Yaşlanan dünyada beslenme

Son zamanlarda sıkça duymaya başladığımız ‘Dünya yaşlanıyor’ söylemi sadece dünyanın jeolojik özellikleri için değil insan toplumu için de oldukça doğru bir ifade olduğu söylenebilir. Bundan 20-30 yıl önce 40’lı yaşlardaki bireyler yaşlılığa yakın görülürken artık Dünya Sağlık Örgütü, 65 yaş ve üzeri bireyleri yaşlı olarak kabul ettiğini açıkladı. Her yaşta olduğu gibi 65 yaş ve üzeri bireylerde de yeterli ve dengeli beslenme, sağlığın korunması için oldukça elzem.

Sağlık
23 Ekim 2019 Çarşamba

Diyetisyen Bedirhan Eruzun 

 

Dengeli beslenme; dört besin grubu olarak adlandırılan süt, tahıl, et ve sebze-meyve gruplarının bireyin yaş ve hastalık öyküsü risk faktörlerine göre yeterli seviyeye getirilmesi olarak adlandırılır.

Bu bireylerde en çok gördüğümüz hastalıklar nelerdir?

65 yaş üzeri bireyler söylendiğinde ilk akla gelen tanılardan biri demans yani toplumdaki adıyla bunamadır. Alzheimer, Parkinson gibi son dönemlerde sıkça duymaya başladığımız nörolojik hastalıklar, demans türevi unutkanlıkla başlayan, ardından bireyin açlık ya da tokluk hissini dahi ayırt edememesi, yakınlarını tanıyamaması, kas kayıplarının yükselişine eşlik eden kas, kemik ağrıları ve kas kayıplarıyla birlikte hareket güçlülüğü sonucunda yatağa bağımlılık gibi bireyin hayat kalitesini düşürerek bakım ihtiyaçlarını artırabilir. Doğru beslenme ve medikal tedavi, hastalık risk faktörlerini düşürürken hayat kalitesini artırarak bireyin konfor alanını korumasını hedefler.

Beslenme tedavisinde neler yer almalıdır?

Bireyin yaş ve hastalık risk faktörlerine bağlı olarak enerji ve protein ihtiyacı karşılanmalı. Günlük en az kilo başına 1,5 gram protein alımı desteklenmeli ve yumurtaya, et, tavuk, balık gibi temel protein kaynaklarına gün içinde yer verilmelidir.

Öğünlerde besin çeşitliğine önem verilerek, bireyin dikkatini çekecek sosyal bir yeme düzeni geliştirilmeli, açlık-tokluk durumu kontrol altında tutularak en az üç öğün beslenme planı düzenlenmeli.

Kas dokunun en önemli maddelerinden biri olan kalsiyuma önem verilerek yaşlılığa bağlı artan ihtiyacın karşılanması için süt, yoğurt, peynir, kefir gibi kalsiyum ve protein değeri yüksek besinler kullanılmalı.

Beyin kıvrımlarımızın yüzde 90’a yakının yağlardan oluştuğu ve sinirsel iletilerimizi bu şekilde sağlayarak hafıza, bilinç, motor yeteneklerimizi gerçekleştirmemiz dolayısıyla sağlıklı yağ olarak isimlendirdiğimiz zeytinyağı, omega-3 deposu balık yağı, E vitamini kaynağı kuruyemişler sofralarımızda doğru pişirme teknikleriyle yer almalı.

Yüksek rafine şekerli paketli ürünlerin tüketimi azaltılmalı.

Bu bireylerde en çok duyduğumuz şikâyetlerden biri olan kabızlığa önlem alınarak kişinin gün içinde yeterli diyet lifi alması için kabuklu meyve ve sebzeler tüketilmeli; ayrıca günlük sıvı alımını artırılarak 8-10 bardak sıvı tüketmeye özen göstermeli.

Kas tonusunu koruyabilmek için özellikle bacak ve kolları güçlendirecek evde hafif egzersiz programları uygulanmalı.

Sigara, alkol gibi hastalık risk faktörlerini artıran durumlardan kaçınılmalı.

 

 

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün