2020 gelir hoş gelir

Sefa gelir hoş gelir, mini mini güzel gel bize. Şirin bir başlangıçla habere başladık. Umarız 2020 de bize şirinliklerle gelir. Maya Takvimi nedeni ile 2012’de Şirince’de yılı karşılayanlar gibi önlem alalım, şirin bir yılbaşı ve yıl dileyelim şimdiden dedik.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
18 Aralık 2019 Çarşamba

2020’de net olan başlıklar neler? Brexit ile “bye bye life, bye bye happiness” diyecek Birleşik Krallık, tabii İskoçlar hâlâ birleşik kalmak isterlerse. Trump’ın azil süreci ve belki de istifası ki şu anda favori tek aday olarak yoluna hızla devam ediyor. ABD Başkanlık seçimi ve Sophie’nin seçimi. Sophie pound mu seçecek, avro mu karar verecek. 2020’de net olanlardan biri de bu. Yani paritelerin dalgalı olacağı. Bir tarafta değer kaybına devam eden Çin para birimi, diğer tarafta değer kazanır mı endişesi ile Trump’ı dahi huzursuz eden ABD doları, Christine Lagarde ile işler düzelir mi denilen Euro, “Christine! Angel” mı bilinmez ama kendi deyimi ile “ne şahinim ne güvercin ben bir baykuşum” cümlesinin hayırlara vesile olması mı, pound değer kazanırken yenin parasal genişleme ile değer kaybına devam mı, kur savaşlarında dünyada hiç savaşa girmemiş İsviçre frangı mı…

Sophie’nin kafası karışık, seneye foreks piyasalarda olacağı gibi. Dış ticaretle uğraşan firmaların önümüzdeki yıl dikkatli olmasında fayda var. Spotta hedging veya stokta hedging ile kur riskini bertaraf etmek daha mantıklı gibi görünüyor buradan 2020’ye bakınca. FED artık faiz indirmeyecek, arttırım için 2020 adına bir sinyal yok, tersine bilanço genişlettiği için dolarda bolluk ABD ekonomisinde ise hâlihazırda bereket var gibi görünüyor.

Seçime giden Trump zirveden geriye dönüş istemeyeceği için seneye FED ile faiz çekişmesi daha da artabilir. Çin-ABD anlaşmasının ilk çeyrek içerisinde gelmesiyle borsalar belki mevcut seviyelerini koruyup ileri meyillenebilir ancak futbol İngilizlerin oynadığı fakat sonunda Almanların kazandığı bir oyunsa oradaki hareketlilik diğer parite ve kurları yakından ilgilendirecektir. Keza 2021’de gündem dışında kalacak artık belirlenmeyecek bir LIBOR oranı var. Yani başta sendikasyon kredileri olmak üzere, finansal sözleşmelerde yer alan, foreks piyasaları yakında ilgilendiren bir başlık kalkacağı için, önümüzdeki yıl piyasalarda yerine neyin geçeceğinin belirsizliği ile yine dalga etkisi yaratabilecek bir konu daha var.

Bir başkadır benim memleketim

Türkiye özelinde ise önemli gösterge YEP. Büyüme öncelikli planın bileşenlerinin takip edileceği bir yıl olacak. 2019 son çeyrek ve 2020 ilk çeyrekte GSYİH büyüme oranı %3 ve üzerinde olursa hedef %5 tutmasa dahi yakınlarında bir yerde yılı kapatmamız mümkün. Nitekim son munzam karşılık düzenlemesi kredi büyümesini öne alıyor. Yani, krediyi daha fazla veren mevduatlardan daha az karşılık ayıracak anlamına geliyor. Ayrıca, kredi değerlemesinde yerli ve milli kredi derecelendirme kuruluşunun hisselerinin alınması da bunun göstergesi. Keza, TCMB’nin 1200 baz puan faiz indirimi kredi aktarım mekanizması ile büyümenin öne koyulduğunu teyit ediyor ki metinde birkaç yerde büyüme ve işsizliğe atıf var; yabancı merkez bankalarının hedefleri gibi. Büyüme son gelen işsizlik verileri nedeni ile önemli. Nitekim TCMB’nin 2020’de açık piyasa işlemlerini analitik bilançosunun %5’ine kadar kullanma beyanı büyümenin her yönlü destekleneceğinin önemli bir göstergesi. Burada bir saptama yapmakta fayda var. Dünyadaki merkez bankalarının genişlemeci para politikalarına ve kur savaşlarına ayak uydurmak adına yapılanları doğru manevralar olarak değerlendirmek mümkün. Ancak bazı yan etkileri olabilir. Türk Lirası’nın değer kaybı paritelerin dalgalı olacağı bir yılda önem arz edecektir. Cari fazla verme noktasında faydası olacağı kadar pozisyon taşıyan firmalar açısından ise etkisi olabilir. Bu nedenle 2020 yılındaki büyümenin firmalarca doğru değerlendirilip karların sermayeye eklenmesi sonraki yıllar için çok doğru bir uygulama olacaktır. Ki BDDK 2019 karlarının dağıtılmaması yönünde bankalara bir tavsiyede bulundu.

Enflasyon beklendiği gibi ufak bir yukarı yönlü düzeltme yapsa da kışın bahar gibi geçiyor olması gıda fiyatlarını olumlu etkilemeye devam ediyor. Payı %25 seviyelerinde olunca enflasyon cari fazlanın (kurun) da katkısı ile birçok kişinin sosyal medyada iddia ettiği gibi fırlamadı. Keza petrol fiyatlarının küresel büyümenin yavaş gitmesi nedeniyle kıpırdamaması, hatta Aramco arzında değeri yükselsin diye OPEC’in arz kısıtlamasına gitmesinin fiyatları etkilemesi, enflasyona olumlu katkıya devam ediyor. Ancak kar yağmazsa önümüzdeki yaz ve sonrasında gıda fiyatlarında sıkıntı yaşanması muhtemel.

Mortalite tabloları

Büyüme ve işsizlik günümüzün gündemi. Ancak daha önemli bir konu var. Sigortacılıkta kullanılan mortalite tabloları. Yani ölüm ve doğum rasyoları. TÜİK verilerine göre doğurganlık azalırken ölümler de azalıyor, insan ömrü uzuyor. Bizde simülasyonlara göre 82 milyon nüfus 100 milyona gidip sonra 85 milyon seviyelerine geri gelecek baz senaryoya göre. Ancak genç dinamik 25 yaş ortalama nüfus aslında şu anda 35 yaşa yaslanmış durumda. 10-15 sene sonra 40 yaş üzeri olacak ve voila işte AB’nin sorunu. SGK tarafında bugün Fransa’da grev, protesto ve olaylara neden olan, Yunanistan’ı batıran sorun bir anda karşımızda çıkabilir bugünden önlem alınmaz ise. Otomatik katılım sistemi ve bireysel emeklilik bunun bir önlemi. Keza tamamlayıcı bireysel emeklilik ve kıdem tazminatı fonu da. Ancak burada bütçe açıklarının finansmanı YEP hedefinde ilerlemeli ki anlam kazansın. Tabii daha da önemlisi gelecekte sürdürülebilir büyüme için bugünden yapılacak diğer çalışmalar. 

Geleceğin meslekleri

Televizyonda Parasal programında Nazlı Bolak ile konuştuk. Girişimciler çıkarmamız önemli. Günümüzde tercih edilen mesleklerin çoğu gelecekte yok. Avukatlık, doktorluk, pilotluk… Yapay zekâ, robotlar şimdiden hayatımızda. CV elerken bile varlar, pek yakında aynı işe başvuracak mezunlarla. Yani diyetisyen, anestezist, fizyoterapist gibi bugün hemen atama bekleyen bir ilahiyatçı ya da öğretmen belki varlığını sürdürecek ama beceriler diplomaların önüne geçecek. Bugün mezun olan bir genç en az 50 sene çalışacak emekli olana veya ölene kadar. O nedenle artık becerilere yatırım yapmak şart. Yakın dönemde diplomalardan çok yetkinlikleri belgeleyen sertifikalar önem kazanacak. Hatta bunların farklı üniversitelerden temini ile birkaç okuldan eşzamanlı mezuniyet bile mümkün olacak. Yani, eğitim hâlâ şart ama alışkanlıklar ve kalıplar bir fayda sağlamayacak. Buna insan kaynakları politikaları dâhil.

 

Not: Beni akademisyen yapmak için büyük uğraş veren ama öğrenciliğimde ikna edemeyen Yatırım Projeleri Değerlemesi dersi üstadı, muhasebe duayeni Prof.Dr. Oktay Güvemli Hakk’ın rahmetine kavuştu, mekânı Cennet olsun. Yıllar sonra akademisyen oldum ve şu anda o dersi de veriyorum. Ne oldum değil ne olacağım adına önemli bir örnek. Dünya çok hızlı dönüyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün