Newton Çarkı veya hızlı yaşantı

Toplum
9 Ocak 2019 Çarşamba

Dr. Musa Albukrek


Bilindiği gibi Newton Çarkı, gökkuşağının renklerini içeren bir disk olup süratle çevrildiğinde renklerin kaybolduğu, yerine güneşi andıran beyaz bir ışık yayan ve güneş ışığının yedi renkten oluştuğunu kanıtlayan bir deney aracıdır.

Zevkler Newton Çarkına benzer. Çark dönüp süratlendikçe renklerin kaybolduğu gibi zevklerin etkilerinin de yok olduğu görülür.

Hızlı yaşamak gençlikte bir erdem olarak kabul edilirse de ‘hayatı tam anlamı ile tadıyorum’ fikri, zamanla anlamını kaybeder, hayattan zevk alınmaz olur. Çareyi çarkı daha hızlı döndürmekle, yani yeni zevkler ilave etmekte aranır. Ne yazık ki çark süratlendikçe renkler tamamen solar. Bu tatminsizlik zemininde alkol ve uyuşturucular da devreye girerse, gidişin sonu tükeniştir.

Bazı ünlü ses ve sahne yıldızlarının, daha genç ve verimli çağlarında hayata veda ettiklerine şahit oluyoruz. Bu hal aşırı doz alkol veya uyuşturucu olabileceği gibi, bunalım sonucu intihar da olabiliyor.

Zevkleri tadabilmek için, Newton Çarkını yavaş çevirmeli, keyifleri absorbe edecek zaman ayırmalı; örneğin gençlerin aynı gün sinemadan sinemaya, futbol maçından basketbol turnuvasına ve benzeri eğlentileri, büyük zevk kaynağı olacağı yerde, peş peşe, nefes aldırmadan yaşamaları, tatminsizlik ve asabiyet kaynağı haline dönüşür.

Günlük uğraşlarımızda da durum aynıdır.

Geçmiş asrın “time is money” prensibi, uğraşların ara vermeden ardı ardına sıralanmaları, zihnimizde karışık bir tablo oluşturur, konular birbirine karışır.

Örneğin, emici bir kağıt üzerinde yan yana iki ayrı renk boya damlatılırsa, kısa zamanda renkler iç içe girer ve özelliklerini kaybeder. Zira her boya damlasının etrafında şeffaf bir hâle oluşur. Bu hâle, konunun absorbe olma zamanıdır. Renk damlaları belli bir aralıkla kâğıda damlatıldığında her bir renk berrak olarak parıldar. Her konunun belli bir aralıkla ele alınacağı yerde, peş peşe uygulandığında “vakit nakittir” yanılgısı ile vaktin bütününün ziyan olduğu görülür.

Benzeri bir konu da, çocuklara sunulan okul dışı uğraşlardır. Değişik alanlarda oldukça faydalı olan bu uğraşlar, aynı zaman dilimi içinde çocuğa sunulmakta: “Basketten çık, koroya koş, piyano dersi geciktiyse patene yetişemeyecek gibi durumlar, çocuğu adeta şaşırtır. Bu zevkler, gerek çocuk gerek ebeveynlere genelde dert halini alır. Neticede çocuk hepsinden nefret edeceği gelebilir. İdeal olan, çocukluktan erişkinliğe geçen süre içinde, bu hobileri birer, ikişer, periyodik olarak, aile tarafından tanıştırılmasıdır. Böylece her konuyu asimile eden çocuğun, hem bu uğraşlara ilgisi artar hem de kendine en uygun gördüğünü ileride geliştirme imkânını bulur.

Gazete köşelerinde sıkça rastladığımız bir ilan: “Beş günde yedi şehir” ; bu tarz turistik grup gezileri de aynı mahsurları içerir. İştirak edene nasıl geçti diye sorsanız, genelde cevap “çok yorucu idi, ayrıca aklımda her şey karıştı” şeklinde olur.

Bugün, insan ömrü uzuyor, buna karşılık, yaşananın algılama süresi kısalıyor, özümleme zamanı yetersiz kalıyor, an’ı ruhumuza nakşetmeye zaman kalmıyor.

İrade ve sağduyumuzu kullanarak, bu sürat girdabından kendimizi alıkoyamadığımız müddetçe,  “yüzeysel bir yaşantının mutsuzluğundan” yakınmamamız gerekir.

 


Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün