Aşk tesadüfleri sever

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
16 Şubat 2011 Çarşamba

Türk sineması son yıllarda muhteşem işlerin altına imzasını atıyor. Geçen hafta vizyona giren ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ adlı film de bunlardan biri…

Filmin ilk yarısında ‘iyi ki bu filme geldik, ne kadar sahici ve hoş,’ diyor insan… Hele de 70’lerde çocuk olmuşsa…

Kırmızı Pinokyo bisikletler, sefertaslarında taşınan yemekler, kocaman objektifli fotoğraf makineleri, annelerin uzun saplı omuza takılan çantaları, kabarık saçları, babaların kocaman yakalı gömlekleri… Muhteşemdi… Geçmişe yapılan masalsı bir yolculuktu.

Müthiş güzel başlayan, mucizevî bir şekilde devam eden, şahane bir aşk var filmde…

Birçok tesadüf sonucunda yaşanmaya başlanan kocaman bir aşk… Aşk denen şey zaten tesadüfler sonucu ortaya çıkmaz mı?

Düşünün yaşadıklarınızı…

Bir arkadaş toplantısında tesadüfen davetli bulunmak, bir deniz kıyısında tesadüfen güneşleniyor olmak, bir seyahate çıkmak, uçakta tesadüfen yan yana oturmak… Bir yerde yanlış yola sapmak, bir mekânda tesadüfen aynı anda bulunmak, bir serginin açılışında, bir sinema girişinde, bir bilet kuyruğunda, bir tiyatro çıkışında, bir trafik sıkışıklığında tesadüfen orada olmak değil midir insanların hikâyelerinin başlangıcı?

Filmde de çocukluk aşkına yıllar sonra bir fotoğraf sayesinde yeniden merhaba diye bir genç kızın geçmiş ve gelecek arasında gelip giden öyküsü var.

Güzel gülen, güzel konuşan, güzel bakan ve güzel ümitleri olan bir kızın öyküsü…

Aşk, tesadüf işidir.

Siz hayatla ilgili bambaşka planlar yaparken başınıza aniden gelendir.

Ona izin verin.

Onun elinden tutun.

Onun sizi yolculuğuna çıkarmasına ses çıkarmayın.

Aşka boyun eğin.

Direnmeden, sormadan, sorgulamadan, sadece istediğiniz ve istendiğinizi bildiğiniz için yaşayın onu gitsin.

Aşk, insanın kendine verdiği en güzel izindir.

Filmdeki genç kız alışkanlıklarının aşk olmadığını, esaret olduğunu, bir başkasının gönlünü yapmak olduğunu fark ettiği anda; gerçek aşkı yaşamak için kendine izin veriyor.

Hayatın bize ne getireceğini ve bizden ne götüreceğini bilemeyiz.

Mutlu bir beraberliğin hangi tesadüf sonucu yaşanacağını da…

Şaşırmak için, heyecanlanmak için, yeniden ümit etmek için, hayattan bambaşka şeyler beklemek, bir başkasının hayatını kendi hayatınızın içinde yaşamak için, aşka izin verin.

Filmdeki kız aşkına yüreğini veriyor.

Aşk her şeyi yapabilmektir çünkü.

Aşk, vazgeçmemektir.

Aşk, kendi gelişim yolculuğunda büyümektir.

Aşk, hayatın içinde aynı anıları gönüllü olarak biriktirebilmektir.

Aşk, bir filmle çocukluğa geri gitmek, sevdiğinin elini tutmak, hayata güvenle, sıcaklıkla, umutla bakmak demektir.

Dostlarla bir yemekte buluşmak, annenizin yüzüne bakmak, bir bebeğe sarılmak, Tanrı’ya dua etmek demektir.

Aşk, hayatın farkına varmaktır.

Olanla olmayanı birbirinden ayırmak, olana sahip çıkmaktır.

Aşkın gözü kördür derler.

Filmde çok önemli bir gerçeğin farkına varıyorsunuz.

Asla değildir.

Aşk, dediğimiz şey, gözünü açmaktır.

Mehmet Günsür ve Beçlim Bilgin, bir peri masalının kahramanları olmuşlar.

Belki fazlaca tesadüfün içinde kaybolmuşlar; ama masalların en güzel yanı tesadüfleri değil midir?

Aşk, masaldır.

Anlatın.