Yaz sıcağında poşetleri açın...

Ester YANNİER Köşe Yazısı
1 Temmuz 2009 Çarşamba

Yaz mevsiminin sıcak havası içinde bunaldığımız günlerdeyiz… Okurken içinizi serinletecek bir şeylerden bahsetmek istiyorum ama aklıma karşımda duran buzlu kahve, buzdolabı ve içindeki kıpkırmızı karpuz, yan raftaki soğuk su, erimekte olan kutuplar, klimanın o hiç sevmediğim neredeyse beni hasta edecek serin esintisinden başka bir şey gelmiyor, derkennn…

Gazetemizde fark ettiğiniz ve çok beğendiğinizi umut ettiğimiz yeniliklerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Bu yaz 12 sayfaya inmemeyi hedefliyoruz- bazılarının ısrarlar yazın çıkmadığımızı zannetmelerine rağmen- …Yazlık adreslerinizde sizlerle buluşmaya devam edeceğiz. Bir hedefimiz daha var. Bildiğiniz gibi gazetemiz ambalaj içinde sizlere ulaşıyor… Bu satırları okuyorsanız, demek ki poşeti açtınız. Ancak gazetemize abone olmasına rağmen, ambalajıyla geri dönüşümü dahi olmayan yerlere atanlar varmış. Onlardan birini tanıyorsanız söyleyin açsın, bir göz atsın… Mutlaka ilgilerini çekecek bir konu, bir yazı bulacaklar. İnanıyoruz ki bazı köşeler bağımlılık da yaratacak… İşte hedefimiz, az sayıda olduğunu umut ettiğimiz bu kişilerin gazetemizi o gri ambalajından çıkartmalarını sağlamak… İlk adıma siz destek verin, gerisini kendileri getirecekler… Aynı bisiklete binmek gibi… Bunu hani o sıkça bahsettiğim, hazinem niteliğinde e-posta kutum var ya, yine oradan bana gönderilen bir posta nedeniyle yazdım…

Şalom abonesi olduğunu bildiğim bir arkadaşım, gazeteyi “açma zorluğu” çektiği için o kaçırdığı neşeli, nüktedan, hafiften zülfiyâre dokunan yazılarla kısa sürede sevdiğiniz Ters Köşe’nin yazarı Vladi Benbanaste’nin yazısını bana yollamış… Olay bu derece hazin!…

Ne mi yaptım arkadaşımı konu hakkında bilgilendirdim… Umarım arkadaşım sevdiği yazının ikinci bölümünü gazeteden okumuştur…

Pazartesi “Open House” yaptık…

Pazartesi günleri haftanın ilk iş günü olması nedeniyle genelde yoğun, telaşlı ve sıkıntılı geçer.

Ancak bazı beklendik- beklenmedik konuklar günün akışını değiştiriverirler… İşte böylesi bir haftanın ilk günü sendromunu geride bıraktık.

Büyükada’da açılacak Adalar Müzesi ile ilgili bilgi aktarımdan bulunmak üzere kapımızı çalan Elif Özgen birinciliği aldı…

Yunanistan’ın ulusal televizyon kanalı ERT’den çekim için gelen ekip ise ikinci oldu…

ABD Georgetown Üniversite’sinden Judeo- Espanyol dili üzerine proje araştırması için gelen Rey Romero üçüncü sıraya yerleşti… İki yıl önce de aynı proje için ülkemizi ziyaret eden Romero, Adalar ve İstanbul’da İspanyolca konuşan cemaatin dil ve kültürünü araştırıyor. Onun sayesinde gelişen - değişen dilimi sınama olanağı buluyorum.

Dördüncü ziyaretçilerimiz ise ağustos ayında görev süresini tamamlayacak olan İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Mordehai Amihai ile Konsolos Yardımcısı Tal Gat, onlara eşlik eden Konsolosluk Basın İlişkileri Sorumlusu Korin Penso ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Ceki Bilmen idi…

Böylelikle haftanın ilk günü değişik kültürlerden, değişik renklerle dolu dolu yaşandı.

İnanç- güven- umut

 

Bütün köy ahalisi yağmur duasına çıkar. İçlerinden birinde şemsiye vardır.

Bu inançtır.

 

Baba bebeğini havaya hoplatır, çocuk gülmekten bayılır. Yere düşeceğini aklına bile getirmez. Çünkü babası onu tutacaktır.

Bu güvendir.

 

Yatağa girerken ertesi gün uyanıp yaşamaya devam edileceğiyle ilgili garanti yoktur. Ama yine de ertesi günle ilgili planlar yaparız.

Bu umuttur.

 Ve bu üçü varsa hayat güzeldir...