Lena Küchler Silberman Bir Holokost Kahramanı

Lena Küchler Silberman, bir öğretmen, bir eğitimci ve psikologdu, ama her şeyden daha çok bir anneydi. Holokost sırasında kendi kızını kaybetti ve başkalarının çocuklarını ölümden kurtardı.

Sara YANAROCAK Kavram
19 Haziran 2019 Çarşamba

Lena Küchler Silberman, bir öğretmen, eğitimci ve psikologdu, ama her şeyden daha çok bir anneydi. 1910’da doğdu ve Polonya’nın Wielicka kentinde büyüdü. Krakow’da Yahudi Spor Kulübünde idmanlarını yaparken, felsefe, psikoloji ve pedagoji öğrenimi için üniversiteye gidiyordu. Holokost sırasında kendi kızını kaybetti ve başkalarının çocuklarını ölümden kurtardı. Kendi şehrindeki Yahudiler Belzec’e sürüldükten sonra, gettodan çocuk kaçırmaya yardımcı olmak için kullandığı sahte bir isim ve kimlikle Varşova’ya gitmeyi başardı.

 Lena, 1942 yılının haziran ayında, gettoda, annesinin ölü bedeni üzerinde yatan canlı bir bebeğe rastladı. Bebeği paltosunun içine sokarak gettodan kaçırdı. Başlangıçta sünnet edilmiş Yahudi bir bebeği almayı reddettikleri halde, sığınmak üzere başvurduğu manastıra kabul edilmeyi başardı. Lena ve bebek oraya sığındılar.

Savaştan sonra, ailelerini kaybeden küçük çocuklarla tanıştığı Krakow’daki Yahudi Konseyi’ne gitti. Topladığı bütün Yahudi küçük çocuklarla birlikte Zakopane’de kiraladığı bir eve yerleşti. Lena ve çocuklar bir süre sonra, önce Çekoslovakya, Fransa ve son olarak da 1949’da İsrail’e doğru yola çıktılar. İsrail’de çocukları, Kvutzat Shiller’in himayesine verdi. Lena psikoloji ve eğitim dersleri verdiği Tel Aviv’e yerleşti. Büyüdükten sonra bile, evlat edinilen çocuklarıyla iletişim halinde kaldı. 1987 yılında, Lena vefat etti.

Vekil annelik

Holokost’daki kadınların çalışmalarında, Lena gibi kadınlara ‘vekil anneler’ denir. Vekil anneler, çocuklarının biyolojik annelerinin, temel, geleneksel rollerini üstlenerek, beslenme, bakım, destek, eğitim ve her şeyden önce koşulsuz sevgi gösteren gönüllü, koruyucu annelerdir. Lena Küchler, Holokost’daki tek ‘vekil anne’ olmasa da, kesinlikle en ünlülerindendi. Bu anneler arasında meslek olarak, eğitimciler, doktorlar ve rehber öğretmenler de vardı. Terezin Kampının çocuklarına hayatını adayan Fritzi Zucker ve Fransa’daki Drancy Toplama Kampında, çocuk ve kadın hastanesi kuran ve kendini çocuklarına adamış olan Varşovalı kadın Dr.Tova Samhowitz, gaz odalarına götürülen çocukların yanı başında onlarla birlikte ölüme yürüdüler ve hayatlarını kaybettiler. Bazı kadınlar bu konuda mitleştiler. Örneğin, Stepha Vilchinska, Janus Korczak’ın yetimhanesinde öğrencilerin yanında durup, ölümlerinde bile onlarla kalan ünlü bir eğitimciydi. Bu fedakâr kadınların hepsi ‘vekil anneler’di. İsimleri yıllar içinde unutuldu ve tarihe karıştı.

Kitap yazarı Lena

Lena Küchler Silberman, Holokost’taki kadınlar ve aile hakkında yazılan ilk kitaplardan bir tanesinin yazarıdır. ‘Mea Hayeladim Şeli’ (Benim Yüz Çocuğum) adlı kitabı ilk defa 1959 yılında İbranice olarak yayınlandı ve best-seller olarak kapışıldı. Kısa bir süre sonra yeniden basıldı. Lena’nın hemen ardından yazdığı ‘Ha Mea Li-gvulam’ (Sınırların İçindeki Yüz Kişi) ve ‘Beyt İma’ (Ana Evi) kitaplarını da yayınladığında kitaplar bir üçleme halini aldı.  Bu kitaplar, tartışılmaz bir biçimde ilham kaynağı haline geldi ve daha çok uzun yıllar boyunca gelecek nesiller için de ilham kaynağı olmaya devam edecekler. Örneğin birkaç yıl önce, 3. sınıf öğrencisi olan bir çocuk, öğretmenine ‘Benim Yüz Çocuğum’ adlı kitabını okuduğunu söylemesinin ardından, öğretmenin Eğitim Bakanlığına önerisi üzerine kitap, iki yıl önce okulların mart ayı müfredat programına dâhil edildi.

‘Benim Yüz Çocuğum’ adlı kitap önemli bir son sözle biter. Biyolojik ebeveynlerini kaybeden çocuklar, onları İsrail’e getiren yeni bir anne buldular. Ülke, Holokost’un küllerinden arda kalan bu Yahudi çocukları, İsrail’in sevgi ve güven potasında eritti. Bu çocuklar ‘Eritme Potası’ programının başarısının sadık temsilcileri oldular. Kızlar geleneksel kadın mesleklerine yönlendirildiler. Çoğu hemşire ve anaokulu öğretmeni olarak eğitildiler. Bazı erkek çocuklar, liderlik, yöneticilik pozisyonlarına gelecek şekilde eğitildiler. Bazıları İsrail’i savunurken savaşlarda hayatlarını kaybettiler. Lena yıllar sonra 47 yaşındayken bir kız çocuğu doğurduğunda, anne ve çocuklarının hikâyesine yeni bir teşvik ve umut bölümü eklendi. Daha sonra gazetecilere söylediği gibi bu son çocuk da onun yüz çocuğundan bir tanesiydi.

Ödülleri

1962’de Lena Küchler Silberman, ‘Devlet Başkanının Eşi Ödülü’nü ve ‘İbrani Kadın Örgütü’ adına verilen ‘Yılın Annesi’ ödülünü, o dönemde Kudüs’teki Başkanlık Barakasında aldı. Çünkü Başkan Yitshak Ben-Zvi ve eşi Rahel Yanait Ben-Zvi, kendilerine verilmek istenen başkanlık rezidansını kabul etmeyerek, Kudüs’teki barakalarında oturmaya devam etmeyi yeğlemişlerdi. Törende konuşmacılar arasında şair ve çocuk kitapları yazarı Lea Goldberg, Rachel Katz-Nelson Shazar  (daha sonra devlet başkanı olan Zalman Shazar’ın, gazeteci/yazar eşi), ve İsrail askerlerinin çok popüler manevi annesi Rivka Guber vardı. Lena, törende anneliğin kadınlar için olan derin öneminden bahsetti. Lena’ya verilen saygı, gerçek biyolojik annelere verilen saygıdan daha üstün olduğundan, bu ödüllere layık görülmüştü.

İsrailde ‘Holokost ve Kahramanları Anma Günü’ (Yom Aşoa), Holokost döneminde kadınların gerçekleştirdiği kahramanlık eylemleri hakkında açıkça konuşma fırsatları doğurur. II. Dünya Savaşı’nda Almanların Avrupa’da yaptıkları insanlıktan çıkma eylemlerinde, kadınların onlara cesaretle karşı çıkmaları, insanlığa birçok yönden ışık tutacak niteliğe sahiptir. Holokost dönemindeki kadın hikâyeleri, diğer günlerde anlamını kaybetmemeli ve bu kadınlar zihinlere kazılmalıdır. Mesela İsrail’de her yıl kutlanan ‘Aile Günü’nde (Yom Hamişpaha) bu ve bunun gibi hikâyeler öne çıkartılıp, ilham kaynağı haline getirilmelidir.

1962’de ‘Ödül Günü’ Rahel Yanait Ben-Zvi’nin konuşmasında söylediği gibi, “Her insan bu kitabı okurken, Tora’yı okuyan dindar Yahudilerin vecd içinde okudukları gibi derinlemesine okumalıdırlar. İsrail’de bu kitap karakteristik bir ulus masalı olurken, sonuçta bu masal bir insanlık öyküsüdür.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün