Liseli gençler kadının görünmezliğine noktayı koyuyor

Açı Okullarından 15-18 yaş arasında 18 genç, görüp de bir şey yapamadıkları şiddet olaylarında bir fark yaratmak için yola çıktı. Teri Eskenazi’nin danışmanlığında aralarında Beliz Kandiyoti’nin de bulunduğu ekip ‘Şiddete Nokta Koy’ projesi ile okulları dolaşarak, milenyum kuşağının bir fark yaratabileceğini anlatıyorlar.

Toplum
20 Mayıs 2020 Çarşamba

Bugüne kadar 4 binden fazla öğrenciye ulaşan gençler, her sunumdan sonra o okuldan eklenen gönüllüleri eğiterek onların da başka okula gitmesini sağlıyor; her geçen gün etki piramitlerini büyütmeye devam ediyorlar. Ekip ayrıca yılda bir yaptıkları Nokta Koy Zirvesinde bir kadın sorununa nokta koyuyor. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesinde olması planlanan konferans koronadan dolayı Instagram Live’a taşındı.

28-31 Mayıs tarihleri arasında Instagram @siddetenoktakoy sayfasında daha fazla genci ve yetişkini bir araya getirerek fark yaratmaya devam edecekler. Zirve dört gün boyunca, her gün 17.00-18.00 saatleri arasında gerçekleşecek.

Türkiye’deki sayılı müzik prodüktörlerinden Cansu Kurtçu, BG Hukuk Bürosu kurucularından Av.Begüm Gürel, ‘Yeni Nesil Ödüllendirme Sistemi’ Momento’nun kurucusu Zeynep Dağlı Kastro, 2008 yılında Türkiye Oto Drag Yarışlarında Türkiye’nin ilk ve tek kadın şampiyonu olan Sıdıka Başkara, Sarıyer ve Kağıthane’de devlet hastanelerinde başhekimlik yapmış Doç. Dr. Gülsen Meral, Türkiye’nin ilk ve tek kadın stand-up grubu olan ‘Çok da Fifi’nin kurucularından Hande Yögen, ‘Kasap Kadın’ Semrah Doğan, Nepal’deki MeraPeak’a tırmanan ilk Türk kadını BerrinYıldızoğlu, İngiltere’de verilen Çocuk Evlilikleri İle Mücadele Ödülü sahibi The Nada Foundation’ın kurucusu, aktivist  Nada Al-Ahdal, reklam sektörünün önde geleni isimlerinden Can Çalışkan, uluslararası yarışmalarda birincilik dahil üst düzey dereceler almış genç orkestra şefi Nil Venditti, tamamı kadınlardan oluşan yaylı çalgılar orkestrası Ancyra Ensemble’ın kurucusu Emel Özer, Forbes tarafından son yılların en başarılı 50 kadın liderinden biri seçilen CEO Esen Tümer ve birkaç sürpriz ünlü isim, bulundukları konuma gelirken nasıl zorluklar yaşadıklarını ve bir kadın olarak kendi alanlarında nelere tanık olduklarını Nokta Koy Zirvesi’nin katılımcıları ile paylaşacaklar. Ayrıca çeşitli konularda toplumun nabzını tutan Türkiye Raporu ekibinden İlkem Gök ve Güvenç Kutlusoy ile ‘Adım Adım’, ‘Açık Açık’ gibi sivil toplum platformlarının da kurucusu olan sosyolog Doç. Dr. Itır Erhart, kadın üzerine yapılanan anketleri analiz edecekler.

 

Proje danışmanı Teri Eskenazi ile Selin Kandiyoti mini bir söyleşi gerçekleştirdi.

 

Teri Eskenazi kimdir?

İki çocuklu bir ailedenim, iki üniversite diplomam var ve iki farklı meslek dalında çalışmaya devam ediyorum. Açı Okullarında çalışmaya başlayışım, okulun kurucularından Kerim Bey ile tanışmamla başlar. Vizyonerliği ile beni etkilediğinde gençlerle çalışmanın bana çok şey katacağına inandım. Artık 21. yüzyılda öğrenci öğretmen ilişkisi karşılıklı oluyor. Ben işletme ve toplumda sorumluluk adlı iki ders verirken, aslında ekonomi ve gazetecilik yüksek eğitimime, hatta Robert Kolej yıllarındaki eğitimime dönüyorum. Daha da önemlisi sonra edindiğim tecrübelerden, reklam, tekstil, finans alanındaki çalışmalarımdan, bugünün sektörel gelişimlerini, dünya insanı olmanın ne demek olduğunu göstermeye çalışıyorum. Öğrenciler de bana geleceğin nasıl olacağını gösteriyorlar.

 

Bu proje nasıl doğdu ve kaç yıldır devam ediyor?

Şiddete Nokta Koy Projesi çok organik gelişti. 11 çok başarılı ve yurt dışına gidecek olan son sınıf kadın öğrenci ile üniversite kabulleri geldiği için yılın ikinci dönemi amaçsız kaldığımızı fark ettim. O zamanlar da İsveç Konsolosluğu Türkiye’deki kadın üzerine bir araştırma yapıyordu. Biz onların veri tarayıcısı olduk ve altı ay boyunca 15 gazeteyi taradık, çok detaylı bir sunum hazırladık. Bu data çok şey gösteriyordu, ama sonuçta istatistiki bir sunumdu. Çocuklar mezun oldu; bir sonraki yıl bir kız öğrenci sosyal girişimcilik okumak istediğini söyleyince, okuldaki proje koordinatörü olarak bir öneride bulundum.  Üniversite başvurusu için bir proje geliştirdi, sunuma gerçek örnekler yerleştirildi, teatral bir hale getirildi. İlk sunum çok ses getirdi. Sonra o da mezun oldu. Ben her seferinde elimde daha iyi bir sunumla kalıyordum. İşte beş yıl önce sürdürülebilir bir proje haline gelebilmesi için sürekli kendini yenileyebilen, bilgi aktarımı yapabilen, düzenli oturumları olan, sunum yapmakla kalmayıp dinleyicinin de taşın altına elini sokmasını sağlayan, onları da sunum yapması için eğiten, böylece akran eğitimi gücünden faydalanan bir yapı kurdum. Milli Eğitim Bakanlığının ilk ve tek okuldan okula dolaşma yetkisi olan öğrenci projesi oldu. Ayrıca kadın hukukçular derneği KAHUDEV’in yetişkinlere açtığı bir yarışmaya, bir mezunun adı ile girdik ve ikinci olduk. İstanbul Belediyeleri, TÜSİAD gibi yerel, BPW, UN Global Compact gibi uluslararası kurumlarla çalışıyor, her yerde eğitimler veriyoruz. Alçak gönüllü olmayacağım bu konuda, gerçekten başarılı bir proje oldu. İhtiyaç olunan bir boşluğu doldururken kendi kendini besleyen ve gençlere kadın konusunda değişim yaratma gücü sağlayan bir proje olduğundan başarılı oldu. Son üç yıldır da konferanslara başladık; burada gönüllüleri ilham veren kişilerle tanıştırıyoruz; onların kadının sorunlarını dürüstçe analiz edebilmelerini ve farklı çözümleri görerek motive olmalarını sağlıyoruz.

 

Kadına şiddet konusunda gençlerin bizim yapamadığımız ne yapmasını öngörüyorsunuz?

Her nesil sonra gelenlerin dünyayı değiştireceğini söyler, ümit eder, hatta bu yük ile yetiştirir. Belki ben de aynı şeyi yapıyorum, ama milenyum nesli ile yaklaşık 12 yıldır çalışıyorum, kendi içlerindeki nesil farkını bile gözlemleyebiliyorum artık.  Lise 1’de benim öğrencim olmuş, şimdi üniversite mezunu olup yüksek öğrenimini tamamlamış sosyolog bir asistanım var. Onunla şu anda lisede olanlar arasında bile uçurum var. Kendisi söylüyor bunu. Değişim çok hızlandı. Korona sayesinde bunu daha açık gördük. Artık hayal bile edemeyeceğimiz iş düzenleri, şehir dağılımları, iş kulelerindeki yaşamların bahçeden toplantı yapmaya kaydığı, distopik bir Wall Street’ten AVM’ye gideni garipsediğimiz bir dünyaya gençler çok hazır. Kadın olarak ise bu kadar hazır mıyız, bu hızda toplumlar evrildi mi emin değilim. İşte burada gençler çok önemli. Onlar bizim idrak etmediğimiz kadar cinsiyet ayrımcılığının farkında ve alet olmamaya niyetli. Çünkü ellerinde artık çok daha eşitçi platformlar var. Kimse online ürün satarken kimliğinize bakmıyor; kimse ileri teknoloji ile bir ürün geliştirdiğinizde cinsiyetinize bakmıyor; kimse sanal ortamda gönderilmiş parayı ailede alıkoymaya çalışamıyor; artık karşılıklı anlayış içinde ilerlemek zorunda çiftler; artık kadın olduğu için daha az maaş, daha çok yükümlülük paritesini kabul etmiyor bu gençler.  Bu her katmanda böyle. Bizim cemaatte de böyle, çok eğitimlide de eğitimsizde de böyle. Genç nesil daha samimi ve doğal. Yanlış anlamayın, bu saflık değil. Bu bir tercih. Bizler kötülük ve iyilik gibi uç noktaların masalları ile büyütüldük; onlar bu masalları mizaha çevirebilen bir nesil. Çözümü polemikte aramıyorlar, kavgaya girmiyorlar; takmaz umursamaz gibi görünüp kendi aralarında işi çözüyorlar. Dilleri bile bize ipucu veriyor aslında. Daha yalın konuşuyorlar. Bizler nüfus kağıdımızda ‘Kızlık soyadı’ ve ‘Din’ hanesi ile büyüdük; onlar bu tarihle ilgili bile değiller. Kadının güçlüklerinin, fiziksel, ekonomik, sosyal sorunlarının farkındalar ve buna ait olmamak için çalışmaktan, seslerini yükseltmekten, dobra dobra konuşmaktan çekinmiyorlar. İşte baksanıza, pandemi bile durduramadı bu gençleri; zirve yapılıyor.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün