Kudüs’te Haçlı gölgesi

Alber NASİ Köşe Yazısı
24 Mart 2010 Çarşamba

ABD Başkan Yardımcısı Joseph Biden’ın İsrail ziyareti sırasında, İsrail’in Kudüs’te 1600 yeni yerleşim birimi açacağını açıklaması iki ülke arasında gerginlik yarattı.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun bu hafta ABD’ye yaptığı gezi öncesinde, ABD’nin İsrail’in ezeli ve ebedi müttefiki olduğu ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un ağzından açıklandı.

Biden’ı ve ABD’yi rahatsız eden İsrail’in Kudüs’te yeni yerleşim birimleri yaratmasından ziyade, bu açıklamanın zamanlamasıydı. ABD, İsrail ile Filistinliler arasındaki arabuluculuk girişimlerinde tarafları masaya oturtmaya hazırlanırken açıklamanın gelmesi ve bu açıklamanın Biden’in İsrail’i ziyareti sırasında gelmesi bir bakıma ABD’nin prestijini zedeledi.

İşin aslına bakılırsa, İsrail’in son zamanlarda yaptıklarıyla pek diplomatik kaygıları olmadığını anlamak pek de zor değil. Özellikle diplomasinin önemli olduğu Dışişleri Bakanlığı’na Avigdor Lieberman’ın gelmesiyle, diplomatik temayüllerden bahsetmek tamamen hayal oldu.  Netanyahu ve Lieberman’ın politikalarından ziyade üslupları son derece sert ve itici görünmektedir.

İsrail’in Kudüs yerleşim politikası yeni olmamakla beraber oldukça sistematiktir. Kudüs ve çevresinde Yahudi yerleşim birimlerinin inşaatları Filistinliler ve diğer ülkeler tarafından tasvip edilse de edilmese, Filistinlilerle barış yapılıncaya kadar devam edecektir. Filistinlerin bölünmüşlüğü ve barışa yakın durmamaları İsrail’in eline daha fazla koz vermektedir.

Bu arada ABD’nin Ortadoğu barışı ile ilgili somut bir planı ve politikası olmaması, Obama’nın konuya yeterince ağırlık vermemesi İsrail’in daha da rahat hareket etmesini sağlamaktadır.

Konu Kudüs olunca en anlaşılmaz tepkiler Avrupa Birliği’nden gelir. Avrupa Birliği barış sürecinde pek ses çıkarmazken konu Kudüs olunca her seferinde tepki gösterir. Avrupa’daki Haçlı ruhundan olsa gerek AB’nin Kudüs üzerinde bir hassasiyeti olagelmiştir her zaman.

Geçmişte de Kudüs’ün özerk bir yönetimi olması gerektiği gibi ipe sapa gelmez öneriler her zaman Avrupalılardan gelmiştir.  En son Kudüs’teki yerleşim projesiyle ilgili Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn’un İsrail Başbakanı’na tepkisi aynı garipliktedir.

***

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ABD’nin İsrail ile müttefik olduğunu vurguladığı AIPAC toplantısında, ABD’nin nükleer silah sahibi bir İran’a tolere edemeyeceğini diler getirmiştir.

Ancak yaptırımlar konusunda ABD son derece zayıf adımlar atmakta ve gerekeni yapamamaktadır.

ABD’nin pasifliği ve kararsızlıkları yavaş yavaş eski dengeleri bozmaktadır. ABD, yaptırım gücünü kaybettikçe ikna kabiliyetini ve saygınlığını da kaybeder.