Yakın şark’ta hudut meseleleri: Aşırı Siyasîleştirmeler, Münasip Unutkanlıklar...

Köşe Yazısı
19 Ekim 2011 Çarşamba

Jose V.ÇİPRUT


3. “ÇOK” YAKIN ŞARK: SURİYE1– LÜBNAN2- İSRAİL3

SURİYE’nin siyasî coğrafyasını ve hudutlarını kesinleştiren ne antlaşması ne de başka belgesi vardır. Suriye’nin Lübnan’la belirsiz hududu bugüne kadar dava konusu olmuşsa da iş askıda bırakılmıştır. Bu hududun iki tarafça da sahipliği iddia edilen kısımları Suriye ile Lübnan arasında ciddî görüş ayrılığına sebep olmaya devam etmektedir. 1967’den beri Suriye’nin İsrail’e kaybetmiş olduğu Golan Tepeleri’nde bulunan Şab’a Çiftlikleri’ni Suriye’den alacaklı kalacak yerde, Lübnan bunları (2000 yılından itibaren) İsrail’den talep etmeyi daha kolay bulmaktadır. Suriye’nin Ürdün’le olan hudutları da taraflar arasında uzun zaman ciddî münakaşa mevzuu olmuş, 2004 yılında imza edilen bir antlaşmayla “prensip olarak halledilmiştir” denilmesine rağmen hudut hatlarının amelî kesinlikle çizilmesi işi bugüne kadar askıda bırakılmıştır. Suriye’nin İsrail’e tecavüzüyle başlayıp Suriye’nin yenilmesiyle sona eren 1967 harbinde el değiştiren ve bugünler ‘Tampon Bölge’ sayılan Golan Tepeleri’ndeki hududu 1964’den beri devriye gezen 1000’e yaklaşık BM Ordu Çözülme İzleyici Kuvveti (UNDOF) oralarda ‘yeterli sayılır’ sükûnet sağlayabilmiştir. Suriye’nin Irak hudutları - Irak menşe’li çetelerin istihdam bahanesiyle aslında fuhuşa yönelttiği - insan kaçakçılığına hızlı gelişim imkânı sağlamaktadır. Endonezya’dan, Sri Lanka’dan, Filipinler’den, Habeşistan’dan ve Sierra Leone’den kaçak getirilen kız ve kadınların çoğu bedenî/malî sömürüme kurban düş(ürül)mektedirler. Hudutlarının gözenekliliği Suriye’yi Batıya yönelik opium, haşiş ve kokain için önemli bir aktarma ve kara para aklama merkezi rolüne düşürmüştür. Memleketin iç huzursuzluklarından halkın bakışını çevirtmek kaygısıyla İsrail hududunda yaratılan sahte problemler büyük hasar vermeden söndürülebilmişlerdir. Suriye’nin Türkiye ile olan hudutları ise rejimden kaçan Suriyeliler için bugünler cennet kapısı vazifesi görmektedir.  

LÜBNAN’ın da hudutlarını tasvir veya tesbit eden ne antlaşması ne başka belgesi vardır. Lübnan-Suriye hudutlarının bir kısmı belirsiz, bazı kısımları hâlâ kavga kaynağıdır. BM Kurulu Lübnan’da 1978’den beri 2000 kişilik Geçici Askerî Güç tutmaktadır. BM Lübnan Barış Gücü (UNIFIL) Lübnan-İsrail sınır arazisini oluşturan Wazzani bölgesindeki “mavi hat” boyunca, Lübnan ve İsrail askerleri arasında olur olmaz sebeple zaman zaman kısa süreli karşılıklı silâh atışlarına mani olamamaktadır. Lübnan, komşusu Suriye’nin İsrail’e silâhlı tecavüzü sonunda kaybettiği Golan arazisindeki Şab’a Çiftlikleri’nin aslında Suriye’nin mülkü değil de Lübnan toprağı olduklarını iddia edip bu arazinin Suriye’ye değil, kendisine iade edilmesini istemektedir. Güneybatı Asya’dan Ortadoğu tüketimine ve Avrupa pazarları diregetinde gözenekli hudutlarından transit geçirilen eroinin yarattığı gelirin aklanmasında malî merkez rolü gören Lübnan’da uyuşturucu madde gelirlerinin kökencilere sermaye teşkil etmesi epey endişe yaratmaktadır. UNRWA’ya göre 2007 yılında Lübnan’ın hudutlarını aşıp orada yerleşmiş 405 bini aşkın Filistinli Arap mülteci ve Irak’tan kaçan 60,000’e yaklaşık göçmen bulunuyordu. Bu rakamlara kıyasla, ilginçtir ki ne İsrail’in (1982, 2006)  iki hudut-aşırı harekâtı ne de Lübnan’ın kendi (1975-1990) iç savaşı, topyekûn 17,000’den fazla mülteci yaratabilmişti.

İSRAİL, Batı-Ürdün (yani emellerine uygunluğundan Arapların “Batı Şeria” adı ardında sahici adlarını tarih bilmezlerden saklamaya, vurdumduymazlara unutturmaya, AB ve İKÖ yardımıyla dünyaya kabul ettirmeye muvaffak olmuş oldukları, nâm-ı hakikî Cudea-Samarya) toprakları ile (1967 harbinden evvel on yıllarca Mısır’ın işgali altında tutulagelmiş) Gaza Şeridi’ni, harb neticesi, ellerinde buluvermiştir. Bu toprakların İsrail-“Filistin” Geçici Anlaşmasına konu olmuş bugünkü durumunun yarın’ı tarafların ancak baş başa ve münhasıran göz göze yürütecekleri ilâvî müzakerelerin sonuçlarına binaen halledilebilecektir. Lübnan’ın kendisine ait olduğunu iddia ettiği Şab’a Çiftlikleri’ni ihtiva eden Suriye’nin Golan Tepeleri İsrail’in elinde çokça geliştirilmiştir. İsrail, 2005 yılının Ağustosunda, yerleşimcilerini ve askerlerini Gaza Şeridi’nden tamamen çekmiş, Cudea-Samarya topraklarında ise dört İsrailli Musevî yerleşim topluluğunu yerlerinden söküp kaldırmıştır. İsrail’in bu sulhsever müstakbel hudut hazırlama girişimiyse Gazze’de Hamas tarafından “zafer” ilân edilmekten öte bir netice vermemiş, bilakis “zaaf” addedilmiş ve İsrail’e hudutüstü roket saldırılarının tehdit ve maktul seviyelerini yükseltmiştir. Yeşil Hat çizgisi boyunca Batı Ürdün’den gelen düzensiz münferit saldırıları önleyebilmek ve böylelikle bir nev’i güvenlilik izlenimi yaratabilmek kaygısıyla, İsrail’e karşı kanlı tecavüzleri azaltabilecek duvarın kurulmasına devam edilmiştir.          

(1) Bak: World Fact Book (2011); The Truth about Syria, B. Rubin (Palgrave Macmillan, 2008); Commanding Syria: Bashar al-Asad and the first years in power, E. Ziser (Tauris, 2007); Syria: neither bread nor freedom, A. George (Zed, 2003);

(2) Bak:  World Fact Book (2011); Lebanon: liberation, conflict, and crisis, B. M. Rubin (Palgrave Macmillan 2009); A house of many mansions: the history of Lebanon reconsidered, K. S. Salibi (Tauris, 2005).

(3) Bak: World Fact Book (2011); The Case Against Israel’s Enemies: Exposing Jimmy Carter and Others Who Stand in the Way of Peace, A. M. Dershowitz (Wiley, 2009); The Israel-Palestine conflict: contested histories, N. Caplan (Wiley-Blackwell, 2009); Israel: a history, M. Gilbert (Harper Perennial, 2008); Palestine/Israel: peace or apartheid: occupation, terrorism and the future, M. Bishara (Zed, 2003); The case for Israel, A. M. Dershowitz (Wiley, 2003);