Dennis Kelly’nin yeni oyunu Craft Tiyatro’da: ‘Kızlar ve Oğlanlar’

“İnsanların cesaretlerine hayran kalıyorum. Nasıl cesur her biri, nasıl dürüst, nasıl cömert insanlar… Hayata karşı bu cömertlikleri… Biliyorum çünkü böyle bir acı yaşayıp, hâlâ nefes almaya devam ediyor olmak, dünyadaki en büyük kahramanlıklardan biri…”

Erdoğan MİTRANİ Sanat
2 Ekim 2019 Çarşamba

1970’te Londra’da çok çocuklu Katolik bir İrlandalı otobüs şoförünün oğlu olarak dünyaya gelen Dennis Kelly, 16 yaşında okulu bırakmış. Süpermarkette çalışırken semtteki gençlik kulübü ortamında tiyatroyla ilgilenmeye başlamış ve Goldsmiths College’da tiyatro eğitimi görmüş[WK1] . İlk oyunu ‘Debris’i yazdığında 30 yaşındaymış. Çocukluğu Londra’nın kenar mahallelerinden belediyeye ait yerleşim bölgesi Council Estate’da geçen Kelly’nin yazdığı yirminin üstünde oyunun büyük bölümünde bu bölgede geçen yılların önemli etkisi olmuş.

Kelly Türk tiyatro seyircisinin tanıdığı ve sevdiği bir yazar. İlk kez 2005’te Londra oynanmış olan ‘After the End’, Duru Tiyatro’da ‘Sondan Sonra’  adıyla birkaç sezon sahnelendi. Prömiyerini 2009’da yaptığı Edinburg Fringe Festivalinde Herald Angel Ödülü alan ‘Orphans / Öksüzler’, günümüzde oyunculuğu kadar yönetmenliği ve eğitmenliği de öne çıkan Tuğrul Tülek’in 2011’de DOT bünyesindeki çok başarılı ilk yönetmenlik çalışması olmuştu.

Carey Mulligan’ın oynadığı son oyunu, tek kişilik ‘Boys & Girls’ün dünya prömiyeri. Şubat 2018’de Royal Court Theater’da yapıldı. Craft Tiyatro oyunu, geçen sezonun sonlarına doğru ‘Kızlar ve Oğlanlar’ adıyla repertuarına aldı.

Önce çeviri. Sahnelediği üç oyunda yönetmen olarak da ustalığını kanıtlamış olan Hira Tekindor, çevirmen olarak her çalışmasında çıtayı daha da yükseltiyor. Eline aldığı metinleri Türkçe’de büyük başarıyla tekrar yazdığına birkaç kez şahit olduğumuz Hira, Kızlar ve Oğlanlar’da kendini aşarak, orijinali sanki Türkçe yazılmışçasına, Türkçe düşünülmüşçesine bir metinle çıkıyor karşımıza. İbrahim Çiçek’in yönettiği oyunda Bergüzar Korel, film endüstrisinde kendine yer edinmeyi başaran, evli, iki çocuklu kadını bu nefis çevirinin hakkını vererek başarıyla var ediyor.

 

İNSANIN KARANLIK TARAFI…

Kelly’nin oyunlarında hiçbir şey ilk anda bize gösterdiği gibi değildir ve çoğunlukla bir karanlık tarafı vardır. Kelly, Agatha Christie gibi, yanlış yollara soktuğu, yanıltıcı sorulara mantıklı ama yanıltıcı cevaplar verdiği seyircisini bir sırrın peşinde koşturur. Ancak bu ‘sır’ Christie’de olduğu gibi katilin ya da suçlunun kim olduğu değildir. Kelly izleyicisini insan ruhunun en derinlerindeki karanlığa götürerek bu karanlığın nedenlerini sorgular, kimi zaman cevabını verir, kimi zaman da soruları cevapsız bırakır.

Dennis Kelly’yi biraz bilen bir seyirci için, hikâye anlatıcısı bir kadın oyuncunun, erkekler dünyasında, çoğunlukla erkeklerin egemenliğinde bir iş kolunda nasıl başarılı olduğunu, gülümseyerek, sakin sakin anlatmaya başladığı Kızlar ve Oğlanlar’ın izleyiciyi tekinsiz bir yolculuğa çıkarma olasılığı büyüktür.

Şu noktadan itibaren hakkında yazılacak her sözcükte oyun için ‘spoiler’ verme durumu var. Bilindiği gibi İngilizce kökenli ‘spoiler’, “bir oyunun ya da bir filmin dönüm noktalarının, ya da sürprizli finalinin izlenmeden önce belirtilerek izleyicinin alacağı potansiyel zevki yok etme” anlamında kullanılan bir sözcük.

Yazıya ‘spoiler’ vermeden devam etmek çok güç olacağından bundan sonraki birkaç paragrafın oyun izlendikten sonra okunmasını öneririm.

Kızlar ve Oğlanlar, oyunda adı belli olmayan kadının ağzından anlatılan, birlikte çok başarılı bir hayat kurmuş olan bir çiftin ilişkisinin giderek un ufak oluşunun ve vahşice yıkılışının öyküsünü anlatıyor. Ailenin yok oluşunu sıradan bir olaymış gibi anlatmaya başlayan Kelly, izleyiciyi en beklemediği anda, sevmekte olduğun ya da bir zamanlar sevdiğin insanları yok etmenin düşünülemez ve anlaşılamaz vahşetinin içine sokuyor.

Bu vesileyle aile içindeki cinayetlerin yüzde 90 babalar tarafından işlendiğini, erkek egemen toplumda şiddeti erkeğin var ettiğini de belirtiyor. “Bu toplumu erkekler için yaratmadık” der kadın, “erkeklere engel olmak için yarattık!”

 

BERGÜZER KOREL SINIFI GEÇTİ

İbrahim Çiçek, derinlemesine bir yorumla hem müthiş dokunaklı bir öykü anlatmayı, hem aile içindeki anlamsız şiddete karşı bir manifesto oluşturmayı başarıyor. Metnin cinsiyet değiştirmiş bir Medea öyküsü olmadığının farkındalığıyla, erkeğin eyleminin bir intikam ya da hırs duygusuyla işlenmediğinin, tamamen anlamsız ve sebepsiz bir şiddetin sonucu olduğunun altını çiziyor. Çiçek, kadının oyunun başından itibaren yıkılmış bir karakter olarak görülmemesi gerektiğini düşünüyor. Bu kadın geçmişte korkunç bir trajedi yaşamış, müthiş bir yıkım geçirmiştir ama yaşama inanan bir savaşçı olarak ayakta kalmayı başarmıştır.

Burada tüm yükü taşıyan oyuncuya Bergüzar Korel’e geliyoruz. Oyuncu bir anne babanın kızı olan, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu Korel, bu ilk profesyonel tiyatro deneyiminden yüzünün akıyla çıkıyor. Hikâye anlatıcılığı ile oyunculuğu başarıyla harmanlayan performansında, özellikle çocuklarıyla olan sahneleri çok inandırıcı. Kadının yaşadığı trajediyi seyirciyle paylaşırken, onu nasıl aştığını, o acıyı unutmaksızın, aynı şiddetle içinde yaşatarak, o acıyla yaşamayı nasıl başardığını başarıyla ve hiçbir duygu sömürüsüne taviz vermeden aktarıyor,

Yeni sezonun en iyileri arasına girecek bir oyun. Mutlaka izleyin derim.11, 25 Ekim ve sezon boyunca Craft Tiyatro’da.


 [WK1]

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün