Sevgi ve saygi

Avram VENTURA Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
- Aileni sevmeyebilirsin, ama onlara saygı duymak zorundasın!
Konuşma ve davranışlarıyla kendisini küçük düşürdüğünü söylediği anne ve babasını eleştiren oğullarına bu sözler söylenirken, aslında on emrin buyruklarından biri anımsatılmış oluyordu.
Hiçbirimizin, ne anne ve babasını ne de akrabalarını seçme şansı yok. Bilinçlendiğimiz andan başlayarak çevremizde onları görüyor, yaşamın birçok ayrıntısını birlikte paylaşıyoruz. Bu nedenle onları değiştirmek gibi bir davranışımız boşuna bir çaba olacaktır. Ailemiz incelikten yoksun, cahil ya da erdemli davranışlardan uzak olabilir, onların eylemlerinden utanç bile duyabiliriz; ama biz onların birer parçasıyız. Duygu ve düşüncelerine katılmayabiliriz, sevmeyebiliriz, onlarla aramızda belirli bir uzaklık bırakabiliriz. Her şeye karşın onlara saygı duymak zorundayız.
La Rochefoucauld, bir insana hem büyük bir saygı duymanın hem de onu çok sevmenin güç olduğunu söylemiş. Bu sözden yola çıkan Schopenhauer, insanların sevgisine mi, yoksa saygısına mı talip olmak istediğimizi seçmemiz gerektiğini düşünür. İnsanların gösterdiği sevginin, farklı tarzda da olsa, her zaman bencil olduğunu, saygının ise genelde insanlardan zorla beklenildiğini söyler. Sonra da sözlerini şöyle bağlar:
“Sevgi öznel, saygı nesneldir. Sevginin bize daha yararlı olduğuna ise hiç kuşku yok.”
Konuya hangisi daha önemlidir diye yaklaşırsak, zaten içinden çıkamayız. Hele bu tür duygularımızla ilgili kavramlar bizi daha çok düşündürebilir.
Aslında yaşadığımız deneyimler ve düşüncelerimiz doğrultusunda, La Rochefoucauld’a da hak verebiliriz, Schopenhauer’a da... Tümüyle karşıt düşünceleri savunmamız da yanlış olmaz; ama yine de şu soru kafamıza takılabilir:
- Bir insana hem büyük bir saygı duyabilir, hem de onu çok sevebilir miyiz?
Tanıdığım, sevdiğim insanlarla olan ilişkilerimi gözden geçiriyor, çevremdekilerin yaklaşımlarını gözlemliyor, düşünürlerin bu konudaki görüşlerini anımsamaya çalışıyorum. Yapılan saptama bana doğru gibi görünüyor:
Kendi payıma zorla, baskıyla saygı duyduğum insanları hiç sevmemiş olduğumu görüyorum; oysa çok sevdiğim insanlarla aramda bir uzaklık bulunmadığı için, zorunluluktan değil, doğal olarak bir saygı oluşuyor.
Bir genelleme yapmam gerekirse, birine niçin saygı duyabilirim diye düşündüğümde, aklıma şunlar geliyor:
- Bir çıkarım olduğu için,
- Üstümde bir baskı kurduğu için,
- Aramızda bir kan bağı olduğu için,
- Üstün nitelikleri olduğu için,
- İnsan olduğu için!
Saygı ve sevgi de kazanılması gereken değerlerdir.
Bu sevgi için çok doğal olmasına karşın, sıradan bir insanın saygı kazanması, ancak karşısındakilere olan erdemli yaklaşımlarıyla olanaklıdır.