SİNAGOGLARIMIZIN İDARİ MÜDÜRLERİ; GABAYLARIMIZ (10)

Yaz aylarını adalarda geçiren dindaşların dini vecibelerini yerine getirmeleri için ada sinagoglarında gabaylar canla başla çalışır. Hahambaşı Rav İsak Haleva ve Hazan Araşi David Sivi’nin de aynı yerde olmasından ötürü bir ayrıcalığı olan Burgazada Sinagogu Gabayları Meir Gaon, Nesim Şalhon ve Marko Özlevi ile görüştük…

Ester YANNİER Toplum
6 Ağustos 2008 Çarşamba

Burgazada Sinagogu Gabayları Meir Gaon, Nesim Şalhon ve Marko Özlevi

Meir Gaon: 1972 yılında eşim Şeli Gaon ile tanışıp evlendikten sonra Burgazadalı oldum. O yıllarda Lemi Albohayre, Lemi Hara ve Marko Kastoryano gabaylık yapardı. 1992’de Şapat Aviyente ile  Neve Şalom Sinagogu yönetiminde görev aldım. Aviyente sinagogu büyütmek ve güzelleştirmek istediğini belirtti ve beni görevlendirdi. Arkadaşım Mimar Gürcan Akyıldız ile Ortaköy ve Neve Şalom başta olmak üzere farklı sinagogları gezdik ve 1993’te Burgazada   Sinagogu’nu bu günkü haliyle ibadete açtık. Neve Şalom Vakfı’nın desteği, ve tüm isteklerimize olumlu yanıt vereceğini bilmemize rağmen hiçbir talepte bulunmadık. Burgaz keillası başta Nesim Hason olmak üzere Burgazlıların desteği ile yapıldı. Bu sinagoga en son Ehal A Kodeş’in üstündeki 10 Emir’i yerleştirdik. Nesim Şalhon ağabeyin dini konulardaki altyapısını bildiğimden görev almasını teklif ettim. Marko Özlevi de inşaat sırasında yakından ilgilenmişti.  Birlikte  güzel bir ekip oluşturduk. 15 yıldır  birlikte çalışıyoruz.

Nesim Şalhon: 1970 yılında Burgazada’ya geldim. O dönemde ibadethane yoktu, duaları Koloni’de yapardık.  Hazan da yoktu Albert Albohayre Tora’yı okur ve hazanya yapardı. Yıllar sonra mevcut sinagog açıldı. Giacomo Afnaim bir gün; “biz Neve Şalom’a bağlı değil miyiz? Neden bir hazan yollamıyorlar” dedi. David Sivi’yi gönderdiler.  Bu Keilla’nın yıllarca gönüllü Mezamerliğini yaptım. Burgazada Sinagogu’nun hem mezameri, hem şamaşıyım. Burası benim  gibi her şeyiyle meşgul olurum.

Marko Özlevi:  1979’dan beri  her yıl yaz aylarını geçirmek üzere Burgazada’ya geliyoruz… Çocuklarımızı burada büyüttük, şimdi de torunlarımızla birlikte  adada hayatımızı sürdürüyoruz. Meir Gaon, Nesim Şalhon ve Hazan Araşi David Sivi gibi değerli kişiler ve yönetimle sinagogumuzu daha da iyiye götürmeye çalışıyoruz.

Sizce gabay olmak için aileden alınan eğitimin ne gibi bir önemi var?

NŞ:  Çocukluğumda  Ribi Avram Palti ile Balat Yanbol Sinagogu’ndaki  Mahazeke Tora’ya giderdik.  Müteveffa Ribi Yuda Nahum, Ribi Şimon Asayas, Ribi Saban, Ribi Baruh Akohen’le büyüdüm. Ailemin tüm fertleri Haham Aşalem idi. Annem dahi okurdu. Bu bilinç aileden verilir.

MÖ: Dedem Kuzguncuk’ta  hem Haham Akaal,  hem de muhtardı. Babam çok dindar değildi, dolayısıyla böyle bir olgu ile büyümedim.  Evlendikten sonra bir dönem yazları Caddebostan’a giderdik. Bir Şabat günü sinagoga gittim. Doğal olarak dua sırasında kendi yahidlerini onurlandırıyorlardı. Allah rahmet eylesin Sabi Katalan onurlandırdıkları Mitsvayı bana devretti. Çok duygulandım ve ondan sonra sinagoga bir yakınlık  başladı.  Burgaz’a gelince içten gelen bir duyguyla çalışmaya başladım.

MG: Ortaköylü olduğumuzdan çocukluğumda oradaki Mahazeke Tora’da Rav Moşe Benveniste’den feyiz aldım. 6 yaşında Ortaköy Sinagogu’na giderdim. Bütün aile dedem, babam, dayım büyük sinagogun yanındaki küçük yeşiva ile ilgilenirlerdi.  Daha sonraları cemaatte bilfiil çalışamaya başladım. Neve Şalom Vakfı’nda Şapat Aviyente  zamanında buranın gabaylığını üstlendim, Moiz Bahar’ın kurulunda Dini İşler ve Hevra Kadişa başkanlığını yaptım. Şimdi o sorumluluklarım bitti ama Burgazada Sinagogu ile farklı bir gönül bağım var.

Gabay hangi özelliklere sahip olmalı?

MG: Bu görevde öncelikle halkla ilişkiler çok önemli. Onlara rağmen değil, onlarla beraber olmak . Küçük bir yer ve herkesi tanıdığımız için kişilerle birebir ilişkide olmamız herkesin dini taleplerini yerine getirmemiz lazım.  Din ve Teva bilgisine vakıf olmalı, gelenekleri çok iyi bilmeli. Kişileri onurlandırabilmek için Teva bilgisi çok önemli.

Burada Hahambaşı Rav İsak Haleva ve David Sivi’nin yardımlarıyla gerekeni  başarıyla yerine getirdiğimize inanıyoruz. Sinagogumuza gelen bir çok din adamı bu kadar  çocuğun  hatta yaşını doldurmamış çocuğu  sinagogda görmediklerini dile getirdiler. Aylıktan bebeklerden 90 yaşına kadar geniş bir yaş yelpazesinde yahidimiz var. Burgaz halkı sinagogu kendisine ait görür. Çok sayıda da yahidamız var.

 Şamaşımız yoktur. Dini vecibeler haricinde tüm işleri Şamaş olarak Hüseyin adlı adalı bir arkadaşımız yapar.

NŞ: Gabaylık, kişinin yaptığı işi ve hizmet vermeyi sevmesini gerektirir.  Teva’ya çağırılacak kişiler konusunda büyük hassasiyete ve bilince sahip olmalı.

MÖ: Herkes, zor bir cemaat olduğumuzun bilincinde. Gabay, herkese karşı mülayim olmalı. Ne olursa olsun herkesin arzusunu yapmak zorunda. Karşındakini memnun edemediğin takdirde gabaylığın hiçbir fonksiyonu yok.

Eskiyle karşılaştırdığınızda ne gibi artılar –eksiler göze çarpıyor.

MÖ: Bir dönemler hafta ortası ve Şabat günleri sinagogumuz hep kalabalıktı. Yaşlılarımız gittikçe azaldı.  Şimdi Şabat dualarımız kalabalık geçiyorsa da  Tefilla günlerinde ise herkesin işine yetişebileceği  uygun bir saatte yapmamıza rağmen çoğu gün Sefer’i açamıyoruz. Şabat günü gelenlerin, hiç olmazsa sırayla Tefilla günlerinde de gelmelerini istiyoruz.

MG: Eskiden gelen yahidler yaşlı, son yıllarda sinagoglara gelmeye başlayan genç  bir kitle  var. Din adamlarımızın  çalışmaları, Hahambaşı Rav Haleva’nın burada olması büyük bir etken. Özellikle annelerin çocuklarını getirmeleri bizi sevindiriyor. İleride bu görevi onlara severek devredeceğiz.  Şimdilik, bu göreve henüz aday yoksa da, gazeteniz aracılığıyla göreve talip olan gençleri davet ediyoruz.  Yetiştirmemiz gerektiğine inanıyoruz.

Gerçekleştirilen faaliyetlerden bahseder misiniz?

MG:  Bildiğim kadarıyla İstanbul’da Bat- Mistva geleneği Rav Palti zamanında sinagogumuzda başladı.  Sonraki yıllarda Rav Haleva ile her yaz 4-5 Bat – Mistva yapardık.   Tefillimler oluyor. Bu yıl  yeni bir uygulamaya başladık, hafta arası bir akşam Hahambaşı Rav Haleva, Burgaz adalılarla sohbet ediyor, sorularını yanıtlıyor. İlk başta az katılım olur diye tereddüt yaşadım, oysa her hafta katılımcı sayısı artıyor. Bilhassa gelenlerin arasında gençler olmasını bizleri sevindiriyor. Bu faaliyeti ileriki yıllarda da sürdürmeyi düşünüyoruz.

MÖ: Katılımcıların büyük bir kısmının duaya gelenler olmadığını da belirtmekte yarar görüyorum. Sadece Hahambaşımızla yapılan sohbetler için sinagoga geliyorlar. Yöneltilen sorulardan ve katılımcı sayısından konuya büyük bir açlık olduğunu söyleyebilirim.

MG: Bu keilla’nın bir sloganı var: “Gel. Ne kadar biliyorsan, ne kadar bilmiyorsan yine de gel. Hepimiz sinagoglara  gittikçe öğrendik.  Her gelişinde bir şeyler öğreneceksin, aidiyet duygun gelişecek.” Hahambaşımız bu konuda çok istekli çok girişken, Hazan David Sivi de elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor.

MÖ: Burgazada Sinagogu’nda tüm yahidleri büyük bir samimiyetle kapıda karşılarız. 

Bu keillada yahidler ve biz, biriz. Herkesi sevgiyle kucaklıyoruz.

NŞ: Küçükleri bile  gabaylara ayrılmış yerlere oturturuz.

İleriye dönük ne gibi fikirleriniz var?

MG:  Sinagogumuzda 120 kişilik oturma düzeni var. Şabat dualarında  bu rakam yaklaşık 140-150’ye ulaşıyor. Hafta arası dualar pek kalabalık olmuyorsa da, Yahidalarımız için bir Azara yapmak bizim rüyamız.

Sadece yaz döneminde ibadete açık olan bir sinagogun gabayı olmanın getirdiği zorluklar var mı?

MG: Sinagogumuz daha önce de belirttiğimiz gibi Neve Şalom Vakfı’na  bağlı. Büyük destek alıyoruz. Ancak Nesim Şalhon, kışa girerken tüm sinagogu toparlar ve yaz başı da yeniden hazırlar.  Bayramlar erken gelirse Roş Aşana ve Kipur’u yapar sonra kapatırız.

Ve 2003 yılında  Yom Kipur günü Burgazada’da yangın çıktı…

MG:  Marko Özlevi ile buradaydık.  Sinagogda yaklaşık 20 kişiydik Musaf bitti, Minha duasından önce  bir süreliğine evlerimize dağıldık. Evim sinagoga çok yakın, balkondan Bayrak Tepe’de bir sarı duman gördüm. Ancak bir anlam veremedim. Sinagoga geri döndük Minha’yı okumaya başladığımızda etraf duman doldu. Bu arada “yangın yangın” çığlıklarını duyduk. Ne yapacağımızı şaşırdık, arada duayı sürdürüyorduk. Gerekli mercilere ulaşmaya çalıştım. En büyük problem Sefer Tora’ları ne yapacağımızdı. İki saat sonra kontrol altına alındığı haberi geldi. Dumandan nefes alamıyorduk. Tatil Evi’nin tepesine çıktım hortumla hem o binayı hem de sinagoga üstten su bastım. Yan bahçedeki palmiye alev aldı onu söndürdük, iki yanda başka bir ağaç alev aldı ona müdahale ettik. Kozalaklar patlıyor her tarafta ufak yangınlara neden oluyordu.  En sonda bizlere maske verdiler, dua  ederek keillayı kapatarak çıktık.  Hepimizin aklı sinagogdaki Sefer Tora’lardaydı. Kendimizden çok onu düşündük.  Onu ait olduğu  yere, Ehal’ine bıraktık, dua ederek çıktık. 

MÖ: Büyük bir tehlike atlattık.

 

Değerli okurlar,

Bildiğiniz gibi “Sinagoglarımızın İdari Müdürleri: Gabaylarımız” adlı yazı dizisi arkadaşım Sibel Konfino’nun sürdürdüğü bir çalışmadır. Ancak, bir Burgazlı olarak, sinagog gabayları ile röportajı şahsen yapmak istedim.

Görüşmemiz sırasında fotoğrafları çekmek üzere bizlerle orada olan Yavuz Arditi’ye sonsuz teşekkürler...

Ester Yannier