(Yahudi bir) gençten aydın olur mu?

Onursal Başkan Bensiyon Pinto’nun, “Anlatmasam Olmazdı: Geniş Toplumda Yahudi Olmak” adlı kitabı eylül ayında Doğan Kitapçılık’tan yayınlandı. Doğan Kitap günümüzün en popüler yayınevlerinden... Kitap, Gözlem Kitabevi’nden çıksaydı kısa zamanda dördüncü baskıyı yapabilir miydi, merak ediyorum.

Köşe Yazısı
22 Ekim 2008 Çarşamba

Onursal Başkan Bensiyon Pinto’nun, “Anlatmasam Olmazdı: Geniş Toplumda Yahudi Olmak” adlı kitabı eylül ayında Doğan Kitapçılık’tan yayınlandı. Doğan Kitap günümüzün en popüler yayınevlerinden... Kitap, Gözlem Kitabevi’nden çıksaydı kısa zamanda dördüncü baskıyı yapabilir miydi, merak ediyorum.

Bu çalışma türünün ilk örneği olarak kabul ediliyor; çünkü ilk defa bir (onursal) cemaat başkanının kitabı geniş toplumla buluşuyor. Bugün itibariyle düşüncem, kitabın kısa ve uzun vadede etkileri olacağı.

Popüler olanın doğası gereği, kısa vadedeki etkilerini hep birlikte yaşıyoruz. Böyle bir çalışmanın ortaya çıkmış olması son derece anlamlı. Özellikle de Türk Yahudi kimliği üzerine Bensiyon Pinto ile benzer düşünceleri taşıdığımı, kitabın kimlik anlayışı üzerine tartışmasız ve net bir duruş sergilediğini belirtmek isterim. “Yahudi kimdir?” sorusuna cevap arayan, önyargıları olan bireylerin, satır aralarında çok iyi cevaplar bulacağına, Türk Yahudilerinin yaşadığı sorunlara tanık olabileceğine şüphem yok.

***

Kitabında belirttiği üzere, günümüz gençliği kimi zaman terbiye sınırını aşsa da vurdumduymaz olsa da Bensiyon Pinto, özyaşamöyküsünü gençler için yazdı. “Amacının kendisini övmek olmadığını” kitabının birçok yerinde vurguluyor onursal başkanımız, fakat mütevazı bir anlatımdan daha çok yoğun bir “ben” figürünün göze çarptığını ifade etmeliyim.

Çocukluğundan başlıyor anlatmaya; bir zamanlar huzur dolu bir Galata’da, sade bir biçimde yaşayan Yahudi cemaatinden, günümüze doğru uzanıyor ve cemaatimizdeki değişimi dile getiriyor Bensiyon Pinto. Kendisi, düzenlemiş olduğu çeşitli etkinlikler için bireysel tutumunu örnek olarak gösteriyor. 1986 terör saldırısı akşamı yapılan Bar-Mitsva gecesine kadar, toplumumuzdaki gösteriş merakını eleştiriyor. Ne var ki eleştirilerinin yanı sıra, kitapta bu değişimin nedenleri ve geleceği üzerine entelektüel bir açılıma, bir başkanın vizyonuna rastlamak mümkün değil.

Kendi başkanlık döneminde Türk Yahudi Cemaati’nde neler yaşandığını okuyoruz kitapta; Bensiyon Pinto lobiciliğin önemini vurguluyor. Okurken birçok politik isimle olan ilişkisini öğreniyor ve çevre edinmenin gücüne tanık oluyoruz. Birçok partiden teklif aldığını, hepsini geri çevirdiğini paylaşıyor Bensiyon Pinto. Aklıma 1980 sonrası Türkiye’de gençlerin ve toplumun nasıl apolitik bir hale getirildiği geliyor. Son dönemde düşündüğüm soru şu: “Bir Yahudi’den, Yahudi gencinden, Türkiye’de aydın olabilir mi? Yetişebilir mi?” Eğer ülkemizde, Bensiyon Pinto’nun da belirttiği gibi, Yahudi cemaatinin sadece dini olarak bir azınlık olduğu anlayışı yerleşirse, soruyu cevaplamak kolaylaşacaktır. Öte yandan kitabın gençlere, ülke sorunlarına da duyarlılık göstermeleri için bir rehber olduğunu söyleyebilmem zor. Zira Türkiye’yi sevmek, biraz da bu demek değil mi? Denilebilir ki cemaati için çalışan adam, aynı zamanda ülkesi için de çalışır. Kanaatimce Atatürk’ün Laik Cumhuriyet’i için bugün çok daha fazlasını yapmamız gereken bir dönemdeyiz. Türkiye’de ibadet etme özgürlüğünde sıkıntılar yaşanıyor, hatta “mahalle baskısı” diye bir kavram söz konusu. Laikliğin Türk Yahudileri ile Müslümanlarını birleştirici gücüne daha çok inanıyorum.

Kitapta, Türkiye-AB ve Türkiye-ABD ilişkilerine de yer veriyor, kendi görüşlerini sunuyor Bensiyon Pinto. Cemaatimizin (ve kendisinin) bu konularda yaptığı çalışmalar ve katkıları açık, emeği büyük. Hükümet(ler)in hedeflerine ayak uydurmak, uygun hareket etmekse daha çok gençlere öğüt olarak sunulan.

***

Bensiyon Pinto’nun kitabında anılarının derlemesini okuyoruz. Anılar, öznel anlatılardır. Özel olaylar hakkında yorum yapmak, eleştiride bulunmak ne kadar doğru olur, tartışılır. Bensiyon Pinto yaşadıklarını aktarıyor ve kırgın olduklarını bir kez de bu kitap aracılığıyla “affettiğini” duyuruyor.

Cemaat başkanlığının nasıl işlediğine, Yıldırımspor’un kuruluşuna, kurumlarımızdaki çeşitli olaylara tanık oluyoruz sayfalar arasında. Cemaat bütçesiyle ilgili olarak kendisinin nasıl başarılara imza attığını okuyoruz. Yine de sormadan edemiyorum kendime, geniş toplum tüm bu detayları nasıl değerlendirecek? Yahudi Kültürü Avrupa Günü’nde güçlü adımlarla yaşayışımızın kültürel boyutunu anlatırken, “Anlatmasam Olmazdı” adlı kitapla cemaatin içişleri hakkında bir şeffaflık gün yüzüne çıkıyor. Olayları Bensiyon Pinto’nun penceresinden okuyoruz. Anılar hakkında, hayatta olanların perspektifini okuyabilecek miyiz (ki kimi değinilen olaylarda objektivite adına ihtiyaç var), merak ediyorum. Okuma şansımız olursa, bunlar da kitabın uzun vadeli etkileri olacaktır.