Suriye iç savaşı sonrası Ortadoğu

Alber NASİ Köşe Yazısı
20 Şubat 2013 Çarşamba

Suriye’de iç savaş 22. ayına girerken çok sayıda Suriyeli hayatını kaybetti. Bu arada Hizbullah, Esad yönetimine destek amaçlı bin militanını muhalif güçlerle savaşması için Suriye’ye yolladı. Hizbullah’ın İran’ın maşası olduğu sır değil. Başka bir deyişle Suriye’deki iç savaşa İran müdahil oldu.

İran ile Suriye arasında bir kara sınırı bulunmuyor. Bu sebeple İran’ın iç savaşa direkt müdahil olma opsiyonu yok. Ancak öyle bir şansı olsaydı İran hiç şüphesiz bu opsiyonu kullanırdı.

Hizbullah’ın gücünü Esad lehine kullanması Suriye’de ölü sayısını arttırmaktan ve kaçınılmaz olan sonu geciktirmekten başka bir işe yaramaz.

Şu anda Suriye Dünya’nın satranç tahtası görünümünde.  Bu kadar çok müdahil tarafın olduğu bir çatışma sonunda kaybetmesi halinde Esad’ın Suriye’de kalması ve yargılanmayı beklemesi sürpriz olur. Oyunun sonunda Esad’ın ve ailesinin hayatlarına başka bir ülkede (şaşırtıcı gelebilir ama bu ülke Avrupa’da da olabilir) müreffeh bir şekilde devam edeceği muhakkak. Yirmi iki aylık oyunun sonu görünse de, kaybeden önemli ölçüde Suriye halkı olacak.

Esad’ın kazanması da kaybetmesi de İran’ın sadece hırçınlaşmasına ve saldırganlaşmasına neden olur. Esad’ın kaybetmesi İran’ın büsbütün yalnızlaşmasına sebep olacakken, kazanması ise İran tarafından Batı’ya ve Amerika’ya karşı kazanılmış bir zafer olarak algılanacak.

Suriye iç savaşı sonrasında Ortadoğu durulmayacak, aksine daha da hareketlenecek.

İran’ın nükleer programı ile ilgili İsrail’in verdiği ek süre önümüzdeki aylarda sona eriyor. Suriye’de iç savaş bitmeden İsrail herhangi bir saldırıda bulunmaz. Fakat saldırması bölgenin

iyice karışmasına sebep olur. Irak ve Kuzey Irak’taki Kürtlerin müdahil olduğu bir savaşa dönüşür. Kuzey Irak Kürt yönetimiyle Irak Başbakanı Maliki güçleri zaten birbirine saldırmak için vesile arıyor.

***

ABD Başkanı Obama’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı ‘Birliğin Durumu’ konuşmasında zaten önceden hissettirdiği yeni politikalarını açıkladı.

Obama herhangi bir ülkeye herhangi bir müdahalede bulunmaya pek niyetli değil. Afganistan’dan tamamen çekilmeye hazırlanan ABD’nin İran’a saldırması beklenemez.

Obama yeni dönemde önceliği ABD ekonomisine veriyor. 2000 yılında Al Gore seçilmiş olsaydı yapacağı gibi daha çok çevreye ve ABD toplum yapısına duyarlı bir Başkan görünümü veriyor Obama.

Yeni çevreci politikalar ve çevreci teknolojiler hem ABD ekonomisini hem de dünyayı kurtarabilir. Yeni politikaları uygulamakta Cumhuriyetçilerle anlaşmak zorunda olan Obama’nın işi pek kolay değil...