Eyal&Silvyo Ovadya
Ken se mete a bever,
no konta los vazos.
İçmeye koyulan, kadehleri saymaz.
Ay dos mezes i medyo ke mesto echando i alevantando kon lo ke se deve de azer en el Muzeo Djudio d’Estanbol. Se deve de organizar evenimyentos para ke el publiko konoska mas muestro muzeo. Kale estar avyerto mas muncho para ke la djente pueda vijitarlo mas. Kale publikar syertas broshuras para dar a los oteles i a los turistas para ke vengan al museo i a los tures djudios en Galata. Kale publikar muevos livros para ke el publiko se ambeze mas munchas kozas sovre el djudaizmo, sovre los djudios otomanos i turkos, mizmo sovre el muzeo. I en kaza kada diya esto kontando syertas kozas sovre este sujeto. I a los ke estan en kaza les vino enguyos de sintir kada diya la mizma koza. La semana pasada empesi a kontar lo ke deviamos de azer. Ma sin empesar a kontar mi mujer kortando mi palavra disho: “Ken se mete a bever, no konta los vazos.”
İki buçuk aydır Türk Musevileri Müzesinde neler yapılması gerektiği ile ilgili sıkça düşünmekteyim. Sürekli farklı etkinlikler düzenleyerek halkın müzemizi daha yakından tanımalarını sağlamamız gerekir. Daha uzun süre açık kalmalıyız ki ziyaretçiler daha uzun süre müzede ve etkinliklerde kalabilsinler. Belirli broşürler bastırmamız lazım ki otellere ve bünyelerinde kalan turistlere dağıtılsın. Böylece gerek müzeye, gerek düzenlediğimiz Galata turlarına daha kalabalık olarak geleceklerdir. Yeni yeni kitaplar basmamız gerekir ki, gerek toplumumuz, gerek halk Yahudilik hakkında, Osmanlı ve Türk Yahudileri üzerine hatta müzemiz hakkında daha geniş bilgilere sahip olsunlar. Evde de neredeyse her gün konu ile ilgili yapılanları anlatıyorum. Evdekilere de her gün aynı türde konuları dinlemekten bulantı geldi. Geçen hafta yine yapmamız gerekenlerle ilgili konuşmaya başladım. Konuşmaya tam olarak başlamadan eşim lafımı keserek şöyle söyledi: “Ken se mete a bever, no konta los vazos / İçmeye koyulan kadehleri saymaz”.
