Ne olmak istemezsin?

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
11 Kasım 2009 Çarşamba

“Ne olmak istemezsin?”

Yazılarda başlıklara noktalama işareti konmaz; ama ben buna koydum; çünkü bu soru çok sağlam bir soru. Öyle hemen cevap verilemeyenlerden, üzerinde uzun uzun düşünme ihtiyacı hissedilenlerden...

Bir çocuğa onunla yakınlık kurmak için iki soru vardır hep büyüklerin cebinde, çıkarıp çıkarıp sorarlar:

-Söyle bakalım anneni mi daha çok seviyorsun yoksa babanı mı?

Ya da:

-Büyüyünce ne olmak istiyorsun?

Çocuklar için ilk sorunun cevabını vermek ne kadar zor olsa da ikinci soru için hemen hepsinin bir cevabı vardır. O günlerde neyle haşır neşir oluyorlarsa seçimleri de ona bağlantılı olarak gelişir, değişir. Hayran oldukları bir aile büyüğü doktorsa onun gibi takdir görmek ve güvenilmek adına doktor, ana haber bülteninde yangını kahramanca söndürenleri gördükten sonra itfaiyeci, çok keyifli bir bilgisayar oyunu piyasaya çıkınca bilgisayarcı ya da evdeki artık kumaşlardan bebeklere elbiseler uydurdukça- artık böyle küçük kızlar var mı pek emin değilim- modacı olmak isteyebilirler. Kendileri ve dünya değiştikçe istedikleri de değişir; çünkü insanın büyüdükçe, geliştikçe, zamanı yaşadıkça, dünyayı izledikçe öncelikleri değişir. Kimi mevki sahibi olmayı, kimi çok para kazanmayı, kimi yaptığı işle milyonlara adını duyurmayı, kimi binalar çizmeyi, kimi onları yapmayı, kimi satmayı, kimi şahane yemekler yapıp sofralar donatmayı, yarattığı lezzetlerle literatürlere geçmeyi, kimi ünlüleri giydirmeyi, kimi kaleminin ucunda dünyayı sallamayı kimi de ülke yönetmeyi düşler. Birinin hayali ulaşılmazdır, birininki bir kol boyu kadar yakında.

Peki, ne olmak istemez insan?

Hiçbir zaman bu sorunun cevabını düşünmeyiz. İsteklerimizin peşinden gitmeye o kadar alışmışızdır ki ya da küçücükten buna öylesine yönlendirilmişizdir ki istemediklerimizin üstünde kafa yormayız.

Emir almak mıdır hoşlanmadığımız yoksa emir vermek mi; insanlarla uğraşmak mıdır kaçtığımız yoksa masa başları, bilgisayar ekranları mı; adliye koridorlarında mı yoksa hastane odalarında mı olmak istemeyiz, kalabalıklar mıdır uzak durduğumuz çalışırken, yalnızlığımız mı?

Yaşamın içinde ne olmak istediğimizi bilmek kadar ne olmak istemediğimizi bilmemizin de büyük önemi var.

Hangi meslek alanının içinde olursak olalım, etrafımızda işini severek, isteyerek yapanlarla kendini tesadüfen o işin içinde bulmuş olanlar,  gece ve gündüz gibi ayrılıyor birbirinden.

Şimdi hiç vakit kaybetmeden soralım kendimize:

Ne olmak istemiyoruz?

Hayatında en çok istediği mesleği yapan biri olarak benim bundan sonra içinde olmak istemeyeceğim şeyler belli zaten:

Hayallerimden vazgeçmek, kalabalıkların içinde yapayalnız kalmak, sevgilerin kaybolmasını izlemek, gençlerin ümitsizliğini görmek, sevdiklerimi kaybetmek, yazamamak, gençlerden uzak kalmak, yaptığım işi yapamamak, Tanrı’nın uzağına düşmek ve aşkı unutmak istemem.