Tanidik ayak sesleri

ABD`li ünlü iki akademisyenin yazdığı kitap ülkelerini karıştırdı. Zira, bu kitap belki de bildik tehlikenin yıllar sonra ortaya çıkan güçlü ayak seslerini duyuruyor. Uyumamakta sonsuz fayda var.

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
“Tarihin her zaman gösterdiği gibi, Batı insanı sıkıntıya düştüğü zaman, asabi, sinirli ve endişeli olduğu zaman su yüzüne herdaim bildik bir günah keçisi çıkar: Yahudiler...”
Geçtiğimiz haftalarda “ermeni meselesinde” meşhur U dönüşünü yapan ADL Başkanı Abraham Foxman bu kez hiç olmazsa, başkanı bulunduğu kurumun varlık nedeniyle ilintili bir tartışmada bunları söylüyordu gazetecilere Washington’da.
Neden yine antisemitizmden bahsediyordu acaba?...
John J. Mearsheimer ve Stephen M. Walt yüzünden...
Bugünlerde ‘amazon.com’a girerseniz, çok satan kitaplar listesinin önemli bir yerinde bu ünlü ABD’li akademisyenlerin çok ses getiren bir kitabıyla karşılaşıyorsunuz: “İsrail lobisi ve Amerikan Dış Politikası”.
Biri Chicago Universitesi siyaset bilimcisi, diğeri Harvard Üniversitesi uluslararası ilişkiler profesörü iki ünlü akademisyenin ABD’deki Yahudileri ayağa kaldıran kitabı aslında geçen sene ‘London Review of Books’da yayınlanan uzun makalelerinin kitaplaştırılmış hali. Geçen sene yine patırtı kopmuş ama nedense kısa sürmüştü deprem. Lakin, bu kez makale detaylandırılıp kitaba dökülünce Amerikan akademik dünyası ve tabii ki Amerikan Yahudileri ayağa kalktı.
Kitapta kısaca verilmek istenen mesaj çok açık ve net: 1967 İsrail. Arap savaşından beri ABD aşırı şekilde tarafgil bir Ortadoğu politikası izleyerek hem kendi, hem de bölgenin ve giderek tüm dünyanın güvenliğini tehlikeye atmakta. Ve bu politikaların sürmesini sağlayan yegâne güç ABD’deki yerleşik “İsrail lobisi”, yani başta Yahudi kuruluşlar ve onları destekleyen yeni muhafazakârlar.
Mearsheimer ve Walt o kadar ileri gidiyorlar ki Irak savaşının tamamen “İsrail lobisinin” kışkırtmasıyla başlatıldığını iddia ediyorlar.
Ve sonra da İsrail ile olan ilişkilerin normalleştirilmesi durumunda yani İsrail ile olan her türlü tarihi, siyasi, kültürel ve tabii ki duygusal bağlar en azından Araplarla olanınkine indirildiğinde “çölde çiçek açacağını” iddia ediyorlar. Yani, bölgede terör sona erecek, Suriye, İran ile ilişkiler normalleşecek, Filistin Devleti kurulacak, vesaire, vesaire, vesaire...
Neyse ki, bu iki ‘bilimadamı’ İsrail’in fiziki varlığı ile ilgili bir sorun görmediklerini ve varolma hakkına saygı gösterdiklerini söyleyebilmişler.
Lakin, bu kitabı okuyan her insan, “ya neymiş bu İsrail! Yok olması dünyaya barış getirecek” denli bir afyonla uyumaya dalacak! Üstelik bu ülkeyi destekleyen ABD’yi sözde yönlendirenler de neredeyse ‘vatan haini’ olarak algılanacaklar. Kitabın yazarları, İsrail’in herkes tarafından kabul edilen yanlışlarını bağıra bağıra dökerken, yine İsrail’in bu kez doğruları karşısında yaman bir sessizliğe bürünüyorlar. İsrail, bölge ve dünyada sorun yaratan ve “Sam Amcası”ndan sürekli para ve silâh talep eden bir ülke imajı olarak okuyucunun kafasında şekilleniyor.
Ve buna da, ‘bilimsel’ çalışma diyorlar.
Sonra gelsin ‘amazon.com’ rekorları, gelsin olağanüstü kitap gelirleri. Zira İsrail karşıtlığı ve Yahudi lobisi eleştirisi iyi gelir kaynağıdır ABD’de bile. Bugün 40 milyon Amerikalı, Yahudilerin ABD’yi ve dünyayı yönettiklerine inanır. Şaşırdınız mı?...
Meşhur İsrail karşıtı ABD’li Yahudi yazar- düşünür Noam Chomsky bile Mearsheimer ve Walt’ın tezlerine karşı çıkarak, “bu arkadaşlar ABD’nin dış politikalarının yanlışlarını yahudilere fatura etmek istiyorlar ama anlaşılan ABD’deki enerji/petrol lobilerini küçümsüyorlar” diyor.
Bu ikiliye kendi üniversiteleri bile büyük tepki göstermiş durumdalar. Bazı üniversitelerde öngörülen konferans ve sohbet toplantıları iptal edildi. Aydınların çoğundan da büyük tepki geldi. Onları şimdilik sadece ABD’de Klu Klux Klan ile Ortadoğu’da Hamas destekledi ama muhtemelen destekleyenlerin sayısı artacaktır...
Ne İsrail, ne de ABD’deki Yahudi kuruluşları yanlışlardan muaf değil. Her ikisi de tarihin kimi süreçlerinde önemli hatalar yapmışlardır. Bunu inkâr etmek ne tarihsel gerçekliğe ne de siyaset bilimine yakışır.
Lakin, neredeyse dünyanın tüm siyasi ve giderek toplumsal sorunlarını İsrail’e bağlamak bilimsellik midir?
Bunu sadece İsrail karşıtlığı ile açıklamak mümkün müdür?
Yoksa bütün bunlar, 2. Dünya Savaşı sonrası ilk kez güçlü ayak seslerini duyurmaya başlayan kronik yahudi karşıtlığı mı?
Bu hafta sonu duyacağımız Şofar sesine iki kez kulak vermek gerek...