iLK meTOO FiLMi

Jay Roach’ın ‘SKANDAL’ı Fox News CEO’sunun kadın çalışanlarına uyguladığı taciz skandalına odaklanıyor

Viktor APALAÇİ Sanat
25 Aralık 2019 Çarşamba

Polisiye tadında, çok hızlı, baş döndürücü bir tempoda anlatılan film medya ile ilgili şeyler söylüyor. Film, atlatma haber peşindeki araştırmacı muhabirlerin heyecanını, bilinmeyen gerçeklere ulaşma savaşını dile getiriyor. Akıcı, zengin, kusursuz senaryosuyla, belgesel tadındaki ‘Skandal’, medyanın gücü ve erdemi hakkında önemli şeyler söyleyen cesur bir film.

 

Filmde taciz olayının açığa çıkmasıyla yaşananlar ve tacizde bulunan medya yöneticisinin perde arkasındaki öyküsü gözler önüne seriliyor. Altın Küre Ödüllerinde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilen Charlize Theron ve Nicole Kidman harikalar yaratıyorlar.

Politik gerilim filmlerinin rakipsiz lideri Hollywood sinemasının son başarılı örneği ‘Skandal/Bombshell’, üç yıl önce ABD’de patlak veren Fox News skandalına odaklanıyor.

‘Büyük Açık/The Big Short’un (2015) En İyi Uyarlama Senaryo Ödülünün sahibi olarak tanıdığımız Charles Randolph, ‘Skandal’ için karakter tahlilleri mükemmel, akıcı, zengin ve kusursuz bir senaryo yazmış.

Gabriel Sherman’ın ‘Odadaki Yüksek Ses’ adlı kitabında Fox News’un kurucusu ve CEO’su Roger Ailes’in kadın çalışanlarına yönelik uygunsuz tavırlarını yazması üzerine 2014’te Ailes hakkında suçlamalar artmıştı. Kitaptaki iddialar Ailes’in kadın çalışanlarına cinsel ilişki karşılığında terfi verdiği söyleniyordu. Bu suçlamaları reddeden Ailes’e karşı spiker Gretchen Carlson, Ailes’in kendisini cinsel ilişkiye girmediği için kovduğunu söyleyerek dava açmıştı.

Sırların ortaya çıkma gibi bir huyu var

Charles Randolph bu skandalı kadın çalışanların bakış açısından anlatmayı tercih etmiş. Yönetmen Jay Roach, kendisine altın tepsi içinde sunulan bu zengin senaryonun hakkını mükemmel mizanseniyle veriyor. Polisiye film tadında, çok hızlı, baş döndürücü bir tempoda anlatılan, nefes nefese izlenen ‘Skandal’, medya ile ilgili ilginç şeyler söylüyor. Film, atlatma haber peşindeki araştırmacı muhabirlerin heyecanını, bilinmeyen gerçeklere ulaşma savaşını dile getiriyor.

‘Skandal’, medya sektörünün görevinin okurlarını gerçek ve çarpıcı haberlerle bilgilendirmekten geçtiğini izleyicilerine bir kez daha hatırlatıyor. Belgesel tadındaki ‘Skandal’ medyanın gücü ve erdemi hakkında önemli şeyler söyleyen cesur bir film. Filmde taciz ve istismar olayının çıkmasıyla yaşananlar ve tacizde bulunan medya yöneticisinin perde arkasındaki öyküsü gözler önüne seriliyor.

Kadınlara tüm iş kollarında uygulanan mobbing ve cinsel taciz düzenini ünlü bir TV kanalı üzerinden işleyen ‘Skandal’, medya ve iktidar ilişkileri üzerine de ilginç şeyler söylüyor. Bizde Digitürk’te yayınlanan ‘En Yüksek Ses/ The Louder Voice’ adlı yedi bölümlük dizi, konuyu tacize uğrayan kadınlar üzerinden değil, kibirli, cinsel sapık, kadın düşmanı, ırkçı, faşist CEO üzerinden anlatmıştı. Bu rol için aşırı şişmanlatılmış, tanınmaz hale gelmiş Russell Crowe, müthiş bir performansa imza atmıştı. Megan Kelly karakteri dizide yoktu. Naomi Watts ile Siena Miller taciz mağdurlarını canlandırıyorlardı.

‘Skandal’, feminist başkaldırı hareketi meToo’yu sinemaya taşıyan ilk film olma özelliğini taşıyor. Akrabalık taşıdığı filmler arasında Elia Kazan’ın ‘Kalabalıkta Bir Yüz/A Face in The Crowd’unu (1957), Sydney Lumet- Paddy Chayefsky ikilisinin ‘Network’ (1976) başyapıtını, Al Gore’u odağına alan ‘Oyun/Recount’u (2008) ve yaptığı yalan haberlere herkesi inandıran genç gazetecinin öyküsünü anlatan ‘Asılsız Haber/Shattered Glass’ı (2003) sayabiliriz.

‘Kadın gazeteci patronu dava etmez’ kuralı

Filmin açılış sekansında Fox News TV şirketinin CEO’suyla, çalışanlarıyla, acar kadın muhabirleriyle işleyişini ve medyadaki etkinliğine tanık oluyoruz. Rupert Murdoch’un 1996’da kurduğu bu TV kanalında yılda 24 milyon dolarlık maaşı ile patrondan fazla para kazanan CEO Roger Ailes (John Lithgow) ve kilit noktalardaki muhabirlerini film bizlere son derece hızlı bir kurgu eşliğinde tanıtıyor.

Gözü pek, deneyimli program yapımcısı ve sunucusu Megan Kelly (Charlize Theron), son ABD seçimleri öncesinde Donald Trump’a karşı saldırgan bir eleştiri kampanyası açar. Genç stajyer Kayla Porpisil (Margot Robbie), yükselme arzusuyla yılların şöhreti, deneyimli televizyoncu Gretchen Carlson’dan (Nicole Kidman) mesleğin inceliklerini öğrenme peşinde hırslı bir yapımcıdır. Aynı zamanda iş arkadaşı Jess (Kate McKinnon) ile lezbiyen bir ilişki yaşamaktadır. Fox News patronuna büyük paralar kazandıran R. Ailes’in yanında çalışan kadınlara mobbing uyguladığı, cinsel tacizde bulunduğu sahnelerle, efsanevi CEO’nun kirli yüzüne tanık oluruz.

Uzun yıllara dayanan bu tacizler için isyan bayrağını açan Gretchen Carlson olur. R. Ailes, personeline gözdağı vermek ve disiplin sağlamak adına Fox’un bu ağır topunu işten kovar. Cinsel ilişkiye girmeyi reddettiği için kovulduğunu açıklayan Gretchen mahkemeye başvurur. Tacize uğrayan sayısız kadın işlerini kaybetme korkusuyla suskun kalmayı tercih eder.

TV dünyasında “hiçbir kadın çalışan patronunu dava etmez” kuralı geçerlidir. Ve erkek patronun yatağından geçmeyen bir kadının yükselme şansı yoktur. Patronun kirli yüzünü iyi bilen erkek muhabirler de erkekler arası dayanışma adına tacize uğrayan kadın meslektaşlarının şikâyetlerini engellemek için her çareye başvurur.

Skandalı ortaya çıkaran, ancak tek başına kalan Gretchen’e ilk desteği veren, işyerindeki en büyük rakibi Megan olur. İki çok güçlü televizyoncunun başkaldırışı kısa zamanda tacize uğrayan meslektaşlarının katılımıyla isyana dönüşür.

 

Medya dünyasındaki omerta yasası

Karısı Beth’in (Connie Britton) desteğini arkasına alan, dişli avukatı Susan’ın (Allison Janney) kıvrak zekâsına güvenen R. Ailes, tüm suçlamaları reddederek patronu R. Murdoch’tan (Malcolm McDowell) kendisini temize çıkarmasını talep eder. Karşılık bulamayınca, kendisine sunulan istifa veya kovulma seçeneklerinden biri olarak koltuğundan ayrıldığını açıklar. Tabii 40 milyon dolarlık bir tazminatı cebe indirerek…

Tacizlerin ortaya çıkmasından bir yıl sonra, 2017’de R. Ailes hayatını kaybetmişti. Açtığı davayı kazanan Gretchen Carlson da 20 milyon dolarlık bir tazminat almıştı.

Film, bizleri başkanlık seçimi kampanya sürecine ve Trump döneminin ilk aylarıyla ABD iç politikasının mutfağına götürüyor. Filmin artılarından biri, veteran İngiliz görüntü yönetmeni Barry Ackroyd’un varlığı. ‘Riff Raff’tan (1991) beri Ken Loach ile yedi filmde birlikte çalışan deneyimli kameraman, ‘Skandal’da da varlığını hissettiriyor.

En küçük rollerin deneyimli oyuncular tarafından canlandırıldığı filmin müthiş oyuncu kadrosu, yönetmen Jay Roach’ın mizansenine katkıda bulunuyor. İnanılmaz performanslarıyla Altın Küre Ödüllerinde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterilen Charlize Theron ve Nicole Kidman ustalık gösterisinde bulunuyorlar.

Charlize Theron’un filmde canlandırdığı Meggy Kelly’ye benzemesi için büyük bir fiziksel değişime tabi tutulduğunu görüyoruz. Theron, 2003’te ‘Monster’ ile En İyi Yardımcı Aktris Oscar’ının sahibi olmuştu. Dört Oscar adaylığından birini ‘The Hours’ (2002) ile ödüle çeviren Avustralyalı aktris Nicole Kidman’ın Hollywood’daki önlenemez çıkışını sürdürdüğünü ‘Skandal’ ile görüyoruz.

 

Müthiş oyuncu kadrosu

Bir başka Avustralyalı aktris, Tarantino’nun ‘Bir Zamanlar Hollywood’da’sı ile kendisinden bahsettiren Margot Robbie, iki diva oyuncunun yanında ezilmeden, kendisine eldiven gibi uyan ‘saf kız’ kompozisyonunun hakkını veriyor. Patronun adının telaffuz edilmediği Fox News’da ‘2. Kata’ çağırılan kadın muhabirler, terfi haberi alma heyecanıyla CEO’nun huzuruna çıkıyorlar. Burada M. Robbie beklemediği bir cinsel taciz ile karşı karşıya kalıyor.

Hollywood’un eski tüfeklerinden John Lithgow, filmin tek önemli erkek kahramanı Roger Ailes’i bilinen oyun gücüyle mükemmel canlandırıyor. Patronu Rupert Murdoch’ta ‘Otomatik Portakal’ ile adını sinema tarihine yazdıran Malcolm McDowell’i izliyoruz. ‘Ben Tonya’ ile geçen yıl En İyi Yardımcı Kadın Oyucu Oscar’ının galibi Allison Janney, avukat Susan rolünde oyuncu kadrosunun başarısına ortak oluyor.

Yazımı yönetmen Jay Roach ile bitirmek istiyorum. 1957 New Mexico doğumlu bu yapımcı-yönetmen-senaryo yazarı-aktör, komedi filmlerinin yazar-yönetmeni olarak ünlendi. ‘Austin Powers’ın 1997 ve 99 tarihli iki komedisine imza atan Roach, Robert de Niro ile Ben Stiller’i ‘Meet the Parents’da (2000) bir araya getirdi.

Roach, 2015 ve 16’da yaptığı iki filmde, stil değiştirerek ciddi konulara eğildi. Ünlü senaryo yazarı Dalton Trumbo’nun hayatına odaklanan ‘Trumbo’dan (2015) sonra Kennedy’nin öldürülmesinden sonra ABD başkanı olan Lyndon Johnson’u anlatan ‘All The Way’i (2016) yaptı.

Öykü anlatmadaki becerisiyle tanınan Jay Roach, kariyerinin en başarılı filmine ‘Skandal’ ile imzasını atmış oldu. Meraklısı için bir dipnot: Filmin senaristi Charles Randolph, Kudüs doğumlu İsrailli aktris Mili Avital ile evli.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün