Osmanlı Türk Yahudi Cemaati, İbrani ve Ladino edebiyatlarına ciddi katkıları olmuş yazarlar yetiştirmiştir. Bunlardan Şlomo Almoli bir ansiklopedi planlamıştı. Ladino dilinde yazılmış en önemli eser, Meam Loez, İstanbul’da, Yaakov Kuli tarafından kaleme alınmıştır
Edebiyat
Şlomo Ben Yaakov Almoli: (1485-1542) yılları civarında doğmuş olup, doğum yeri tam olarak bilinmemektedir. Selanik’te büyümüş, sonradan İstanbul’a yerleşmiş olduğu kesindir. Büyük olasılıkla İspanya’da doğmuştur. Adını duyuran başlıca çalışma, bir ansiklopedi planlamış olmasıdır. Almoli, bu işin yıllarca süreceğini ve büyük yatırımlar gerekeceğini bildiği halde, bu yönde gerekli girişimlerde bulunmuş, İstanbullu aydınların projeyi reddetmeleri üzerine, bu konuda küçük bir broşür yayınlamaktan ileri gidememiştir.
“Meassef le Kol ha Mahanot” (İstanbul 1531) adlı bu broşürde yazar, ansiklopedinin planını takdim etmiştir.
Almoli’nin bütün yazdıkları bir istisnayla, yazmayı düşündüğü büyük eserler hakkında kısa çalışmalardır. Bu istisna “Pitaron Halomot” (Rüya Tabirleri, Selanik 1515) adlı eseridir. Bu kitap, Orta Avrupa Yahudilerinin konuştukları Yiddiş diline çevrilmiş ve tercüme 1694’te Amsterdam’da basılmıştır. Eserin ilginç yanı, rüyalara tıbbi ve bilimsel izahlar getirmiş olmasıdır. Diğer bir eseri “Halihot Şeva” İbrani grameri ile ilgili bir araştırma projesidir.
Almoli bu broşürde, özellikle İbranicenin sesli harfleri üzerinde durmuştur. Yaakov Almoli, Kabala ve felsefe eserleri de vermiştir.
Yaakov Kuli ve Meam Loez
Yaakov Kuli, Ladino edebiyatının en büyük yazarıdır. İsrail’de doğmuş 1714’te İstanbul’a gelmiş ve burada Hahambaşı Yehuda Rezanes’in yanında okumuştur.
Kuli, Tevrat’ın yorumlarından oluşan ve halk masalları ve buna benzer folklorik, malzeme içeren büyük eseri Meam Loez’i burada yazmaya başlamıştır. Meam Loez, Ladino okuyan ve anlayan kitleler için özel olarak planlanmıştır. Kuli’nin bu eseri yazmaktaki amacı, sokaktaki adama, en iyi anladığı dilde okuma malzemesi sunmaktı.
Meam Loez planlandığı düzeyde kalmadı ve zamanla Ladino dilinin en büyük eseri ve Tevrat’ın geniş çapta bir yorumu haline geldi. Kuli bu şekilde, Sabetay Sevi’nin sebep olduğu fırtınayı dindirmek, halkı din ve ahlak yoluna getirmek istemiştir. Eserinin ilk cildi olan Tekvin (Bereşit) bölümüne yazmış olduğu önsöz, bu amacını açıkça yansıtmaktadır.
Meam Loez basit, iddiasız ve halkın anlayabileceği bir dil ve üslup kullanılarak yazılmıştır. Kuli, Tekvin (yaratılış) bölümünü yayımladıktan sonra “Çıkış” bölümünü de bitirmiş ancak yayımlayamadan ölmüştür (1732). Kuli buna ek olarak kitapla ilgili çeşitli müsveddeler de bırakmıştır.
Bundan sonra Yaakov Magriso esere, Kuli’nin bıraktığı yerden devam etti ve “Çıkış”ı gözden geçirip yayımladı. (İstanbul 1733, 1746) Magriso esere “Levililer” ve “Sayılar” kitabını da ekledi. Bundan sonra “Meam Loez”in sorumluluğu Behar Argüeti ve Yozef de Trani’ye geçti. Bunları birkaç yazar daha izledi.
Eserin bitirilebilen ciltleri defalarca basılmış, bir kısmı İbraniceye çevrilmiş. İspanya’da İbn Tibbon Enstitüsü birinci cildini Latin harfleriyle yayımlamıştır.
Meam Loez’in Ladino konuşan kitleler üzerinde etkisi, Yidiş dilinde yazılan “Tsena u Rena”nınkini çok aşmıştır. Bu eser belli bir dönemde Ladino konuşan kitlelerin başlıca, belki de tek okuma malzemesi olmuştur. Zaten yazılmasının başlıca nedenlerinden biri, kültürel bakımdan önemli bir gerileme sürecine girmiş olan topluma okuma aracı temin etmektir. Kuli’nin bu atılımı Ladino eserlerin çoğalmasına yol açmıştır.
Meam Loez “yabancı dil konuşan takvimden” anlamına gelir. Bu isim Kuli tarafından, kitap Ladino yazıldığı için seçilmiştir.
Avraham Asa
Kuli ile birlikte Ladino edebiyatının babası sayılan Avraham Asa, Tevrat’ı ve Yosef Karo’nun “Şulhan Aruh” adlı eserinin bir bölümüyle birçok kitabı Ladino’ya çevrilmiştir. “Tsarhey Tsibur” adını taşıyan ve günlük davranış kurallarına dönük eseri 1733’de basılmıştır. Asa bu çalışmalarında daha önce değinildiği üzere, birçok nedenlerden kültür düzeyi diğer Avrupa cemaatlerine nazaran çok düşen Türk/Osmanlı Yahudi Cemaati’ni kalkındırmak amacını gütmüştür. Gerçekten de Türk Yahudileri, Fransız İhtilalinden sonra, Avrupa’da gelişen felsefe akımlarını ve edebiyat çalışmalarını izleyememiş, İbranice’yi de unuttuklarından, hem evrensel hem ulusal kültürden uzaklaşmışlardı. Yorumculara göre, Avraham Asa’nın Ladino dilinin dirilmesi ve Sefarad Yahudilerinin kültürel kalkınmaları yönünde yapmış olduğu çalışmalar, bu alanda yapılanların doruğunu oluşturur.
Hayim Palaçi
İzmir’de hahamlık yapmış olan Hayim Palaçi, (1788-1869), yaşamı boyunca 72 eser vermiştir. Habif takma adıyla da bilinen Palaçi İzmir’de doğmuş ve bölgedeki (Manisa, Bergama, Tire) faaliyetleriyle adını İstanbul’da duyurmuştur. Bir ara Bab-ı ali yetkilileri, cemaat içinde beliren bir anlaşmazlığı çözümlemesi için Palaçi’yi İstanbul’a getirmiş ve hizmetlerini iki madalya ile ödüllendirmiştir.
Hayim Palaçi, 1865 yılında, 77 yaşındayken, İzmir’e Hahambaşı oldu. Eserlerinin çoğu kaybolmuş ya da yayınlanmamış olmakla birlikte, basılabilen 26 kitabı sanatı ve görüşleri hakkında yeterli bilgi sağlamaktadır. Bu eserlerin önemli bir bölümü İzmir ve Selanik’teki matbaalardan çıkmıştır. Hayim Palaçi, İsrail ülkesine sevgisini ve vatanına duyduğu özlemi eserlerinde dile getirmiştir.
Avrupa’da gelişen Aydınlanma Hareketi’ni Türk Yahudilerine yansıtanlar arasında adı kaydedilmeye değer olanlardan biri de, Edirneli Avraham Danon’dur. (1857-1925).
Danon bu kentte, “Hevrat Şomrey Tuşiya” ya da “Dorşey Haskala” (Aydınlığı Arayanlar) adıyla bilinen cemiyeti ve “El Progreso” (ilerleme) gazetesini kurdu. Daha çok tarihi yazılara ağırlık veren ve amacı Doğulu Yahudiler hakkında bilgi toplayıp yayımlamak olan bu gazetenin ilk sayısı 1888 yılında, İbranice ve Ladino olarak çıktı. Danon birçok tarih dergisinde Yahudilerin geçmişi, gelenekleri ve edebi faaliyetleri hakkında yazılar yazdı. Bu arada İbranice’ye bilimsel makale ve şiirler çevirdi. Danon daha sonra Fransa’ya gitti ve orada İbranice okuttu.
devam edecek..