Mavi pazartesi…

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
23 Ocak 2013 Çarşamba

Geçtiğimiz pazartesinin, yani ayın yirmi birinin ‘Mavi Pazartesi’ olduğunu okudum.  Bir internet sitesinde okuduğum habere göre genelde Ocak ayının dördüncü pazartesisine denk düşen bu gün, yılın en depresif günü imiş.  Diyeceğim o ki, geçtiğimiz Pazartesi günü kendinizi biraz canı sıkkın, kederli, dertli hissettiyseniz eğer, ‘Mavi Pazartesi’den dolayıdır, normaldir.  Benim için ise ‘Mavi Pazartesi’ yok; altı yaşımdan beri her Pazar, ‘Mavi Pazar’ benim için.  Otuzlarımda olmama rağmen içimdeki okul öncesi sendromu geçmedi.  Bazen Pazar akşamları sinemada komik bir film seyrederken bile içimi bir sıkıntı kapladığı olur. Bilimsel açıklaması sanırım; ‘Mavi Pazar’.

***

‘Mavi Pazartesi’nin ilk matematiksel hesabı İngiliz Psikolog Cliff Arnall tarafından 2005 yılında yapılmış.  Msnbc.com muhabirlerinden Jennifer Carlile, makalesinde Arnall’ın matematiksel denkleminin detaylarını anlatıyor.  Yılın en depresif gününü bulmak için çeşitli faktörlerle hesap yapan Arnall, hava, borçlar, maaş, bayram sezonundan beri geçen zaman, yeni yılda verilen sözlerin bozulmasının üzerinden geçen zaman, düşük motivasyon ve harekete geçme ihtiyacı denklemleriyle yaptığı hesapta 2005 yılının en depresif gününü 24 Ocak olarak belirlemiş.  Bu yıl 21 Ocak’a nasip oldu.  Bu haberden alıntı yaparak, konuyu sekiz sene sonra işleyen web sitesinin altı ise, bizi yılın en kötü gününden kurtaracak ürünlerin reklamlarıyla dolu.  Güneş ışığının insan davranışı üzerindeki pozitif etkisi bilindiğinden, hemen ‘güneş ışığı veren’ lamba reklamları alt alta dizilmiş; fiyatlar 21.99 dolardan başlıyor - .99 olayına bayılırım- 63 dolarlara kadar değişiyor. 

Güneş ışığı olayını hallettikten sonra biraz da ruhu beslemek gerekiyor, bunun için de kitap reklamları alt alta dizilmiş.  Kitapların hepsinin ismi aynı; How to be Happy (Nasıl mutlu olunur) ancak yazarlarının isimleri farklı.  Okumadığım kitaplar hakkında yorum yapamam, birileri emek verip yazmış; emeğe saygısızlık etmemek lazım.  Böyle bir kitap okuyup mutlu olabilen varsa, ne mutlu onlara…

Ben kitapçıların kişisel gelişim bölümlerini severim.  O konularda okurum da; ancak kabul etmek gerekir ki, son senelerde herkes bir ‘Ferrari’sini satan bilge’ ya da ‘Çekim yasası’nın özet ve devam bölümlerini yazıyor gibi.  Daha evvelden okuduğumuz bilgiler tekrar tekrar yazılıyor ve orijinalleri kadar akıcı da değiller. 

***

Yılın en can sıkıcı, en kederli gününü matematiksel bir hesapla açıklamayı ben bir psikologa yakıştıramadım.  Hayatta tabii ki sıkıntılar, zorluklar, mutsuz günler olacak. Hangi gün olduğunu bilimsel olarak belirlemek komik gelir ancak.  Tıpkı yılbaşı gecesi, sevgililer günü ve doğum günlerinin yılın en mutlu günü olmadığı gibi.  Sevdiğimiz insanların ve bizim hayatta olduğu, sağlıklı olduğu, birlikte ve mutlu olduğu, üretken olduğu her gün mutlu gün…