkek, canlanan, gerçek zamanda hareket ederek dansçıların devinimlerine uyum sağlayan binlerce pikselin içinde dans etmektedirler. Merzouki oyunbaz ve neşeli gösterisinde, gerçek ile sanal, kurmaca ile teknik, şiir ile enerji arasında incelikli bir denge kurarak dansla tinsel simgelerin birbirini gölgelememesini sağlamaktadır.

Mourad Merzouki’nin en büyük başarısı, sokak dansı ile sirk gösterisi arasında bir disiplin olan hip-hop’u, hareketliyle dingini, sert ile yumuşağı harmanlayarak, heyecan verici, üst düzey bir şiirsel dans gösterisine dönüştürmüş olmasında. Gösterinin tamamı müthiş etkileyici ama, projeksiyonların yürüyen bir yola çevirdiği sahnede dansçıların yolla beraber kayarak gidişleri olağanüstü.

Bittiğinde tüm salonu ayağa kaldıran uzun alkışlara cevaben topluluk, her bir dansçının mükemmel düzeyini gösteren teknik bir gövde gösterisine girişti ve bütün dansçılar birer hip-hop solosu yaptı. Bu çarpıcı ama yüzeysel final, az önce benzer adımlarla yapılmış olanların derinliğini ve şiirselliğini daha da öne çıkardı.

‘Pixel’, olağanüstü bir festivalin olağanüstü finali oldu.

Hepinize iyi seyirler ve sevdikleriniz sevenlerinizle birlikte mutlu bir yeni yıl dilerim.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün