Nobel Ödülleri ve Yahudiler

Dünyayı ilerletme misyonunun en önemli göstergesi olan Nobel Ödülleri’nde Yahudi olarak doğan veya yetişenlerin dünyadaki nüfuslarına oranla çok başarılı olmalarında yatan neden nedir?

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
12 Ekim 2011 Çarşamba

Bu satırların sahibinin yazılarını takip edenler, kendisinin pozitif veya negatif ayırımcılığa, etnik ve ırksal genellemelere ve komplo teorilerine külliyen karşı çıkan bir davranış sergilediğini bilirler. Zira bu satırların yazarı her dinden, her etnisiteden iyi ve kötü insanların kökenlerinden bağımsız olarak varolabileceğine inanır. Ayrıca, ‘seçilmiş bir ırk’ söylemine de peşinen kredi vermez, zira seçilmişliği; ancak ve ancak çok çalışmakta, dünyayı her anlamda ileriye taşıyacak vizyon ve hareket cesaretine sahip olmakta ve öteki’yi de tüm bu ilerleme ikliminin içinde varsaymakta kabul eder.

***

Yahudilerden, tarih boyunca dünyayı değiştiren, önemli bilim ve  siyaset adamı ile birçok devrimci sanatçı, yazar çıkmıştır. Ama aynısı Hıristiyan veya Müslüman veya Uzakdoğu dinlerine ait insanlardan da çıkmıştır.

Lakin kafamı kemiren bir mesele var. Tarih boyunca Yahudilerden katil de çıkmıştır, her türlü kötülük yapan bir yığın insan da çıkmıştır, “seçilmiş ırk” söylemini itibarsızlaştırırcasına, diğer tüm insanlarda da rastlanıldığı gibi. Gelin görün ki, dünyayı ilerletme misyonunun en önemli göstergesi olan Nobel Ödülleri’nde Yahudi olarak doğan veya yetişen insanların dünyadaki nüfuslarına göre diğer etnik kökenlilere göre çok daha başarılı olduğu görülmekte.

Şöyle ki, kimyada 31 Nobel Ödülü’yle toplam ödüllerin yüzde 20’sini veya ekonomide 28 ödülle toplamın yüzde 42’sine sahip olmuş, Yahudiler bugüne kadar. Bu rakkamlar fizikte yüzde 25, tıpta yüzde 27, edebiyatta yüzde 12, Barış Ödülü’nde ise yüzde 9.

Dünya nüfusunun ancak binde 2’sine sahip bir etnik grubun yüzde 42’lere kadar çıkabilen başarı grafiğinin izaha ihtiyacı olması lâzım değil mi?

Bu yıl, fizik, kimya ve tıp alanlarında verilen ödüllerin tamamını Yahudi kökenli bilim adamları almaları şaşırtıcı derecede ilginç. Üç pozitif bilim dalında böylesi bir başarı belki de ilk kez gerçekleşiyor bu etnik grup için.

Cevap aranılması gereken soru şudur: Binlerce yıldır sürgünde yaşayan, ikâmet ettikleri ülkelerden sürekli kovulan, pogroma, katliamlara ve en son olarak büyük kıyıma, Holokost’a uğrayarak milyonlarca insanını kaybetmiş bu kültür neden bu kadar başarılı görünüyor bugün itibariyle?

Çok tartışılır bir mesele olmasına rağmen kestirmeden şunu söyleyebilirim: Yahudiler sorgulayıcıdır genel anlamda. Sorgulamanın fişeklediği araştırmacılık da nesiller boyunca beyinlerine yerleşmiş durumda. Bugün, Yahudi din eğitimi verilen kurumlarda, yazılı bir Talmud veya Tora parçasını hahamlar öğrencileriyle tartışmak ve farklı algı ve fikirleri dinlemek ister. Yani din meselesinde bile –tabii ki kalın çizgi sınırları dahilinde- dinsel yorum ve farklılıklar Yahudi din eğitiminin  önemli bir geleneği olmuştur. Tanrı ile bile tartışan bir Yahudi geleneği, onu sorgulayıcı olmaya ve her önüne konulanı hemen kabul etmemeye itmiştir belki de. Ayrıca eğitime verilen büyük önem bu sorgulamanın itici gücünü oluşturmuştur.

Lâkin, kimi Yahudilerin dinsel inançları bir kenara bırakıp sekülerleşme yolunda ilerlemeleri bilimdeki sorgulayıcı ve araştırmacı özelliklerine damgayı vurmuş olması muhtemeldir. Diaspora’da farklı kültürler ve etnik gruplarla birlikte yaşamaları onlarda kimi kültürel çoğulculuk karakteri oluşturmuş ve bu da bilimsel çalışmalarda onları sonsuz derecede özgür kılmıştır. Diğer bir deyişle dinsel kökenli eğitim ve sürekli çalışma alışkanlığı, sekülerleşmeyle birlikte Yahudileri bilim dünyasında alabildiğince özgür kılarak büyük başarılara koşturmuş.

Lâkin bir gerçeği unutmamak gerek. Nobel Ödülü alan Yahudi bilim adamlarının yaşadıkları ülkelerin neredeyse tamamı bilime büyük çalışma alanı yaratmış olanlarıdır. Bilimin alt yapısının ve tarihinin olmadığı ülkelerde bu başarının gelmesi mucizelere bağlı olurdu.

Şimdi ise bu başarı sırasını, kabuklarından çıkarak, bilimin merkezi ABD’ye gelen binlerce Çinli ve Hintli’nin alacağı tahmin ediliyor.

Son tahlilde, bir dünya insanı olarak, hangi etnik kimliğin daha başarılı olacağı – nedenlerinin incelenmesi dışında – beni pek ilgilendirmiyor.

Önemli olan, şu karanlık, şu sorunlu dünyada kim sahibi olursa olsun, güneş ışığını bize biraz daha sıcak hissettirecek bilimsel ilerlemeler değil midir?

Twitter.com/ basyazar