Göz tansiyonu ve glokom hakkında bilmediklerimiz

Pek çoğumuz göz tansiyonunu duymuşuzdur fakat hakkında net bir bilgimiz yoktur. Göz doktorları için göz tansiyonu ve glokom birbirinden farklıdır.

Sağlık
13 Kasım 2019 Çarşamba

Prof. Dr. Tuğrul Altan

Göz tansiyonu göz içinde salgılanan sıvı nedeniyle göz içinde mevcut olan basınçtır. Bu sıvı ve basınç normal göz fonksiyonları için gereklidir. Normal basınç değerleri 10 ila 20 milimetre cıva arasında kabul edilmektedir. Fakat göz içi basıncının (tansiyonunun) 20 milimetre cıva üzerinde olması glokom (göz tansiyonu hastalığı) olduğu anlamına gelmediği gibi altında olması da glokom olmadığı anlamına gelmez. Glokomun bizdeki tanımı göz içi basıncının en önemli risk faktörü olduğu ilerleyici göz siniri hasarıdır. Tanımdan da anlaşılacağı gibi göz içi basıncı glokom için yalnızca bir risk faktörüdür. Bununla birlikte göz siniri hasarı belgelenmeli ve kesin tanı için bunun ilerleyici olduğu gösterilmelidir. Pek tabii ki biz hasar ilerlesin de kesin tanıyı koyalım tedaviye sonra başlarız şeklinde yaklaşmıyoruz. Şüphe yüksek olduğunda ilk muayene sonrasında da tedaviye başlayabiliyoruz.

Göz tansiyonunu gözde ağrıyla, yorgunlukla, bulanık görmeyle veya başka belirtilerle ilişkilendirdiğimiz olur. Oysa glokom hastalığı nadiren belirti verir. Çoğunlukla rutin göz kontrolü sırasında göz içi basıncı ölçümü ve dikkatli bir göz dibi muayenesiyle şüphe oluşur ve bu şüphe görme alanı ve Optik Koherens Tomografisi (OKT) adı verilen bir göz dibi sinir taraması testiyle tanı doğrulanır. Glokomda genetik etki önemlidir. Ailesinde, özellikle birinci derece yakınlarında glokom bulunan kişiler daha yüksek risk altındadırlar. Buraya kadar bahsettiğimiz hep primer (birincil) glokomdur. Glokomun doğuştan gelen, göz travmasına, ameliyatlarına, iltihaplarına, kanamalarına bağlı olarak gelişen sekonder (ikincil) tipleri de vardır.

 Her göz tansiyonu glokom değildir

Yukarıda bahsettiğimiz gibi göz tansiyonunun yüksek ölçülmesi tek başına glokom olduğu anlamına gelmez. Tansiyon yüksek iken görme alanının ve OKT ölçümlerinin normal olması durumuna göz hipertansiyonu diyoruz. Bu bazen kornea tabakasının kalın olmasına bağlı olarak da görülebilmektedir. Çünkü bu durumda göz içi basıncı olduğundan daha yüksek ölçülür. Fakat kornea kalın olmasa da biz bu hastaları, eğer tansiyon çok yüksek değilse genellikle tedavisiz takip ediyoruz.

Glokom genellikle bir belirti vermiyorsa haklı olarak neden önemli bir hastalık diye düşünebilirsiniz. Glokom merkezi görmeyi en son etkiler. Önce görme alanının daha kenar kısımlarında hasara neden olur. Bunun görme alanı testinde (otomatik perimetri) saptanabilmesi için bile sinir liflerinin en az üçte birinin kaybedilmiş olması gereklidir. Bu kaybın geri dönüşü yoktur. Bu nedenle hastanın glokomun son evresine gelmeden bunu fark etmesi neredeyse imkânsızdır. Dikkatli bir göz dibi muayenesiyle şüphe uyanırsa OKT incelemesi bize glokomu daha görme alanını etkilemeden yakalama olanağını sunar.

 Glokom sinsi seyreden bir hastalıktır

Bana görmesinde azalma şikâyeti ile başvuran 65 yaşındaki bir hastamın muayenesinde bir gözünde katarakta bağlı görme azalması ve miyopisinde artış saptadım. Hastamın göz içi basıncı çok yüksek olamayan 22 milimetre cıva seviyesindeydi. Göz dibi muayenesinde kataraktlı gözde göz siniri başında normal olmayan bir çentiklenme mevcuttu. Yaptığımız OKT incelemesi glokom şüphesini destekledi ve damla tedavisine başladık. Göz tansiyonunu düşürdükten sonra katarakt ameliyatını yaptık. Bu arada hastamıza çok odaklı mercek takmadık çünkü bu mercekler görme alanı kaybı olduğunda görmeyi olumsuz etkileyebiliyorlar. Ameliyat sonrası yaptığımız görme alanı testi tanımızı destekledi. Hastamızın göz tansiyonunu düşürmekle işimiz bitmiyor. Her hasta için ideal olan göz tansiyonu seviyesi farklıdır. Bu nedenle hastayı iyi takip edip bu seviyeyi saptamak ve tansiyonu bu seviyede stabil tutmak gerekmektedir. Nihai amaç göz sinir liflerinde kaybı önlemektir.  Eğer bu hedefe damlalarla ulaşılamazsa ameliyat yapılmalıdır.

 Sonuç olarak glokom sinsi seyreden ciddi bir hastalıktır. Önlem alınmadığında özellikle ileri yaşta körlüğe kadar gidebilir. Bu nedenle erken tanı ve tedavi önemlidir.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün