Yeni dönem, yeni noktalar

Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Bir yaz döneminin ardından bu aralar, birçoğumuz çeşitli alanlarda yeni başlangıçlar yapıyoruz. Bu haftaysa cemaat olarak yeni bir seneyi kutluyoruz… Roş Aşana, 5766 yılının başını kutladığımız bugünlerde, tüm cemaatimize sağlık, huzur ve barış dilerken yeni dönemin ilk "üç nokta" köşesini kaleme alıyorum.
Yeni bir sene, yeniden üniversite, yeniden perspektif derken, bu sayfa ve Şalom Gazetemiz için emek sarf edebilmenin heyecanını yaşıyorum. Gündemde olan, her zaman güncel olacak konularımız, çeşitli makaleler, okuyucularımızdan gelen mektuplar, basın seçmeleri ve daha birçok konuyu sizlerle paylaşıyor olacağız.
Geçtiğimiz hafta Hatay’da "I. Medeniyetler Buluşması" gerçekleşti. Sayın Hahambaşımız Rav İshak Haleva konuşmasında medeniyetin ne olduğunu, nasıl şekil aldığını ve nereye doğru gittiğimiz çok güzel bir şekilde anlattı. Bu konuşmayı okurken, bir genç olarak, bu medenileşme sürecinin neresinde durduğumu düşündüm. Tarihe dönüp baktığımda ise yüzyıllar boyu yaşanmış savaşlar kadar, bilim, felsefe ve sanat alanında ne kadar büyük bir mirasın bize kaldığını görebiliyorum. Bir yandan şiddetli bir tüketim ve yozlaşma süreci yaşarken; öte yandan birtakım değerleri yaşatabilmek adına ciddî bir mücadele veriyoruz. Bu mücadelede kullanabileceğimiz en etkin yöntemlerden birkaçıysa kim olduğumuzu iyi bilmek, iyi bir insan olmak ve gerçek "medeni" mirasa katkıda bulunmaktır. Belki bugüne dek, birçok konuda birçok söz söylenmiş olabilir; ama bu söylenmiş sözlerle yetinmemiz gerekeceği anlamına gelmez. Her gün güneş yeniden ve yeniden insanoğlu için doğuyorsa; elbette katkıda bulunabileceğimiz birçok alan vardır. Biraz duyarlılığa, biraz meraka sahip olan her insanın, her genç dostumun görebileceği üzere çok güçlü bir temele sahibiz. Yeniyi ortaya koymak kolay değil, biliyorum; ama elde edeceğimiz başarıların meyvesi, kökleri çok güçlü olan bir ağacın ürünü olacaktır.
Medeniyetin 21.yüzyıl ifadesi, ileri teknoloji ve bilimin sunduğu nimetlerle bir hayli şekil almakta… Hayatımız kolaylaşırken, üzerinde düşündüklerimiz azalmakta ve gitgide duyarsız bireylere dönüşmekteyiz. Bu noktada, ne anlamda olursa olsun bir duyarlılık anlayışına da ihtiyaç duyuyoruz gibi… "Bana dokunmayan bin yıl yaşasın" düşüncesi yerine, iyi veyâ kötü çevremizde olan biten olaylarla bir "tepki" vermek önemlidir. Tepki veren insan, çevresindeki devinimin farkındadır… Tepki veren insan, sorgulayacak, doğruyu ve de çözümü arayacak olandır. Tepkisizlikse beraberinde bir teslimiyetçi ortamı getirecektir. Teslimiyetçilikse elimizdeki mirasın kayıp gitmesine ve medeniyetin sanalı olmadığına göre, bizi bir boşluğa sürükleyecektir. Sanki akım bu yönde; ama henüz nehir, aksi yönde kürek çekilecek dönüme gelmedi... En azından bir genç bu şekilde düşünüyor!
Yeni dönemde, yeni yılda üç noktalarımızı çekinmeden, duyarlılıkla, iyi niyetle çoğaltabilmek ve onları güzel düşüncelerle doldurabilmek ümidiyle…