Cesaret korkusuzluk demek değildir!

Yıldırım Gençleri’nden bir sorumluluk örneği: KARAKARE FİLM GÜNLERİ... Geçtiğimiz hafta başlayan etkinlik, film gösterimleri ve konferanslarla sürüyor

Mois GABAY Toplum
7 Nisan 2010 Çarşamba

Yıldırım Spor Gençleri tarafından bu sene beşincisi düzenlenen ‘Kara Kare Film Günleri’ geçtiğimiz perşembe günü çarpıcı bir tema ile başladı. Her sene farklı bir tema ile Holokost’un bilinmeyenlerini bize sunan gençlerimiz bu sene de Direniş temasıyla film gösterimlerinin yanı sıra Holokost kurtulanı ve  ünlü Nazi Avcısı Serge Klasferd’ın konferansı ve sergi ile karşımızdalar.

Perşembe akşamı Yıldırımspor Gençlik Başkanı Levent Allovi gecenin açılış konuşmasına “Cesaret Korkusuzluk Demek Değildir!” sözüyle başladı. İnsan kendini bekleyen tehlike karşısında doğası gereği korkar ama buna rağmen onun altında ezilmeden mücadele ederse biz ona cesur deriz. Holokost’ta kaybettiğimiz 6 milyon yaşam da cesurca farklı şekillerde direnmiş ve bir yerden hayata tutunmaya çalışmıştır. Direniş kimi zaman o zor şartlarda geleneklerden kopmayarak bayramları kutlayarak kimi zamansa getto tavanlarına çizilen resimlerle kendini göstermiştir. Direniş bazen sadece Yahudiler tarafından değil yaşanan acımazsızlıklara dur demeyi insani görev hisseden kişiler tarafından da gerçekleştirilmiştir.

Perşembe akşamı böyle bir direnişçinin Sophia Scholl’ün hayatını beyaz perdede izledik. Üniversitede Nazizm karşıtı dağıttığı bildiri sonucu hapse atılan ve tavrından ödün vermemesi sonucu giyotine edilmeye uzanan bu kızın hikâyesi bize direnişe katkısı olan bir cesaret örneği gösterdi. Özellikle filmin son sahnesinde gördüğümüz birazdan ölüm cezası ile çarpılacağını bile bile hâkime “Biz şu anda burada mahkûm sandalyesinde oturuyoruz ama yakında siz bu sandalyelerde oturacaksınız!” diyebilmek cesur olabilmektir. 

Direniş kimi zaman bir çizimde, kimi zaman müzikle, kimi zaman Yahudi olmayan birinin insanlık namına verdiği mücadele ile kimi zamansa da silahlı bir direniş olarak kendini gösterir. Nitekim silahlı direniş Holokost’un en bilinen ve en somut başkaldırı örneğidir. Holokost’ta kaybedilen her bir yaşam, yapılan her bir eylem genel içinde kaybolmamış aslında birer kahramanlık örneğidir.

İnsani direnişin bir örneği ise Bulgar ve Yunan Yahudileri ölüme gönderilirken Rodos Adası Almanların eline geçmeden 2000 Yahudi’yi kurtaran Türk konsolosu Sabahattin Ülkümen’dir. Holokost bunun gibi şimdiye kadar Yad Vashem tarafından ödüllendirilen 22.000 insanlık yardımına tanıklık etmiştir.

Günümüzün değişen dünyasında da Yıldırım gençleri bize unutturmamak adına verdikleri mücadeleyi göstermişlerdir. Gençlerimiz önce kendi varoluşlarına olan sorumluluklarını, daha sonra toplumumuza olan sorumluluklarını ve de en son olarak insanlığa olan sorumluluklarını “hatırlatarak” yerine getirmişlerdir. Özellikle kitapçıkların ilk sayfasında okuduğumuz “13-22 yaş arasında 150 gencin ortak çalışmasıdır” ifadesi bize aktif bir gençliğin neler yapabileceğini göstermiştir. Unutmamak sadece hatırlamak değil değişen ve gelişen koşullarda farklı bakış açılarını da ele alarak gelecek nesillere aktarmaktır.     

Holokost kurtulanlarını görecek son nesil olarak bizim de tanımak ve öğrenmek sorumluluğumuzun olduğunu biliyoruz. Bu yüzden halen bir Holokost kurtulanı ile tanışma fırsatınız olmamışsa mutlaka 15 Nisan akşamı Nazi avcısı ve Holokost kurtulanı Serge Klasferd’i dinlemeye gelin ve onunla tanışın.

Gelin zamanın yok ediciliği karşısında hep birlikte direnelim, herkese iyi seyirler…