24 Ekim akşamı Haydarpaşa Hemdat İsrael Sinagogunun olağanüstü güzellikteki atmosferinde buluşanlar anlam ve duygu dolu bir konsere tanıklık etti.
Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu’nun himayesinde düzenlenen Holokost’u Anma Konserinde daha önce bu konuda yurtiçi ve yurtdışında önemli konserler vermiş olan kıymetli piyanistimiz Renan Koen’e, Çek piyanist Jiri Hruby de eşlik etti.
Terezin/Theresienstadt Toplama Kampında tutuklu olan ve daha sonra başka kamplara gönderilerek katledilen Yahudi besteciler Pavel Haas, Viktor Ullmann, Gideon Klein ile babası Terezin’de, kendisi Wülzenberg Toplama Kampında katledilen Erwin Schulhoff’un eserlerinden oluşan program, bestecilerin gerek kampta içinde gerekse savaş sırasında ancak kampa girmeden önce ürettikleri eserlerden oluşması bakımından ilgi çekiciydi. Renan Koen tarafından oluşturulan program bu yönüyle kampta yapılan bestelerin yaşama tutunma çabasında ne denli direnç dolu olduğunu daha derinden anlamamızı sağladı. Koen’in ‘Pozitif Direnç’ olarak adlandırdığı ve Holokost döneminde toplama kamplarında üretilen diğer sanat eserlerinin anlaşılmasında da çok önemli olduğuna inandığım bu kavram, o gece adeta notalardan süzülüp ruhlarımıza doldu.
Konserde ayrıca Koen tarafından gerçekleştirilen ‘Holokost Gerçekliği ile Pozitif Direnç’ adlı eğitimler neticesinde yapılan ‘March of the Music’ öğrenci deneyimine bu yıl katılan öğrenciler de yer aldı. Eserler arasında sahneye çıkarak Terezin Kampında şahit oldukları üzerine Holokost gerçekliği konusundaki duygu ve düşüncelerini paylaşan bu gençler, gecenin geleceğe açılan kanadında birer umut kaynağı oldular.
Holokost’u anma konserleri besteciler ve onları bugün icra eden sanatçılar arasında çok özel bir dayanışma anlamına gelmesi bakımından da önemli. Renan Koen ve Jiri Hruby o gece tüm yeteneklerini ve yüreklerini bu çok özel insanların hizmetine sunarlarken, bir sanatçıdan çok o acıların günümüze taşınmasıyla görevli birer sanat elçileriydi.
Her iki sanatçı da esaret altında yazılan ve yaşananları bugüne aktarma sorumluluğunu yüreklerinde hissedip yerine getirirken tüm dinleyicileri bu duyguya ortak ettiler. Dokundukları notalar ile bu mücadele dolu müzik eserlerini toplama kampının duvarları ötesine taşıyıp özgürlüğe kavuştururken, bizlere de sonsuza kadar unutamayacağımız derinlikte anlar armağan ettiler.
Konserin düzenlenmesinde büyük emeği geçen SİLVYO OVADYA da konser ve daha da önemlisi Türkiye’de Holokost Tüketimi konusundaki duygu ve düşüncelerini okurlarımızla paylaştı...
Dur durak bilmeden çalışan piyanist Renan Koen iki ay kadar önce, Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu himayesinde bir ‘Holokost’u Anma’ konseri düzenlemeyi planladıklarını belirtti. Hiç düşünmeden, aklımda olan ve yönetimiyle de paylaştığım Haydarpaşa Hemdat İsrael Sinagogunda böyle şık ve anlamlı bir akşam ve konser düzenlenebileceğini belirttim. Pazar günü ilk işimiz Renan ile Haydarpaşa’ya gitmek oldu. Vakıf Başkanı Eli Arditi de bizi orada karşıladı. Renan mekânı gördüğünde büyülendi. Gerçekten de güzel ve de bakımlı bir sinagogumuzdur.
Birkaç gün sonra internette dolanırken gazetemizin eski dönem yazarlarından Robert Schild’in, Agos Gazetesi’nde yayınlanmış olan, Rıfat N.Bali’nin ‘Türkiye’de Holokost Tüketimi (1989-2017)’ kitabıyla ilgili yazısını okudum ve kitabı da iki yıl gecikmeyle satın aldım.
Kitabın kısa bir bölümünün Renan Koen’e ayrılmış olduğunu gördüm. Giriş yazısıyla Renan ile ilgili bölümleri ikişer kez okudum. Kendi kendime sordum? Bir emel için çalışırsanız ve her şekilde onu ön plana koyarsanız ayrıca bu işten para kazanırsanız bu her konu için tüketim olmaz mı? Yani ülkemizde bir araştırmacı yazar tüm çalışmalarını Türkiye’deki antisemitizme ayırırsa veya bağlarsa buna ‘Türkiye’de Antisemitizm Tüketimi (1923-2017)’ diyebilir miyiz? Tabii ki evet. Bununla ilgili örnekleri çoğaltmak da mümkün.
Renan Koen birkaç yıldır yaptığı sanatsal ve kültürel çalışmalarla çok sayıda genci, hem de Yahudi olmayan, Terezin’e götürmeyi ve o gençlere Holokost bilincini kazandırmayı başardı. Bravo Renan! Onu eleştirenler bilmeyebilir. Bir Cumhurbaşkanımızın İsrail ziyareti esnasında farklı partilerden dört milletvekilimiz Yad Vaşem Holokost Müzesini ziyaret etmeye başladıklarında dördünün de Holokost ve II. Dünya Savaşı sırasında yaşanmış olayları ilk kez duyduklarına hayretle şahit olmuştuk. Bunun üzerine Yad Vaşem’i tanıtan ‘Tanıklık Etmek’ kitabını tercüme ettirerek Gözlem Yayınları bünyesinde yayınladık ve Türk Elçiliğine ciddi bir miktarda göndererek Yad Vaşem’e götürecekleri konukların odalarına bir gün önceden bırakmaları için ricacı olduk. Yapılıyor mu bilmiyorum. Ancak ben görevimi yaptığıma inanıyorum. Yad Vaşem ziyareti! Programda bu yazılı ise ne olduğunu anlamanız imkânsız.
Konsere dönecek olursak tamamiyle dolu sinagogda (375 kişi) ve çok sayıda yabancı misyon mensubunun katıldığı konserde ilk dört şarkı çok neşelendirici değildi. Uzman değilim ancak başarılı bir şekilde icra edildiler. Gettoda yazılmamış ve caz ögeleri taşıyan Erwin Schulhoff’un ‘İronien’ adlı eseri, Renan Koen ve Jiri Hruby’nin beraber piyanoya geçmeleriyle seslendirildi. Tüm izleyicileri büyülediler ve bis yaparak konseri sonlandırdılar.
Dileğim, düzeni bozmadan Haydarpaşa Sinagogunun daha fazla müzik etkinliklerine ev sahipliği yapması. Bu sayede bu güzel sinagogumuzu geniş kitlelerle paylaşabiliriz.
Teşekkürler Renan, Jiri, Çek Başkonsolosu, Kadıköy Hemdat İsrael Vakfı yöneticileri ve Terezin’e giderek Holokost’un ne olduğunu kavrayan ve onunla ilgili birkaç cümle söyleyip insanları düşünmeye sevk eden gençler. Hepinize teşekkürler. Ayrıca etkinliğe seyirci olarak katılanlara da…