D-DAY’in ‘YAHUDİ FIRLAMALARI’: Ritchie Boys

Dünya tarihinin en acı ve kanlı olaylarından, 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesini sağlayan Normandiya Çıkarmasının 76. yıldönümü 6 Haziran günü anıldı. Nazi Almanya’sının işgali altındaki Fransa’nın Normandiya bölgesine müttefiklerin, 6 Haziran 1944’te, belki de bir imkânsızı başararak asker çıkarması bir dönüm noktası oldu. O günün sonunda 10 binden fazla kişi hayatını kaybetti.

Sara YANAROCAK Dünya
17 Haziran 2020 Çarşamba

D-Day’in anlamı nedir?

D-Day, Amerika Birleşik Devletleri silahlı kuvvetlerince askeri harekâtın başlangıç günü için kullanılmış bir terim. Ancak Normandiya Çıkarması sonrasında 6 Haziran 1944 tarihi ile özdeşleşti.

ABD ile birlikte bu savaşa katılan diğer müttefik devletler ise Avustralya, İngiltere, Hollanda, Kanada, Norveç, Fransa, Polonya ve Yeni Zelanda idi.

 

Muhteşem Fırlamalar: ‘Ritchie Boys’un inanılmaz hikâyesi.

Bu Avrupalı Yahudi çocuklar, Nazilerin zulmü altındaki Almanya’dan, ABD’ ye kaçtı. Ebeveynlerini, kardeşlerini ve onları arkadan bıçaklayan sevgili kıtayı terk ettiler. En çılgın hayallerinde bile, müttefik kuvvetlerin özel birliklerinde asker olarak suç mahalline geri döneceklerini hayal etmemişlerdi.

Hayır, bu Quentin Tarantino’nun ‘Soysuzlar Çetesi’nin fragmanı değil. Bu, savaş sırasında Amerika’ya gelen ve aileleri ile dindaşlarını öldüren Nazi imha makinesinin intikamını almak için, ömür boyu bir fırsat yakalayan ‘Ritchie Boys’un hikâyesi.

Fred Howard ve Guy Stern, Maryland eteklerinin kalbinde gizli bir istihbarat tesisi olan Camp Ritchie’nin kapılarından girdikleri anı hatırlıyorlar. İkili, 2004 yılında yapılan ‘Ritchie Boys’ belgeselinde, tesisi Babil Kulesine benzettiklerini anımsıyorlar. “Avrupa dillerini -Almanca, Lehçe, Fransızca, Yidişçe ve İtalyanca dillerini - duyabilirdiniz” diye anlatıyorlardı.

20’li yaşlardayken ABD’ye göç eden Howard ve Stern annelerini yitirmişlerdi fakat ana dillerini kaybetmemişlerdi. Bu yüzden istihbarat biriminin özel operasyonlarına hazırlandılar. Howard’ın dediği gibi “Altı ay içinde herkesi silah ve şut atabilmesi için eğitebilirsiniz, ama yeni bir dili öğretmek çok zaman alır.”

Camp Ritchie yoğun bir program sürdürdü. Bu askerler, psikolojik savaş, mors kodunu kırma, havadan fotoğraf çekme, Alman Ordusunun savaş bilgisini ortaya çıkarma, Alman savaş esirlerini sorgulama ve tehlikeli koşullarda olabildiğince çabuk gizlenmeyi öğrenme konusunda eğitim aldılar.

Howard, 1938’de ABD’ye kaçtı. Ailesi, Amerikan makamlarından tek bir göçmenlik izni almış ve bu izni tek oğullarına vermişlerdi. Onu bir daha hiç göremediler. Belgeselde, röportaj verenlerin çoğu benzer hikâyeler anlattı. “Temel insani ihtiyaçlarını karşılayan toprağa şükran dolu, yabancı bir ülkede yalnız olan Yahudi mülteciler: Kendilerinden daha büyük bir şeye ait olmak ve Nazi güçlerini yok etmek için özgür dünyanın ortak çabalarına katkıda bulunmak.”

“Eğitim yaptığımız sürece her şey kolaydı” diye hatırlıyorlar, “Kampta özel bir his vardı. Bir çeşit Yahudi ‘Shtetl’ (Polonya’da Yahudilerin yaşadıkları mahallelere verilen isim) gibiydi. Burada yoğun bir sosyal yaşam ve milli bir gurur duygusu yaşıyorduk” demekteler. Gerçek savaşa geçiş, subayların gençleri kampın ana binalarından birinde toplayıp, D-Day’e hazırlanmalarını emrettiği Mayıs 1944’te gerçekleşti.

D Günü -6 Haziran 1944- Müttefik Kuvvetlerinin Normandiya’yı istilası, 2. Dünya Savaşı’nın dönüm noktasıydı. Stern, Normandiya’ya indikten sonraki ilk duygularını “Korkudan titriyordum” diyerek anlatıyor. “Her tarafta insan bedenleri, at ve inek pislikleri vardı. Rüzgârla birlikte her tarafa ölüm kokusu yayılıyordu. Koku dayanılmazdı. Fakat ilk Alman askerini görür görmez, korkunun yerini intikam öfkesi aldı.”

Normandiya kıyılarına paraşütle indikten kısa bir süren sonra, Ritchie Boys, iki-üç askerin bulunduğu takımlarla, düşman arasında gizli görevler yapmak üzere birliklerini terk ettiler. Görevler çeşitliydi; kamyonlardaki hoparlörler, yanıltıcı radyo yayınları, el ilanları dağıtma ve daha fazlası yoluyla Almanları temizleme çalışmaları… Almancayı ana dilleri gibi kullandıkları için, Amerikan ordusu onları doğal yollarda kullanıyorlardı. Örneğin yerlilere nerede sabahlayabileceklerini ve hammadde alacaklarını sormak gibi vb. gibi.

Ancak bu gençleri en önemli görevleri, Alman savaş esirlerini sorgulamaktı. “Amaç Alman asker ve subaylarına güvenli bir ortamda olduklarını hissettirmek, eğer işbirliği yaparlarsa onlara iyi davranacağımızı hissettirmekti” diye anlatıyorlar. Ayrıca Müttefikler, Almanların Rus askerlerinden korkularından faydalanıyordu. Almanlar, Kızıl Ordu sorgularının şiddetini bildiklerin paranoyaklaşıyorlardı. Howard bir Alman subayını sorgularken, Rusçayı akıcı bir dille konuşan Stern’in, üzerine bir Sovyet subayının üniformasını giyip, sorgulama odasına girince, Alman subayın korkudan titremeye ve ter dökmeye başladığını gülerek anlatıyor. “Eğer bize itiraf etmeyi reddederlerse onları Ruslara teslim edeceğimizi söyleyip konuştururduk. Böylece bülbül gibi ötmeye başlarlardı” diyor.

Ritchie Boys adıyla anılan ve değerli hizmetler veren Yahudi askerler grubunun bazı üyeleri savaş sonrasında kurulan Nürnberg Duruşmalarında çevirmen olarak yer aldılar.

Bu gençlerin Müttefik Kuvvetlerine yaptıkları katkılar altından daha değerliydi. Efsanevi ABD 3. Ordusu Komutanı General Oscar Koch, bu çocukların, Alman Ordusunu demoralize etme ve düşman hakkında istihbarat elde etme başarısının, Alman direnişinin kırılmasına önemli ölçüde yardımcı olduğunu belirtmişti. General, “Açıkçası askerlerimizin 100 kafa derisi getirmeleri ya da Alman subaylarının kafataslarını beysbol sopasıyla ezmeleri gerekmiyordu, ancak Ritchie Boys bize bolca zafer sağlayan fırlama gençlerdi” diyor.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün