Bin nasihat

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
2 Kasım 2011 Çarşamba

Geçen gün, Doniel Wilner adında bir ilişki terapistinin konuşmasına şahit oldum. Tamamen hemcinslerimden oluşan bir topluluğa verdiği tavsiyeler kayda değerdi. Örneğin “erkeğe eve girer girmez söylenmeye başlamayın. Olumlu bir iletişim kurup onun 45 dakika kadar eve ve akşama adapte olmasına fırsat verin. Unutmayın ki güncel hayatla ilgili şikayet ve üzüntüleri dinlerken erkek sürekli ‘ben neyi eksik yaptım, bu durumu çözmek için ne yapabilirim’ sorusuna cevap aramaktadır. Zaten çözüp bitirdiğiniz bir konuysa bunu baştan belirtin ki konuyu endişe ile dinlemesin.” Tabii ki pek çok olumlu davranış tavsiyesi de verdi. Örneğin, “ondan çok uzun zamandır bir iltifat duymadıysanız ve duymaya ihtiyacınız varsa, bunu söylenerek ekşi ekşi değil, açık açık talep edin. Görünüşünüz, başarılarınızla ilgili tatlı bir iki sözü hatta kendiniz formüle edip ona söyletin. Bazen erkekler iltifat etmeyi isteseler bile bunun yolunu bilmezler, biraz yardım gerekebilir.”

Beni etkileyen bir öğüt şu oldu: Eşini uzun zamandır tanıyan insanlar, onun pek çok davranışının eveliyatını gözlemlemiştir. (Yani birden bire baş gösteren sorun veya huy diye bir şey yoktur.) Taraflardan birinin diğer tarafa sorun patlak verdiği anda bağıra çağıra tepki vermesi çok yıkıcı olabilir. Bu yüzden ne yapın edin, kendinizi baş gösterebilecek hayal kırıklıklarına karşı hazırlayın. Olayı kafanızda simüle edin, tepkilerinizi o anda karşısına geçip değil, daha önce kafanızın içinde verin. Ki bu sayede sorunlar az yara alarak çözüme ulaşabilsin.  Gerçekten de düşünecek olursak kafada çözülmüş bir dava karşısında insan çok daha sofistike davranabilir.

Bir diğer tavsiye de “hayatın tekdüzeliğinden şikayet etmeyin. Kendinizi eğlenceli hale getirin. Karşınızdakine beğenildiğini hissettirin. Yoksa hissettiği yerlerde vakit geçirir. Kimse kendini mutlu hissettiren neşeli bir insandan uzaklaşamaz…” Son olarak da,  günlük koşuşturma haricinde ortak bir projeye gönül vermenin hayattaki sıkıcılığı yok edeceğini öğütledi.

Ben bu konuşmanın erkek topluluğa verilen versiyonunu da merak ettim açıkçası. Maalesef konuşmacımız sırlarını açıklamadı, bana da internette araştırma yapmak düştü. Ellen Kriedman adlı bir terapistten alıntılayarak erkeklere verilen tavsiyeleri aktarayım. 1- Tartışan kadın ilgi istiyormuş. Yani hiç iletişim yerine negatif iletişimi tercih ediyoruz. (Acıklı ama doğru galiba) 2- Kadınlar sürekli aşkınızı konfirme etmek ister. Onların istediği ufak tefek hatır işlerini yapmak bunun en kolay kanıtıdır. Yani biz ne istersek yapacaklar, köle olun gibi bir tavsiye, bana pek adil gelmedi… 3- sizin için önemsiz bir konuya kadın fazla tepki verirse 5 dakika ilgiyle dinleyin. Yoksa ömür billah küser veya konuyu uzatmaya devam eder. (galiba cidden de uzatmak gibi bir huyumuz var.)

Her neyse, hazır nette araştırmaya başlayınca çok güzel başka tavsiyeler de okudum. En güzeli şuydu: Bazı Çin çayı formüllerinde cüzi miktarda arsenik varmış. İlişkilerde eleştiri de bu arsenikli çay gibi. Yani günlük diyete bir miktar eleştiri katmak, hemen değilse de uzun vadede ilişkiyi öldürür. Doğru söze ne denir? Bin nasihat boş, bir musibet lazım diyenlerdenseniz, unutun bu yazıyı…