Tarihi günler yaşiyoruz

Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Son dönemde ülke gündemi Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte genel seçimlere odaklanmış durumda. 2007’ye girmeden önce, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili endişeler dile getiriliyor ve 2007’nin seçimlerle “kayıp bir yıl” olmasından endişe ediliyordu. Bu doğrultuda demokrasinin tartışıldığı, mitinglerin ardı ardını izlediği ve belirsizliklerle dolu bu ayları değerlendirmek hiç de kolay değil. Arzumuz en kısa zamanda önümüzü görebilmek ve hayatlarımıza en istikrarlı şekilde devam edebilmek. 2007’de Cumhuriyet’in, lâik değerlerin ve demokrasinin daha da değer kazandığını görebilmek.
Seçim süreci, er veya geç tamamlanacak. Bir değişiklik olmadığı takdirde, 22 Temmuz’da genel seçimler gerçekleşecek; Atatürk’ün çizgisinde ve çağdaş Cumhuriyetimiz’i, bizleri soru işareti ve endişelere yer bırakmayan bir Cumhurbaşkanı temsil edecektir.
Temmuz’daki seçimlere doğru ilerlerken, biz kendimizi nerede görmek istiyoruz?
Geleceğimizi, her birimizin tek tek ortaya koyduğu duruş ve tavır belirleyecek. Bunun en güzel birincil ifadesi vereceğimiz oylardır. Öte yandan, sandıktan çıkacak sonuç ne olursa olsun, demokrasi çoğunluğun görüşüne rağmen, azınlıkta kalanın da korunduğu, korunması gereken bir sistem.
Geleceğimizi şekillendirecek olan ikinci unsur da, kişisel irademizin, bir cemaat olarak ortak irademizin güçlü olmasıdır. Kimi dönemler elimizde olmayan etkenler ne denli olumsuz olabilmişse de, birlik ve beraberliğimiz bizleri korudu, bir güven duygusu doğurdu. Bu birlik ve beraberlik, örneğin 2003’teki acı terör saldırısına rağmen, bizleri güçlü tutmaya ve geleceğimize sahip çıkabilmek için daha çok düşünmeye ve düşündükçe en iyi çözümleri oluşturmaya sevk etmiştir. Birlik ve beraberlik, yine gündemden hiç düşmeyen antisemitizm ve insan ayrımcılığına karşı durabilmemizi, onunla mücadelemizi sağlamıştır.
Çağlayan mitinginin gerçekleştiği Pazar günü, başka bir etkinliğe katılmak durumdaydım; fakat o gün, benimle birlikte bulunan neredeyse herkesin arzusu mitingde olabilmekti. Aramızdan dostlarımızın mitinge katıldığını ve toplumun ortak kaygılarını paylaştığını biliyorum. O kaygıları ben de yaşıyorum ve tahmin ediyorum ki eğer biz bu kaygıları bir parça daha fazla yaşıyoruz ve haklı nedenlerimiz de var. İşte, son dönemdeki böylesi tarihi günlerde de bir kez daha gücümüzü birbirimizden alabilmeliyiz.
Biz gençler aramızda konuşuyor, tartışıyoruz. Dileğim, herkesin konuşması, tartışması... Elbette kimi dostlarımız siyasete ilgi duymak veya gündemi yakından takip etmek istemeyebilir. Duyarlılık bireyden bireye değişirken, durumu anlayışla karşılayabilmeliyiz. Bu satırları kaleme alırken, toplumun, cemaatimizin apolitik kalan kesimi için de bir sorumluluk hissediyorum. İnanıyorum ki aynı sorumluluğu, geleceğimiz için kafa yoran diğer dostlarım da paylaşıyorlardır.
“Gelecek” içinde birçok umudu barındırdığı kadar, sisli bir yoldur da. Beklenmedik sürprizler, istenmeyen olaylar her zaman yaşanabilir. Bu, doğanın bir parçası. Birbirimizi ne kadar az kırar, ne kadar çok anlayışlı olur, ne kadar çok güvenir ve insanlığı kucaklamaya ne denli yakın durursak, hem istenmeyen durumlara karşı hazırlıklı olur, hem de geleceğe dair umutlarımızı gerçekleştirmede başarılı oluruz. Tarihi günler yaşıyoruz; fakar günleri de tarih yapacak olanlar, biraz da biz değil miyiz sonuçta?...