Ağaçların çizdiği hayat yolu TU BİŞVAT

Tanrı’nın bereketine şükrettiğimiz ve o günde Kutsal Topraklarda yetişen meyveleri yediğimiz Ağaçlar Bayramı Tu Bişvat, bu yıl 20 Ocak Pazar akşamı ve 21 Ocak Pazartesi günü kutlanıyor.

Kavram
16 Ocak 2019 Çarşamba

Meyve ağaçlarının bayramı veya meyve ağaçlarının yılbaşı olarak anılan Tu Bişvat; İbranice Şevat ayının 15’i anlamına gelir ve Talmud’da belirtilen dört yılbaşından1 biridir.

Bu bayramın çıkış yeri, yasal olarak gelirin onda biri olarak verilecek/bağışlanacak meyvelerin hangi döneme ait olduklarını saptamak için bir başlangıç tarihinin gerekliliğidir.

Tu Bişvat’ta, özellikle Kutsal Topraklarda yetişen meyveleri yemeye özen gösterir, şarap içer, ağaç ile insanoğlunun benzerliği üzerine derinlemesine düşünür ve bu benzerlikten alınacak dersleri özümseriz.

Neden 15 Şevat

Tora’da belirtilen ve toprakla ilgili olarak her yıl yapılması gereken ayrı işlemler olduğundan, ürün için yeni yılın ne zaman başladığı büyük önem taşır. Ağaçların yılbaşı için hahamlar, toprağın suya doyup, ağaçların topraktan su almayı bıraktığı ve kendi özsularından beslenmeye başladıkları zamanı esas alır. Hahamların ortak kararı doğrultusunda, Şevat Ayı’nın 15’inden önce oluşan meyve, önceki yıla ait, bu tarihten sonra oluşan meyve ise, bir sonraki yıla ait kabul edilir. Bunun sebebi, Akdeniz bölgesinde, yağmur sezonunun Sukot zamanı (Tışri Ayı’nın 15’i) açılmasıdır. Yağmurların toprağı ve ağacı suya doyurmaları yaklaşık olarak dört ay sürer (Şevat Ayı’nın 15’i=Tu Bişvat), ve o zamandan sonra ağaçlar meyve vermeye başlar. Tu Bişvat, ağaçlar için yeni bir yıl başlangıcı olduğu için, sene dönümleri bu tarihe göre ayarlanır.

Kabalistler ve 
Tu Bişvat

Bundan 500 yıl kadar önce Kabalistler Tu Bişvat’ın derinliklerini keşfederek bugünün Adem ile Havva’nın günahının onarılması için çok uygun bir zaman olduğunu vurguladılar. Kabalistlere göre, zengin meyvelerle donatılmış Tu Bişvat masasındaki meyveleri berahalarıyla yemek gibi doğal ve basit bir eylem bile, bu onarıma -tikun’a- katkı sağlamaktadır.

Hayatımızın her alanında bize yön veren Hayat Ağacımız Tora ve Kutsal Yazılar, ağaçların önemi ve anlamı üzerinde durarak,  çevremize, doğaya ve dünyaya karşı duyarlı davranmaya özen göstermenin ne kadar elzem olduğunu anlatır.

 Kutsal yazılarda ağaçların çizdiği hayat yolu

Bir şehre, onu ele geçirmek için savaşmak üzere uzun bir süre kuşatma uyguladığında,(şehrin) ağacını, üzerine balta savurup yok etme. Ondan (meyve)yiyeceksin;(bu yüzden)onu kesme; zira insan (ın yaşamı) kırın ağacı(na bağımlı)dır  (ve bu ağaç) senin önündeki kuşatmaya dahildir”.(Devarim-20:19).

Birçok değerin yoruma açık bir hale gelebildiği savaş zamanlarında bile, meyve veren ağacın kesinlikle korunması gerektiği, Tora’da bu kadar net olarak ifade edilir. Rabilerimiz bu pasuktan ayrıca Bal Taşhit- Sebepsiz Yok Etme Yasağı kuralını çıkarır. Yıkımdan kaçınalım ve kaynakları koruyalım.

“…İnsan kırın ağacıdır…”(Devarim: 20:19)

Tora, bu şekilde insan ile ağaç arasındaki benzerliklere dikkatimizi çeker.

Ağacın hayatı, toprağa ekilen tohumla başlar. Gelişebilmesi için toprağı devamlı sulamak, zararlı otlardan temizlemek gerekir. Her bir Yahudi’nin içine, Tanrı tarafından ekilen tohum, kendi ruhudur. Kişi, bu tohumu Tanrı yolunda yürüyüp O’nun öğretilerini takip ederek sular, kötü etkilerden kaçınarak korur.

Sağlıklı bir ağaç devamlı gelişmeye devam eder. Tora’yı düzenli olarak okuyup, öğrenmeye, anlamaya çalışan, Tanrı’nın görüntüsünde olma sıfatını hak ederek, Tanrı’nın İsmi’ni yüceltmeyi amaç haline getirerek yaşayan bir Yahudi de manevi olarak gelişmeye, ilerlemeye, büyümeye devam eder.

Bir ağacın gücü, köklerinin toprağa ne kadar sağlam bir şekilde bağlı olmasıyla orantılıdır. Bir Yahudi’nin gücü ise, peygamberleri Abraham ve Sara’ya kadar uzanan derin köklerine sıkı sıkıya bağlı olup, bundan kuvvet alması ve derin inancıdır.

Tıpkı bir ağaç gibi, ayaklarımız sıkıca yere basarken, gelişmek, daha ileri gitmek için Tanrı yolunda yürüyerek gerçekleştirdiğimiz iyi davranışlarımız, Tanrı’ya ve Tanrı’nın yarattıklarına olan sevgi ve saygımız sayesinde kollarımızla yukarıya göklere, cennete uzanırız. İnançlı, içinde Tanrı sevgisi ve Tanrı’dan uzaklaşma korkusu taşıyan çocuklarımız, köklerine sıkı sıkıya bağlı yeni nesiller de, bu ağacın bereketli meyveleridir.

“Elim’e geldiler. Orada on iki su pınarı, yetmiş hurma ağacı vardı. Su kıyısında konakladılar.” (Şemot 15:27)

Rabenu Bahya bu pasukta derin bir mesaj görür. Buna göre on iki su pınarı, on iki kabileyi, yetmiş hurma ağacı da o zamanlardaki yetmiş dünya milletini simgeler. On iki su pınarının yetmiş palmiye ağacını beslediği gibi, on iki kabilenin, yani Yahudi halkının da yaşantıları ve davranışları ile iyi bir örnek teşkil ederek dünyayı ‘beslemeye’ gerektiğini belirtir. Bizler de birer Yahudi olarak örnek davranışlarımızla dünyaya hizmet etmek için daha da çok çaba göstermeliyiz.

Bilge Honi bir yol boyunca yürürken, yaşlı bir adamın keçiboynuzu ağacı diktiğini görür. Choni sorar: “Bu ağacın meyve vermesi ne kadar sürer?” Yaşlı adam: “Yetmiş yıl” diye yanıtlar. Choni sorar: “Bu kadar uzun süre yaşamayı ve meyvesini yemeyi umduğun kadar sağlıklı bir adam mısın?” Adam şöyle cevap verir: “Atalarımın benim için ektikleriyle verimli bir dünya buldum. Aynı şekilde ben de çocuklarım için ekiyorum. ”(Ta’anit 23b)

 Davranışlarımızın sadece bizim değil, gelecek nesiller üzerinde de etkileri olacaktır, yaptıklarımızı ve yapmayı düşündüklerimizi bu çerçevede değerlendirelim.

Bilgisi icraatından fazla olan kişi neye benzer? Dalları köklerinden fazla olan ağaca benzer. Rüzgâr ağacı kökünden koparır ve devirir… Fakat icraatları bilgeliğinden fazla olan kişi, dalları az, ancak kökleri güçlü olan bir ağaca benzer. O ağaç ki ırmak kenarında köklerini salar, sıcak gelince korkmaz, yaprağı yeşil olur.” (Pirke Avot 3:22)

Bilgi birikimimizi ve inançlarımızı yansıtan şekilde davranalım ve yaşayalım.

Tanrı halklar arasında yargıçlık edecek, uzaklardaki güçlü ulusların anlaşmazlıklarını çözecek, insanlar kılıçlarını çekiçle dövüp saban demiri, mızraklarını bağcı bıçağı yapacaktır. Ulus ulusa kılıç kaldırmayacak, savaş eğitimi yapmayacaklar artık. Herkes kendi asmasının, incir ağacının altında oturacak, kimse kimseyi kokutmayacak. Bunu söyleyen, Her Şeye Egemen Tanrı’dır.” (Mika 4:3-5)

 Dünya barışı için atılan her adım çok önemli, dünya barışına giden yol için elimizden gelen her şekilde çalışalım.

Yolları sevinç yollarıdır. Evet, bütün yolları esenliğe çıkarır. Bilgelik, yaşam ağacıdır ona sarılanlara.” 
(Mişle 3:17-18)

Mutlu, üretken ve doyurucu bir yaşam için Yaşam Ağacımız olan Tora’nın rehberliğinde hareket edelim.

Tu Bişvat,  meyve veren ağaçlar için yılbaşı

Meyveyi, ot ve sebzelerle karşılaştırdığımız zaman,  temel bir farklılık göze çarpar. Ot ve sebzeler yetiştiği zaman, tüm bitki kesilir ve tüketilir. Görülen neyse, odur. Yenildikten sonra hiçbir şey kalmaz, daha sonra ondan bir mahsul üretmenin imkânı yoktur.

Meyve ağacı ise farklıdır. Görülen, elde edilenin sadece ufak bir bölümüdür. Ağacın bütün meyveleri yendiğinde bile, ağaçta hala çok büyük bir potansiyel kalır. Ağacın, kuşaklar boyu, daha çok daha çok meyve üretme kapasitesi vardır.

TU BİŞVAT SEDERİ

İstanbul Sefarad cemaati adetlerine göre Tu Bişvat Sederi’nde; 14 Şevat’ı 15 Şevat’a bağlayan akşam - bu sene 20 Ocak Pazar gecesi- yemekten ve Birkat Amazon’dan hemen sonra, yemek masası Kutsal Topraklarda yetişen buğday, arpa, üzüm, hurma, nar, zeytin, incir başta olmak üzere türlü meyvelerle donatılır. Meyveler, berahalar eşliğinde ve her bir meyve, tohum halinden masamızdaki o lezzetli meyve haline gelene kadar geçirdiği evreler, bunun gerçekleşmesi için Tanrı’nın nasıl yardım ettiği düşünülerek yenilir.

 

Tu Bişvat’ın ABC’si, Tu Bişvat Felsefesi, Tu Bişvat Sederi Duaları ve duaların uygulamalı Videosu:

http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&task=blogcategory&id=70&Itemid=38 

1Yahudi takvimindeki dört farklı yılbaşı: Yılların yılbaşı, Sabatik (ŞEMİTA)  ve Yovel yıllarının ona göre hesaplandığı, senenin rakam olarak ‘bir’ arttırıldığı Roş Aşana, 1 Tışri’dir ve bu yılbaşı, zamanın başlangıcından beri vardı. Ayların Yılbaşı da Yahudilerin Mısır’dan çıkıp özgür bir ulus olduktan sonraki ilk ayları, Tora’da da ayların başı(  Şemot:12:1) olarak belirtilen 1 Nisan’dır.1 Elul, hayvanlar için ondalık verginin hesaplandığı yılbaşıdır. 15 Şevat-Tu Bişvat ise, tüm bitki âleminin ve meyve veren ağaçların yılbaşıdır.

 

ŞARKI ŞABAT’I ŞABAT ŞİRA:  19 Ocak Cumartesi

Beşalah Peraşasının okunduğu Şabat, Şabat Şira-Şarkı Şabat’ı olarak adlandırılır.

Bu gün okunan haftanın peraşası (Tora bölümü), Beşalah, Yahudilerin Kızıl Deniz’i geçtikten sonra Tanrı’ya olan minnettarlıklarını dile getirip Tanrı’yı övmek için söyledikleri şarkı- Şirat Ayam- Denizin şarkısından bahseder.

Bu şarkı her gün sabah dualarında Sidur kitabından okunur. Ayrıca yılda iki kere direkt

Sefer Tora’dan okunur. Birincisi; Kızıldeniz’in yarılış ve şarkının yazılış yıldönümü olan- Pesah’ın yedinci günü. İkincisi ise Şabat Şira günü.

Şirat Ayam; Tanrı’nın, bir mucizeyle Kızıldeniz’i ikiye ayırarak İsrailoğulları’nın geçmesini sağladığını ve onlar karaya ayak basar basmaz, peşlerinden gelen Mısırlıların üzerine denizi tekrar kapadığını ve bu şekilde mucizevi şekilde Halkı’nı kurtardığını anlatır.

 

 

Önemli Not:  Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya konu hakkında fikir vermek amacıyla; www.chabad.org, www.ou.org, aish.com, morashasyllabus.com, https://blogs.timesof israel.com;  www.jewishtreats.org  sitelerinden, Inside Time, The Book of Our Heritage, Time Pieces, ve GÖZLEM’in  El Gid Para El Pratikante;Teilim, Pirke Avot, Yahudilik Ansiklopedisi kitaplarından ve Ortaköy Etz-Ahayim Sinagogu Tu Bişvat Rehberi’nden derlenerek hazırlanmıştır.  Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.

 

*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün