Jo ve Hido

Rudi DİRİMAN Köşe Yazısı
2 Haziran 2010 Çarşamba

Takımların yaz tatiline girmesi ile birlikte yıl boyunca meydana gelen olayları bugün artık daha kolay inceleyebiliyoruz. Farklı iki ligden ve farklı ülkelere ait sonucu birbirine çok benzeyen iki olayı sizlerle paylaşacağım.

NBA’de yaklaşık 10 yıldır top koşturan Hidayet Türkoğlu geçirdiği yorucu sezonun ardından Türkiye’de tatilini geçirip dünya basketbol şampiyonasına hazırlanıyor. Sezon başında Hidayet Kanada’nın Toronto Raptors takımına transfer oldu.10 yıldır NBA’de oynayan basketçi her gittiği takım için önemli bir tecrübe ve ilk beş oyuncusu olarak kabul ediliyor.

Hidayet’in bu yıl Kanada da yaşadığı sorunlar bize çok da uzak değil. Hidayet NBA’de sezon boyunca farklı sakatlıklar yaşadı, bir Denver maçı öncesi sakatlığından dolayı antrenmana katılamadığı için takım kadrosundan çıkarılan Hido, tribünden arkadaşları ile birlikte maçı seyreder, Toronto Raptors maçı bir sayı farkla kaybeder. Maçtan sonra Avrupalı arkadaşları tarafından bulundukları cafeye çağrılan Hido, bu teklifi geri çevirmez ve 15 dakika için bütün takım arkadaşlarının bulunduğu cafeye gider. Eğlence mekânın çıkışında gazetecilerin fotoğrafını çekmesiyle birlikte, olaylar kamuoyu tarafından farklı bir şekilde algılanır. Basında yer alan genel düşünce Hido’nun gerçekte sakat olmadığıydı. Takımının maç kaybettiği akşam eğlence mekânında görüntülenmesi, taraftarların gözünde hoş karşılanmaz. Hido’nun basında çıkan bu haberi kaybedilen maçın nedeni olur. Bu olayların ardından yönetim de Hidayet’e ceza vermek ister, bu haksızlığı kabul etmeyen Hido avukatları aracılığıyla buna itiraz eder. Sonuç olarak Hidayet’in bütün bu olaylar bittikten sonra takımdaki yerini aldığında maç sırasında sayı kaydetmesine rağmen, Toronto taraftarlarının oyun devam ederken tepkisine maruz kalır. Bunun sonucu olarak on yıl boyunca bu şekilde hiçbir olayda adı geçmeyen Hido önümüzdeki sezon Toronto’dan ayrılmak istediğini açıklar.

Hatırlayacağımız üzere bu olayların bir benzerini, Galatasaray’da oynayan Jo’nun başına gelmişti. Kaybedilen Fenerbahçe maçının ardından bir eğlence mekânında görüntülenen futbolcu, taraftarların hedefi haline gelmişti. Daha sonra oynanan Ali Sami Yen’deki maçlarda taraftarlar Jo’ya büyük tepki göstermişti. Sezon sonunu beklemeyen Jo ülkemizden arkasına bakmadan ayrıldı.

Bu iki olayın sonuçları benzerlik gösterse de kuşkusuz bazı farklılıklar içeriyor. Fakat taraftarın tepkisinin iki farklı ülkede benzerlik göstermesi oldukça enteresandır. NBA’yi bugüne kadar, dünya üzerinde en profesyonel ve en ideal organizasyon olarak kabul edebiliriz. Burada gelişmelerin sonunda haklı/haksız göz etmeden, NBA gibi dünyaca ünlü bir organizasyondaki taraftarların Türkiye Süper Ligi taraftarları ile aynı tepkiyi göstermesi insan faktörünü bir kez daha ortaya çıkarıyor. Kitlelerin takip ettikleri organizasyonlarda, eğitim, kültür ve diğer faktörlerden bağımsız, toplum başarısızlığın faturasını bir veya birkaç kişiye kesebiliyor. Bu sonucun asıl nedeni olmasa bile kamuoyunun tepkisini hafifletmek adına idareciler tarafından sadece bizim ülkemizde ve sadece futbolda değil bu çözüm dünyanın her yerinde farklı spor dallarında kullanılabiliyor.